Konya Camileri - Hoca Fakih Camii ve Külliyesi

Konya Camileri -  Hoca Fakih Camii ve Külliyesi
XIII. yüzyıla ait Konya’daki Selçuklu külliyelerinden olan Hoca Ahmet Fakîh Külliyesi, Konya’da merkez ilçe Meram’a bağlı, Armağan Mahallesin sınırları dahilinde, kendi ismini verdiği Hoca Fakîh Caddesi üzerinde Konya Şeker ...

 

XIII. yüzyıla ait Konya’daki  Selçuklu külliyelerinden olan Hoca Ahmet Fakîh Külliyesi, Konya’da merkez ilçe Meram’a bağlı, Armağan Mahallesin sınırları dahilinde, kendi ismini verdiği Hoca Fakîh Caddesi üzerinde Konya Şeker Fabrikasının arka çıkış kapısının tam karşısında bulunmaktadır.

Hoca Ahmet Camii’nin sağ tarafın camiye bitişiktir. Türbeye cami’nin içinden geçilerek girilir.

 

img-1747.jpg

 

KÜLLİYENİN ESKİ HALİ

İbrahim Hakkı Konyalı, külliyenin eski sicil defterlerinde ki tamirat kayıtlarında zaviye, hamam, ahır, türbe ve mescitten ibaret olduğundan bahsetse de, Külliyeden şu an sadece cami ve türbe kalmıştır.  Yine İbrahim Hakkı Konyalı, Konya Tarihi adlı eserinde caminin kıble yönünde beş dönüm kadar bir tarla içerisinde hamamın su tesisatının izlerine, ve yine aynı eserde Karatay Mescidi ile türbe arasında eski zaviyeye ait duvar kalıntıların rastladığını bildiriyor. Günümüzde Konyalı’nın bahsettiği kalıntılardan hiçbir eser bulunmamaktadır.

CÜMLE KAPISI VE AVLU DUVARI

Külliyenin cadde tarafına bakan, 1909 yılında tamirat gören  eski bir avlu duvarı vardır. Avlu duvarında bulunan ve günümüzde sadece namaz vakitlerinde açılan kapıyı basık kemer şeklinde oyulmuş üç mermer blok çevirir. İbrahim Hakkı Konyalı  mavi zemin üzerine siyah kufi yazılı kapı kitabesinin 1909 yılında çalındığını söylemektedir. Konyalı eserinde kapının üzerinde mavi Selçuklu çinilerinden bahsetmektedir.   Fakat günümüz de bunlardan hiç birisi bulunmamaktadır. Kapının sövelerinin hemen yan taraflarında 45x55 bir pencere, sağında ahşap çatılı bir sarnıç, solunda ise bir sebil ve çeşme vardır. Avlu duvarları cami tarafına hafif eğik biçimdedir. Duvarların daha da eğilmemesi için Konya Vakıflar Müdürlüğü tarafından payandalar dikilmiştir. Eskiden on metre kadar içerde olan avlu duvarı ve kuzey tarafı açık, dam örtülü  yazlık mescit bir selde kısmen harap olunca buradaki mescit ve duvarın yerine 1909 yılında şimdiki duvar yapılmıştır.  Eskiden  kapı sövelerinde bulunduğunu öğrendiğimiz   gayrı İslamî devirlere ait sütunlar şimdi bahçe içerisinde boşta durmaktadır.

Külliyenin etrafı Karatay Mescidini de içine alacak şekilde üstü demir parmaklı taş duvarlarla çevrilidir.

 

img-1728.jpg

 

SEBİL

Cümle kapısının sol tarafında, 0.94 x 2.25 m. ebadında, 0.87m. yüksekliğinde,  boz renkli mermerden işlenmiş bir Bizans lahdi ile bunun üstüne konularak  duvarın dış yüzüne açılmış bir sebil nişinden ibarettir. Bu niş kemeri boz renkli mermerden işlenmiş üç parça ile sille taşından  ilavelerle oluşmuştur. Sebil üzerinde “ Peygamber  Aleyhisselam buyurdu: Ölüm bir kasedir herkes onu içecektir; kabir bir kapıdır herkes girecektir.”manasında üç satırlık nesih hatla yazılmış bir yazı, ve firuze renkli sekiz parça çini vardır. İbrahim Hakkı Konyalı bu hadis yazılı taşın 1909 yılında ki tamirat sırasında  içerdeki bir mezarın başından alınarak buraya konduğunu yine sebil üzerindeki çinilerin  yine aynı tamirat sırasında  karşı taraftaki Şeker Furuş Türbesinden  buraya getirildiğini bildirmektedir.

SARNIÇ

Kapının sağ tarafında bulunan, üstü ahşap örtülü  ve bugünkü konumuyla eyvan tipli  olan sarnıcın ne kitabesi ne de vakfı bulunmaktadır. Şu an kullanılmayan sarnıç atıl durumdadır ve korumak amacıyla demir parmaklıklarla çevrilmiştir. 1909 yılında yapılan tamirattan kalan eski sarnıç bileziği avlu duvarının önünde kaldırım da hala durmaktadır.

ÇEŞME

Günümüzde kullanılmayan çeşmenin kitabesi yoktur. Fakat  Çeşmenin  kitabesi olmamasına rağmen Konyalı,  Fatih’in yazım defterlerine dayanarak Gülük Yusuf Aga’nın yaptırdığını söylemektedir.

KÜLLİYE’DE BULUNAN MEZAR TAŞLARI

Cümle  kapısından içeri girince yolun  sağında solunda ve türbenin batısında mezarlar bulunmaktadır. Elimizde bulunan eski bir fotoğraflardan Mescidin kıble yönünde de mezarların bulunduğunu görmekteyiz. Türbenin  sağındaki mezar taşlarını camiye 15 yıldır hizmet eden İbrahim Pehlivan, 1993 yılındaki bahçe düzenlemesi sırasında topraktan çıkanların kendisi tarafından buraya dikildiğini söylemektedir. Zeki Atçeken Hoca külliyede hiçbir tarihi taşın bulunmadığını söylesede  Selçuklu’lar dönemine ait mezar taşlarını bulunmaktadır. Bu çalışmalar sırasında mezar kapağı da çıkmıştır. Bu kapak şimdi cami bahçesinde, cenazelerin konulması için sal taşı olarak kullanılmaktadır. 

 

img-1706.jpg

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.