Konya Türbeleri - Selahaddin Zerkubi

Konya Türbeleri - Selahaddin Zerkubi
Seyyid Burhaneddin Tirmizi onun hakkında şöyle söyler: “Bana şeyhim Sultan-ül Ulemadan iki büyük şey nasip olmuştur. “Biri söz fesahati, diğeri hal güzelliği” Söz fesahatini Mevlânâ Celâleddin’e, Hal güzelliğini de Şeyh Selâhaddin’e bağışladım.

Seyyid Burhaneddin Tirmizi onun hakkında şöyle söyler: “Bana şeyhim Sultan-ül Ulemadan iki büyük şey nasip olmuştur. “Biri söz fesahati, diğeri hal güzelliği” Söz fesahatini Mevlânâ Celâleddin’e, Hal güzelliğini de Şeyh Selâhaddin’e bağışladım. Çünkü onun söz söyleme hassası yoktur.

O devir Konya’sının taşkınları, edepsizleri Şeyh Selahaddin-i avamdan sayar, ona hakaretlerde bulunurlar. Hatta Hz. Mevlânâ’nın onu niye yanı başında bulundurduğuna akıl, sır erdiremezlerdi.

Selahaddin Zerkûbi gönül erliğinin yanı sıra, sabır eriydi de bir çok makamı sabrıyla geçmiş, birçok devlet erkanının yanında kerametler göstermiş bir zattı.

Zerkûpluk yani kuyumculuk sanatıyla meşgul olan Şeyh Selahaddin çırakları ile birlikte kuyumcular çarşısında çalışırken, Hz. Mevlânâ oradan geçiyordu. Çekiçlerin çıkardığı ahenkli sesler, Hz. Mevlânâ’nın kulağına eriştiğinde acayip bir hal zuhur etti ve dönmeye başladı. Halk Mevlânâ’nın etrafına toplanmıştı. Şeyh Selahaddin dışarı çıktı. Mevlânâ’nın ayaklarına kapandı.

“Benim sizinle sema etmeye gücüm yetmez” dedi. Çıraklarına talimat verdi. Ve “Mevlânâ semadan çekilinceye kadar altın varaklara parça parça ve lime lime olsa da hiç durmadan çekiç vurun”

İkindi vaktine kadar Mevlânâ Sema’ya ara vermedi. Şeyh Selahaddin orada bulunan halka dükkanını yağma etmelerini emretti. Dünya ve ahiret sevdasından vazgeçip, Mevlânâ’nın sohbetine katıldı. Temiz ruhu ve sabrıyla da Hazretin halifeliğine yükseldi.

Bir gün Mevlânâ hazretlerine “Arif kimdir?” diye sordular. O da “Arif, sen sustuğun halde, senin sırrında bahseden kimsedir. Bu da Şeyh Selahaddin’dir” dedi.

dsc02744.jpg

“VÜCUDUN ZARARI, ALLAH’I TERK ETMEK ZARARINDAN DAHA AZDIR”

Şeyh Selahaddin bir gün buyurdu ki: “Biliniz ve haberdar olunuz ki, Tanrı Velisi merhamet madenidir. Bütün halk, onun vücudundan zevk alır, rahat bulur ve rahmet kazanır ve onun nuru ile dirilir. Onun nuru azalmaz. Kimde bu sıfat yoksa, o Tanrının velisi değildir.

Şeyh Selahaddin son derece Allah’tan korkan, dindar bir kişiydi. Konya’nın dondurucu soğuklarının tam ortasında bir Cuma günü feracesini yıkayıp dama asmıştı.

Kısa bir süre sonra Cuma ezanı okunmaya başladı. Elbisesi soğuktan buz tutmuş, adeta demir gibi olmuştu. Hemen kalkıp o haldeki elbisesini giyip mescide gitti.

Mescitte bulunan cemaat “Soğuk Şeyhimizin vücuduna zarar vermesin” dediler.

Şeyh Selahaddin ise “Vücudun zararı, Allah’ı terk etmek zararından daha azdır” diye cevap verdi.

Bir devrin zengin kuyumcusu Şeyh Selahaddin. Hz. Mevlânâ’nın gönül sohbetlerine katılmak için duyduğu tarifsiz istekle dünyanın bütün zenginliklerinden, mal ve mülkünden, rütbe ve makamından vazgeçmişti.  Her gerçek Allah velisi gibi onunda Allah’a olan yakınlık arzusunun dışında hiçbir isteği ve dileği yoktu.  Kızı Fatma Sultana hatırlı bir talip çıktı. Ancak kızının çeyizini tamamlayacak geliri yoktu. Durumu Hz. Mevlânâ’ya açtı. Hz. Mevlânâ Muineddin Pervanenin hanımı Gürcü Hatuna haber gönderdi. Gürcü Hatun, Hz. Mevlânâ’nın müridesi olan, akıllı, güzel ve yardımsever bir hanımdı. Bir-kaç gün içinde Fatma Sultanın çeyizi tamamlandı ve düğün yapıldı.    

maxresdefault-2.jpg     

ARİFLERİN SULTANIYDI

Abdalların ve Evtadların kutbu olarak da anılan Şeyh Selahaddin “Abdal : Tasavvufta Peygamberler arası dönemlerde, görünmeden dünya düzenini sağlayan bir grup evtad, Halk tarafından bilinmeyen,

görünmeyen fakat manevi gücü ve etkisiyle dünya düzenini koruyan Gayp ricali denilen Tanrı erleri” Ariflerin Sultanı olarak kabul görmüştür.

Şeyh Selahaddin ve Hüsameddin Çelebi. Hz. Mevlânâ’nın adeta sağ ve sol kolu gibidirler. Her ikisinin de ayrı, ayrı manevi görevleri ve sahaları vardı.  

Tasavvufta ki, hâl ve makamının o devirde ki büyüğü ve ulusu Şeyh Selahaddin’di.

Hz. Mevlânâ’nın hanımı Kira Hatunun, Hz. Mevlânâ’dan habersiz, Sihirbaz, hokkabaz gibi gösteriler yapanları seyredip de, Hz. Mevlânâ tarafından azarlanması üzerine, Kira hatun Şeyh Selahaddin’e gidip ondan şefaat istemesini Ahmet Eflâki yazmaktadır.        

Bilinmeyenleri bilmek, Velilik özelliklerini belli etmeyen, sakınan, hücum ve iftiralara sabreden fevkâlâde bir insandır.

Onun değerini ve kıymetini hiç şüphesiz Hz. Mevlânâ’dan başka bir insan tespit edememiş ve değerlendirememiştir.

Ancak Hz. Mevlânâ, ruhsat verdiğinde kendisine bahsedilen özellikleri sergiler, diğer zamanlarda ise ona hürmette ve saygıda kusur etmez, sade, basit bir hayatı tercih ederdi.

Vefat tarihi : H.657’dir.

dsc02740.jpg

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.