Konya’da huzur bulabileceğiniz manevi mekanlar
130
Konya’dan söz eden eski kaynaklarda sıralanan niteliklerinden en tanınmışı Konya’nın, Hz. Peygamber’e hicret için yüce yaradan tarafından tavsiye edilen üç şehirden biri olması dolayısıyla kazandığı “Belde-i Muhayyere” sıfatı.
230
Konya’yı Konya yapan değerler arasında yerin üstündekilerden ziyade yerin altında olan kıymetlileri gösteriliyor. Konya’yı manevi olarak sırtlayan, Konya’nın manevi atmosferini canlı tutan bu değerler, Konya’ya gelenlerin de manevi bir huzura kavuşmasını sağlıyor. Birçok kişi manevi huzur için bu şehri ve bu şehirde metfun bulunan birçok muhterem zatı ziyaret ediyor.
330
Konya’nın manevi iklimini canlı tutan bir diğer husus ise geçmişten gelen ihtişamı… Türkiye’de en çok cami sayısında İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alan Konya, nüfusa oranla bakıldığında ise en çok camiye sahip şehir. Bu camilerden bir kısmı da geçmişin izini taşıyor. Bazı camiler var ki, içerisinde peygamberlerin, evliyaların, ulemanın metfun bulunduğu rivayet ediliyor.
430
Konya’da manevi huzur arayanlar için bir diğer önemli sacayağı da sahip olduğu türbeler ve tekkeler… Şifayı arayan buluyor, şifa veren yüce Allah oluyor. Ancak kalpleri yumuşatan, gönülleri rahatlatan en önemli unsur da niyet olarak öne çıkıyor. Halis niyetlerle yapılan bu ziyaretlerde manevi huzur bulunduğu, gönüllerin rahatladığı ve kalplerin yumuşadığı dilden dile dolaşıyor.
530
Konya’daki huzur bulacağınız mekanlarla ilgili bir derleme yaptık. İşte şifaya vesile, huzura aracılık edeceği umulan o mekanlardan öne çıkan belli başlı yerler;
MEVLANA TÜRBESİ VE HZ. MEVLANA’NIN MEZARI
12. yüzyıldan 13. yüzyıla Selçuklu Türklerinin başkenti olan Konya, Türkiye'nin en büyük kültür merkezlerinden biri olarak yer alıyor. Bu kültürel, siyasi ve dinsel gelişim döneminde mistik Mevlana Celaleddin-i Rumi, Batı'da Semazenler olarak bilinen bir Tasavvuf tarikatı kurmuş. Mevlana'nın çarpıcı yeşil kiremitli mozolesi Konya'nın en ünlü yapılarından ve şehrin simgelerinden biri. Türbeye bağlı olan eski derviş okulu, şimdi Mevlana'nın eserlerinin el yazması ve tarikatın tasavvuf ile ilgili çeşitli eserlerinin bulunduğu bir müze olarak hizmet veriyor.
Mevlana Müzesi’ni de kapsayan bu alanda Hz. Mevlana’nın metfun bulunduğu bir de türbe bulunuyor. Burayı ziyaret edenler Hz. Mevlana’nın türbesi başında yüce Allah’a dua ediyor. Birçok kişi manevi huzura ulaşmak için belli aralıklarla bu türbeyi ziyaret etmeyi adet haline getiriyor.
730
KAPU CAMİİ
Konya’da 17. yüzyılda Osmanlı döneminde yapılan camiler arasındaki en büyük cami olarak öne çıkan Kapu Cami, Bedesten Çarşısı’nın hemen yakınında, Mevlana Müzesi ve Türbesi’ne yakın bir konumda bulunuyor.
830
Tarihi kaynaklar caminin adını, Konya Kalesi'nin girişlerinden birinin yanında kurulmuş olmasından aldığına işaret ediyor. 1658 yılında Mevlevi Dergâhı postnişinlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafından yaptırılan cami, 1811 yılında yıprandığı için tadilattan geçiyor. 1867 yılındaki bir yangında çevresindeki vakıf dükkânlarıyla birlikte tamamen yanan cami, 1868 yılında tekrar inşa edildiğinde aslını tamamen yitirmiş olsa da bu camiyi önemli kılan asıl unsurun, verdiği huzur olduğu söyleniyor. Hiçbir kaynakta yer almasa da bu caminin bulunduğu alanda birden fazla peygamberin metfun olduğu; Hızır Aleyhisselam’ın sıklıkla ziyaret ettiği rivayet ediliyor. Ayrıca birçok ulemanın da bu caminin altında metfun olduğu dilden dile dolaşıyor.
930
Kapu Camii’nin manevi atmosferinin yüksek olmasını sağlayan en sağlam gerekçe ise Cumhuriyet dönemi sonrası ve yakın tarihte birçok ulemanın, İslam aliminin ve müderrisin burada dersler vermesi… Konya’nın manevi mimarlarından Tahir Büyükkörükçü Hoca’nın Kapu Camii dersleri Konya’da hemen herkes tarafından biliniyor. 1990’lı yıllardan 2000’li yılların başlarına kadar bu camide özellikle Cuma günleri kürsüye çıkan Tahir Hoca’nın dersleri, o dönem yapılan video kayıtları sayesinde günümüze kadar ulaştı.
1030
Kapu Camii özellikle Cuma namazlarında, kandil gecelerinde ve Ramazan ayında dolup dolup taşıyor. Bu da Kapu Camii’nin manevi ikliminden ve feyzinden istifade etmek isteyenlerin ilgisinin bir sonucu olarak dikkat çekiyor.
1130
AZİZİYE CAMİİ
Aziziye Camii, Tarihi Bedesten Çarşısı içerisinde bulunuyor. Görenlerin en çok dikkat kesildiği nokta ise bu caminin diğerlerinden farklı olarak pencerelerinin kapısından daha büyük olması. Hz. Mevlana’nın Türbesi ve Müzesi’ne çok yakın bir konumda, Bedesten Çarşısı içerisinde bulunan Aziziye Camii de Konya’da Osmanlı döneminin mimari güzelliklerini yansıtan nadide bir tarihi eser hüviyetinde.
1230
Son dönem Osmanlı mimarisinin en nadide eserlerinden biri olan Aziziye Camii, Mevlana’dan Alaeddin’e uzanan kültür aksının tamamlayıcı unsurlarından biri. Cami, özellikle gün içerisinde namaz vakitlerinde ve sair vakitlerde sıklıkla ziyaret edilerek içinde namaz kılınıyor. Özellikle yabancıların ilgisini cezbeden cami, adeta bir müze gibi ihtişamını sergiliyor.
1330
BULGUR TEKKESİ
Konya’daki en önemli Selçuklu eserlerinden biri olan Bulgur Tekke Camii de Tarihi Bedesten Çarşısı içerisinde bulunuyor. Alt kısmı taştan, üst kısmı tuğladan yapılan camiyi önemli kılan ise ismiyle hemhal olan hikayesi. Bu hikayeye göre Bulgurcuk denilen hastalığa yakalananlar çok yakın zamana kadar buraya gelip tedavi ediliyordu.
1430
Burada bulunan yatırın (Seyyid Ahmed) başında dua ediliyordu. Sonra camide görevli bulunanlar bir avuç kadar bulguru ziyaretçiye veriyordu. Ziyaretçi bulguru alıp ağzına koyuyor, biraz çiğnedikten sonra hasta olanın üstüne doğru püskürtüyordu. Bu daha sonra değişti. Eline bir süpürge alıp hastanın üstünü siler gibi yaparak uygulandı. İnsanlar tedavi gördüklerine inandıkları için buraya devamlı geliyordu.
1530
ÜÇLER MEZARLIĞI
Konya’da manevi huzur arayanların ziyaret ettiği yerler arasında mezarlıklar da bulunuyor. Bunlar içinde öyle bir tanesi var ki Konya’nın maneviyatını yüksek tutan ve koruyan şeyin yerin altındakiler olduğunu adeta doğruluyor.
Üçler Mezarlığı da Mevlana Türbesi’ne çok yakın bir konumda yer alıyor. Selçuklular döneminden kalma bu mezarlık ismini, mezarlığın Mevlana Müzesi tarafından girişinde bulunan üç mezardan alıyor. Bu üç mezarın ise Anadolu’ya Müslümanlığı yaymak için Malazgirt Savaşı’ndan önce yöreye gelen Horasan erlerine ait olduğu sanılıyor.
1630
Üçler Mezarlığı, tarihi süreç içerisinde Konya’nın ilim ve irfanına hizmet etmiş ve sonrasında ebediyete irtihal etmiş olan çok sayıda önemli şahsiyeti de bünyesinde barındırıyor. Bunun yanında birçok ünlü de bu mezarda metfun bulunuyor.
1730
Son dönem mutasavvıflarından Hacıveyiszade Mustafa (Mustafa Kurucu), Mevlana Derganı’nın son mesnevihanı Filibeli Sıtkı Dede, Türk halk kahramanı, müderris ve din alimi Sivaslı Ali Kemal, Konya’nın ünlü vaizi Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi, Türk mütefekkiri ve mutasavvıf Şefik Can, yaşadığı dönemin ünlü gazetecisi Refii Cevat Ulunay, Fransız Avukat ve Akademisyen, aynı zamanda Mevlana aşığı Eva de Vitray – Meyerovitch, mezarlıktaki ünlü kişiler olarak dikkat çekiyor. Bu mezarlığı ziyaret edenler özellikle Üçler ve Tahir Büyükkörükçü Hoca Efendi’nin mezarı başında dua etmeden buradan ayrılmıyor.
1830
SADREDDİN KONEVİ TÜRBESİ
Konya'nın Meram ilçesindeki büyük İslam alimi ve mutasavvıf Sadrettin Konevi adına 1274 yılında inşa edilen Sadrettin Konevi Camisi, restorasyon sonrası ana giriş kapısının kıbleye bakması nedeniyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Aslen Malatyalı olan Sadrettin Konevi, Konya'ya yerleşen dönemin tanınmış İslam alimlerinden biri olarak biliniyor.
Hadis ve tasavvufta ünü dünyaya yayılan Sadreddin-i Konevi, Konya’da Hoca Cihan’ın kendisine hediye ettiği konakta otururdu. Bu ev, Çeşme Kapısı denilen Konya sur kapılarının birinin dışında ve şimdiki türbesinin bulunduğu yerde idi. Konya’da binlerce talebe yanında pek çok da hikmet ve tasavvuf ehli kimseler yetiştirdi. Mevlana’nın da kendisinden feyz aldığı rivayet olunur.
1930
KONUŞAMAYAN ÇOCUKLARI KONUŞTURAN TÜRBE OLARAK BİLİNİYOR
Sadrettin Konevi’nin Türbesi’ne özellikle Cuma günleri sala ile ezan vakti arasında çok yoğun ziyaretçi akını oluyor. Ziyaret edenlerin ise yanlarında özellikle küçük yaşlardaki çocukların olması dikkatlerden kaçmıyor. İnanışa göre konuşma güçlüğü çeken veya dili dönmeyen çocuklar, üç hafta boyunca her Cuma sala ile ezan arasında bu türbeye getirilirse konuşmaya başlıyor. Türbenin manevi atmosferinin çocuklar üzerinde olumlu etkisinin olduğu düşünüldüğü için Şeyh Sadrettin Konevi Türbesi manevi bir şifa vesilesi olarak tanımlanıyor.
2030
ATEŞBAZI VELİ TÜRBESİ
Mevlâna döneminin ve Mevleviliğin tanınmış siması Ateşbaz Veli’nin adını taşıyan bu mamure, Yeni Meram Yolu üzerinde bulunan Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin arkasındaki, aynı adla anılan semtte yer alıyor. Ateşbaz-ı Veli Hazretleri, Hz. Mevlana’nın baş aşçısı olarak tanınıyor ve biliniyor. Konya’nın köklü mutfak kültüründe de onun elinin lezzetinin yer aldığına işaret ediliyor. Konya’nın en çok ziyaret edilen türbeleri arasında Ateşbaz-ı Veli Hazretleri’nin türbesi de yer alıyor.
2130
HOCACİHAN TÜRBESİ
Selçuklu ilçesine bağlı Molla Gürani Mahallesi’nde, Tekke Mezarlığı’nın hemen önünde, ana girişinin solunda, yer alan ve halk arasında Mursaman Türbesi olarak da bilinen türbe de diğer birçok türbe gibi halk arasında bazı hastalıkları iyileştirdiğine inanılan ve sınanmış yerler arasında bulunuyor. Geçmişte sıtmadan kurtulmak isteyenlerin mini mini bir taşa bez parçası bağlayarak tavanına astıkları bu türbe, aynı zamanda ayırt tekkesi olarak biliniyor. Hasta çocuklar buraya götürülerek sandukanın yanına yatırılırmış. Eğer bu çocukların ağlarsa kurtulduğu, uyursa öldüğü iddia ediliyor.
2230
PİREBİ TÜRBESİ VE CAMİİ
Pirebi Türbesi ve Tekkesi de, eskiden sıtmalılar tarafından ziyaret edilirdi. Eskiden cumartesi günleri kadın, erkek sıtmalı insanlar buraya taşınıyor, bu tekkede bulunan küçük bir kemik kazanın içine konarak suyla kaynatılıyor ve bu suyla yıkanılıyordu. Günümüzde insanlar buraya artık sıtma için gelmeseler de huysuz ve yaramaz çocuklarının akıllanması için burada dua ettikleri biliniyor.
2330
TAVUSBABA TÜRBESİ
Tavus Baba Türbesi, Meram ilçesi, Yorgancı Mahallesi, Tavus Baba Sokağı üzerinde, Hasbey Mescidi’nin (Meram Mescidi) batısındaki tepe üzerinde yer alıyor. Türbenin inşa tarihi, banisi, ustası ve türbede yatan kişi hakkında bilgi veren herhangi bir kitabe veya belge bulunmuyor. Tavusbaba Türbesi de manevi boşlukta olup huzur arayanların ziyaret edip dua ettiği yerler arasında bulunuyor.
2430
Bu türbeyle ilgili yakın zamanda yaşanan en ilginç olay ise, üniversite sınavına girecek olan gençlerin ve ailelerinin sıklıkla burayı ziyaret edip hangi fakülteyi kazanmak istiyorlarsa o fakültenin ismini türbenin duvarlarına yazmasıydı. Bu tür bidatlar son dönemde engellendi, duvarlardaki yazılar silindi. Ancak yine de özellikle sınav dönemlerinde türbenin ziyaretçisi bir hayli yoğun oluyor.
2530
CEMAL ALİ DEDE TÜRBESİ
Bazı kaynaklarda doğum yeri olarak Konya, bazı kaynaklarda da başka yerler gösterilen Zembilli Ali Efendi’nin doğum tarihi bilinmiyor. Osmanlı Devleti’nin sekizinci şeyhülislamıdır. Asıl adı Ali Cemali olan Ali Efendi, Molla Fenari’nin hocası ve Sultan I. Murat döneminin ünlü âlimlerinden Cemaleddin Muhammed Aksarayi soyundan Ahmed İbn Mehmet Çelebi’nin oğlu olarak biliniyor.
2630
Kendisine sorulan fetvaları ve verdiği cevapları evinin penceresinden sarkıttığı bir zembille alıp verdiği için “Zembilli Müftü” unvanıyla anılıyor. Cemel Ali Dede Türbesi Konya’nı Meram ilçesinde bulunuyor. Yakın zamanda restorasyonu yapılan türbe ve cami özellikle Cuma günleri en çok ziyaret edilen yerler arasında bulunuyor.
2730
ŞEMS TÜRBESİ
Şerâfeddin Câmiinin kuzeyinde Şems Parkı’nın içinde yer alıyor. Günümüzde yapı, 1510 yılında Emir İshak Bey tarafından mescitle birlikte elden geçirilerek genişletilmiş şekliyle varlığını sürdürmektedir. Mescidin içinde Şems-i Tebrîzî’ye ait olduğuna inanılan bir türbe bulunmuyor. Hz. Mevlâna’nın düşünce hayatında çok önemli bir yere sahip olan Şems-i Tebrîzî’nin Türbesi ve Mescidi Konya’da en çok ziyaret edilen mekânlardan biri.
2830
AVDAN TEKKESİ
Konya’da şehrin merkezinin dışında kalan yerleşim yerlerinde de manevi huzur arayanlara huzur verdiği, şifa kaynağı olduğu yönünde bir inanışla ziyaret edilen çok sayıda tekke ve türbe bulunuyor. Bunlardan biri de Akören ilçesine bağlı Avdan Tekkesi…
Bu tekkede Avdan Şeyhi Hacı Zahreddin Efendi’nin mezarı bulunuyor. Tekkenin bulunduğu alanda çok sayıda tarihi mezar taşı da yer alıyor. Hacı Zahreddin Efendi’nin mezarının yakınlarında bulunan tekkenin özellikle ruh sağlığı bozuk insanların tedavisinde iyi geldiğine inanılıyor. Eski zamanlarda, tıbbın bugünkü manada gelişmediği dönemlerde hasta olanlar tekkelerde şifa arıyordu. İddiaya göre felçli bir vatandaş, bu türbeyi ziyaret ettikten sonra ayağa kalktığı için sonrasında Avdan Tekkesi şifa arayanlar için bir ziyaret yeri olarak öne çıkıyor. Her ne kadar bu inanış yanlış olsa da birçok insan manevi huzura kavuşmak ve kalbini ferahlatmak adına bu tekkeyi de ziyaretçisiz bırakmıyor.
2930
AFAKAN TEKKESİ
Konya’da halk arasında psikolojik buhran ve bunalım hali yaşayanların götürüldüğü en bilindik manevi huzur alanlarından biri de Afakan Tekkesi… Beyşehir Caddesi Köyceğiz Mahallesi’nde Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yakın bir konumda ve yol üzerinde bulunan Afakan Tekkesi’nin ruhsal bunalım, evham, nazar, afakan basması, yürek kakması gibi rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülüyor. Konya’da ‘Hafakan Tekkesi’ olarak da bilinen tekkenin aşırı heyecan, korku, içsel bunalım, ruhun daralması gibi durumlara karşı iyi geldiği de rivayetler arasında.
Konya’daki birçok türbe ve tekkeye şifa bulmak için gidenler olduğu kadar, kültürel bir ritüel olarak düzenli bir şekilde bu tekkeyi de hiçbir beklenti içerisinde olmadan ziyaret edenlerin sayısı bir hayli fazla.
3030
SEYYİD HARUN VELİ TÜRBESİ
Seyyid Harun Veli, Peygamber Efendimizin soyundan gelen ve Seydişehir’i kuran büyük velidir. 13. Yüzyılda Horasan bölgesinde yaşamakta olan sultan ve ilim, medrese sahibi Seyyid Harun Veli, kulağına birkaç defa gelen “Ya Harun, Rum’a çık ve Karaman bölgesinde bulunan Küpe Dağı’nın çevresinde bir şehir kur. O şehrin halkı salih ola” sesi üzerine müritleri ile birlikte, kılavuzluk yapan bulutların gölgesinden geçerek Küpe Dağı’nın etrafını mesken seçmiş ve Seyyidler şehri olarak tarihe geçen Seydişehir’i kurduğu rivayet edilir.
Bir alim, bir zahit, bir veli olarak Seyyid Harun Veli, almış olduğu bu emir ve işaret üzerine dünya taç ve tahtını, terk ederek, manevi sultanlığı tercih etmiştir. Horasan’dan çıktığı büyük yolculuğunun varış noktasına ulaşmış, Seydişehir’in temelini takva üzerine Anadolu’nun bu şirin köşesinde atmıştır. Hicret yurdu olarak Seydişehir’in seçilmesi sıradan değildir. Burayı manevi, erdemli şehir haline getirmiştir.
Seyyid Harun, Horasan’da dünyaya gelmiş, ancak doğum tarihi bilinmiyor. Seyyid Harun, Hz. Muhammed’in torunlarından İmam Musa Kazım’ın oğlu Harun’un oğlunun oğludur. Yani Seyyid Harun, dedesinin adını almıştır. Seyyid Harun’un anne tarafından ise soyu Veysel Karani’ye dayanıyor.
Seydişehir ilçesinin kurucusu, baba tarafından soyu Hz. Peygamber Efendimiz’e, anne tarafından soyu ise Veysel Karani Hazretleri’ne dayanan Seyyid Harun Veli’nin adını taşıyan caminin yanında bir de türbesi bulunuyor. Seydişehir’deki bu türbe ve cami, manevi huzur arayanların uğrak noktaları arasında yer alıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.