Konya'da iş adamı derneği başkanından dikkat çeken 'asgari ücret' çıkışı

Türkiye'de 2026 yılı asgari ücreti belirleyecek toplantılar sürüyor. Yarın asgari ücrette ikinci toplantı gerçekleştirilecek. Henüz rakamların konuşulmadığı asgari ücretin ne kadar olacağı merak konusuyken ASKON Konya Şube Başkanı Çimen asgari ücretle ilgili konuya farklı bir şekilde yaklaşarak 'asgari hicret' uyarısı yaptı.

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Konya Şube Başkanı Yusuf Çimen, asgari ücret tartışmalarının yarattığı memnuniyetsizliğin çalışanları iş değiştirmeye, işverenleri ise bozulan ücret dengeleriyle karşı karşıya bıraktığını belirterek, sanayideki bu döngünün Türkiye'ye zaman kaybettirdiğini söyledi.

"TÜRKİYE'YE ZAMAN KAYBETTİRİYOR"

ASKON Konya Şube Başkanı Yusuf Çimen, asgari ücret görüşmelerinin gündemi meşgul ettiği bu günlerde, meseleyi farklı bir açıdan ele aldı. Çimen, yaşanan süreci "asgari hicret" olarak tanımlayarak, çalışanların ve işverenlerin karşılıklı kopuşunun Türkiye'ye zaman kaybettirdiğini vurguladı.

Önümüzdeki dönemde hem çalışanlar hem de işverenler açısından kayıpların artacağına işaret eden Çimen, "Maaş zammından memnun olmadığı için işinden ayrılan ama yine gönlünün razı olmadığı bir ücretle başka bir işe başlayan çalışanlar göreceğiz. Eski personeline istediği zammı yapmayan ancak yeni gelen personele daha yüksek ücret ödemek zorunda kalan işverenler olacak" ifadelerini kullandı.

"İÇ ÇEKİŞMELERLE ENERJİMİZİ TÜKETİYORUZ"

Kimseyi bireysel ya da kurumsal olarak eleştirme amacı taşımadığını belirten Çimen, istisnaların her zaman var olduğunu ancak genel tabloya bakılması gerektiğini söyledi. Çimen, çalışanların "Ne kadar az verirse o kadar kar" anlayışına sahip işverenlerden şikâyet ettiğini, işverenlerin ise "Ne kadar az çalışırsam o kadar kar" diyen personellerden yakındığını ifade etti. Dünyada rekabetin yönünün çok net olduğuna dikkat çeken Çimen, "Verimlilik, sürdürülebilirlik ve inovasyonun hiç olmadığı kadar kritik hale geldiği sert bir rekabet ortamındayız. Buna rağmen iç çekişmelerle enerjimizi tüketiyoruz" dedi.

Bu sürecin çalışanlar için stres, işsizlik ve gelir kaybı, işverenler için ise bilgi ve tecrübe kaybı, kurumsal hafızanın zedelenmesi, yeni işe alım ve eğitim maliyetleri anlamına geldiğini vurgulayan Çimen, arabuluculuk süreçleri ve davalarla birlikte ülke olarak zaman kaybedildiğini söyledi.

"BİRİLERİ BU 'PARAYA BU KADAR İŞ' DEMEYE DEVAM EDECEK"

Sorunun yalnızca ücret artışlarıyla çözülemeyeceğini belirten Çimen, birçok iş yerindeki ortamı "huzursuz bir ev"e benzeterek, "Ev çok güzel, mobilyalar rahat, imkanlar yerinde, yemekler lezzetli lakin kimsenin ağzının tadı yok. Kocaman fabrikalar, kurumsal personel kıyafetleri, güzel yemeklerin çıktığı yemekhaneler, konforlu servis araçları, yemek kartları var ama gülen yüzler hep eksik. Kimin eli işe gitmiyor, kimin eli cebine. İşverenler kazanamamaktan dertli, çalışanlar geçinememekten." dedi.

Ücretlere yapılacak zamların tabloyu tek başına değiştirmeye yetmeyeceğini de belirten Çimen, "Herkes olaya kendi penceresinden baktığı müddetçe, birileri zammı düşürmeye, birileri bu "paraya bu kadar iş" demeye devam edecek. Evler farklı ama kaynayan tencerelerin vesilesi aynı iş. Çorba aynı ama bereketi yok. Kazananı olmayan ama kaybedeni çok bir dönemden geçiyoruz. İşleri iyi giden hiçbir patron, işini iyi yapan ve şirketine değer katan bir personeli gözden çıkaramaz. Hiçbir personel daha fazlasını kazanacağı ya da daha huzurlu olacağı bir alternatifi olmadan işini değiştirmez" şeklinde konuştu.

"BU YÜK YALNIZCA PATRONLARIN DEĞİL, ÜLKEMİZİN ÜZERİNE YIKILIR"

Sanayinin toplumsal bir barışa ihtiyacı olduğunu vurgulayan Çimen, "Tarafların birbirine bir özür borcu var. Bereketin yeniden hakim olması için patronuyla işçisiyle herkesin fedakarlık yaptığı bir kanaat dönemine ihtiyaç var. Aynı gemideyiz; sanayimiz ayakta kalamazsa bu yük yalnızca patronların değil, ülkemizin üzerine yıkılır" diye konuştu.

ASKON Konya Şube Başkanı Yusuf Çimen, açıklamasını şu çağrıyla tamamladı:
"Bu kritik dönemde tüm üretenlerimizi vefaya davet ediyorum. Helal kazanmak, birbirimizin hakkına girmemek ve kazanılanı adilce paylaşmak zorundayız. Aksi halde paylaşamadığımız oyuncağımızı başkaları alacak. Çinliler, Hintliler, İtalyanlar... İş işten geçmeden aklı başında yetişkinler olarak işimize ve birbirimize sarılmalıyız. Unutmayalım; başkasının kazancını eksilterek kendi kazancımızı artıramayız."