Konya'da kaç tane müze var?
127
KONYA ARKEOLOJİ MÜZESİ
Anadolu'da kurulan ilk arkeoloji müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nden sonra Türkiye'de açılan ikinci arkeol i müzesidir. Özellikle Roma dönemine ait mermer lahitler açısından dünyaca önemli bir müzedir. Çatalhüyük'ten çıkan Neolitik devir buluntuları, Asur Koloni Dönemi'ne ait hamam mimarisine ait parçalar, Roma Dönemi heykelleri müzedeki diğer önemli eserlerdendir.
227
ATATÜRK EVİ MÜZESİ
Atatürk Caddesi üzerinde 1912 yılında inşa edilen iki katlı tarihi bina; kesme, moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. 1923 yılında hazine adına tescil edilen ev Vali Konağı olarak kullanılmış, Atatürk'ün Konya'ya gelişlerinde de kendisine tahsis edilmiştir. 1927 yılında hazineden Konya Belediyesi'nce satın alınan ev 19.7.1928 tarihinde Konyalıların Atatürk'e şükranlarının bir ifadesi olarak Atatürk adına tescil edilmiş ve tapusuna "Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya Konyalıların hediyesidir." kaydı konulmuştur. 1940 yılında Konya Özel İdaresi'nce sembolik bir bedel karşılığında satın alınan ev, tekrar Vali Konağı haline getirilmiş ve 1963 yılına kadar Vali Konağı olarak kullanılmıştır. 1963 yılında bina Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilerek onarılmış ve bir yıl sonra 17 Aralık 1964 tarihinde "Atatürk Evi-Kültür Müzesi" adıyla ziyarete açılmıştır. Atatürk Müzesi, Atatürk'ün doğumunun 100.yılında İl Kutlama Komitesi Başkanlığı'nın talepleri üzerine, Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce restore edilerek, sergileme ve düzenlemesi de yeniden yapılmış ve 17 Nisan 1982 tarihinde "Atatürk Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır. Müzenin düzenlenmesinde, yapının ev olarak kullanılma özelliği göz önünde tutulmuş olup, bu nedenle mimari özelliğini bozacak bir değişikliğe gidilmemiştir. Müzede Kurtuluş Savaşı'nda Konya ve Konyalının yeri belge ve fotoğraflarla anlatılmaya çalışılmıştır. Müzenin alt ve üst salonlarındaki sergilemede pano ve vitrinle bütünlük sağlanmaya çalışılmış, zemin katta Cumhuriyet öncesine ait belge ve fotoğraflarla Atatürk'ün Konya ziyaretleri anlatılmıştır.
AYA ELENİ KİLİSE VE MÜZESİ
Konya’nın tarihi Sille Mahallesi’nde yer alan Arhangelos Mihael Kilisesi, diğer adıyla Aya Elenia Kilisesi, 1923’ten günümüze ulaşabilmiş nadir yapılar arasında bulunuyor. Kilisenin kubbesi, İsa’dan sonra 327 yılında Bizans İmparatoru Konstantin’in annesi Helena tarafından yaptırıldı. Anadolu’nun en eski kiliselerinden biri olarak bilinen yapı, Sille’nin 5 bin yıllık tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan dokusunun bir parçası. Kilisenin iç yapısında yer alan Yunan harfleriyle yazılmış Türkçe tamir kitabesi, 1833 tarihli olup kilisenin geçmişi hakkında önemli bilgiler veriyor. Rum Kırımı ve Ahali Mübadelesi nedeniyle tarihî Hıristiyan cemaati yok olan kilise, günümüzde tarihi ve kültürel değerleriyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Sille Mahallesi, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu, Karamanoğlu Beyliği ve Osmanlı izlerini bir arada taşıyan yapısıyla Konya’nın tarih turizmi açısından önemli merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor.
427
AKŞEHİR ATATÜRK VE ETNOGRAFYA MÜZESİ: BÜYÜK TAARRUZ’UN İZLERİNİ TAŞIYOR
Akşehir’de 1905 yılında Belediye Başkanı Bostan Bey döneminde inşa edilen iki katlı taş ve tuğla bina, Cumhuriyet tarihinin önemli bir mekânı olarak öne çıkıyor. Sakarya Meydan Savaşı sonrası Batı Cephesi Karargâhı 18 Kasım 1921’de Akşehir’e taşınarak bu binada faaliyet gösterdi. Büyük Taarruz’un hazırlıkları dokuz buçuk ay boyunca burada yürütüldü ve Mustafa Kemal Atatürk birçok kez burayı ziyaret ederek çalışmaları denetledi. 1964 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilen bina, kapsamlı restorasyonların ardından 5 Temmuz 1966’da "Atatürk ve Etnografya Müzesi" olarak ziyarete açıldı. 2001 yılında son düzenlemelerin tamamlanmasıyla günümüzdeki hâline kavuştu. Müzenin zemin katında idari bölüm ve Büyük Taarruz’u canlandıran agrafito panolar bulunuyor. Üst katta ise Atatürk’ün çalışma odası, İsmet Paşa ve Asım Gündüz’ün odaları, Karargâh subaylarının biyografileri, Nutuk’tan alıntılar, silahlar ve belgeler sergileniyor. Orta salonda Akşehirli gazilerin madalya ve beratları ile Atatürk ve İsmet İnönü’nün Akşehir’de çekilmiş fotoğrafları yer alıyor. Müze, hem Kurtuluş Savaşı tarihine ışık tutuyor hem de ziyaretçilerine Atatürk’ün ve Karargâh ekibinin hazırlıklarını gözler önüne seriyor.
527
ÇATALHÖYÜK: 9 BİN YILLIK TARİHİN İZLERİ KONYA’DA
Konya’nın Çumra ilçesine bağlı Küçükköy yakınlarında yer alan Çatalhöyük, milattan önce 7000’li yıllardan itibaren Cilalı Taş Devri ve Bakır Çağı’nda yerleşim alanı olarak kullanıldı. Doğu ve Batı höyüklerinden oluşan yerleşimde, doğudaki höyük Neolitik, batıdaki ise Kalkolitik Çağ’da iskan görmüştür. Konya Ovası’na hâkim bu buğdaylık arazide bulunan Çatalhöyük, 2 bin yıl boyunca kesintisiz olarak yerleşim gördü. Özellikle Neolitik yerleşim, genişliği, nüfusu ve güçlü kültürel ve sanatsal yapısıyla dikkat çekiyor. Yapılan araştırmalara göre, yerleşimde 8 binin üzerinde insan yaşamış ve topluluk kentleşme evresine geçerek ilk tarımcı topluluklardan biri olmuştur. Bu tarihi değerleri nedeniyle Çatalhöyük, 2009 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmış ve 2012’de Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiştir. Çatalhöyük, hem arkeolojik önemi hem de tarih boyunca insanoğlunun yaşam biçimini yansıtmasıyla ziyaretçilerini büyülüyor.
627
KONYA’DA SELÇUKLU MİRASI DARÜ’L‑MÜLK SERGİ SARAYI’NDA CANLANIYOR
Konya’nın Karatay ilçesindeki Kılıçarslan Meydanı’nda yer alan Darü’l‑Mülk Sergi Sarayı, 2023 yılında Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek ziyaretçilerin ilgisine açıldı. Çok amaçlı bir kültür ve sergi merkezi olarak hizmet veren yapı, Selçuklu döneminin tarihsel mirasını yaşatmayı amaçlıyor.
Açılış sergileri arasında “Türkiye Selçuklu Hanedan Sergisi” ve “Türkiye Selçuklu Sikkeleri Sergisi” öne çıkıyor. Hanedan sergisinde, Alaeddin Camii haziresinde bulunan 12 Selçuklu sultanın silikon heykelleri yer alırken, sikkeler sergisinde Anadolu Selçuklu dönemine ait 2 bin 764 gümüş sikke sergileniyor.
Sergi sarayında çok amaçlı sergi salonları, sanat atölyeleri, konferans ve söyleşi alanları bulunuyor. Açılışından bu yana çeşitli sergi ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan Darü’l‑Mülk, Konya’nın tarih ve kültür turizmine önemli katkı sağlıyor.
727
EREĞLİ MÜZESİ: NEOLİTİK ÇAĞ’DAN CUMHURİYET’E TARİH YOLCULUĞU
Konya’nın Ereğli ilçesindeki Boyacı Ali Mahallesi’nde yer alan Ereğli Müzesi, 1967 yılında yapımına başlanan binasıyla 1978’de ziyarete açıldı. 1977 yılına kadar Konya Müzesi’ne bağlı memurluk olarak faaliyet gösteren müze, 1978’de bağımsız müdürlük hâline geldi. Anadolu’nun nadir müzelerinden biri olan Ereğli Müzesi, Neolitik Çağ’dan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar kesintisiz bir sergi sunuyor ve eserlerini kapalı, açık ve yarı kapalı alanlarda sergiliyor.
Arkeoloji Salonu’nda Neolitik Çağ’dan başlayarak Kalkolitik, Tunç Çağı, Hitit, Frig, Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans Dönemi’ne ait pişmiş toprak kaplar, obsidiyenler, mühürler, boncuklar, ok uçları, sikkeler, altın diademler ve mermer stel parçaları kronolojik olarak ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Fosil vitrini ise Zengen Kasabası’ndan getirilen mamut, geyik ve diğer memeli kemiklerini sergiliyor.
Etnografya Salonu’nda ise Ereğli ve çevresine ait Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi mutfak eşyaları, takılar, silahlar, el yazması Kur’an-ı Kerim, Selçuklu dönemi figürlü seramikler ve İslami döneme ait sikke ve madalyonlar yer alıyor. Açık alanda ise Ereğli’nin eski evlerinden derlenen ahşap tavan göbekleri, dolap ve kapılar sergileniyor.
Ereğli Müzesi, bölgenin tarih ve kültürel zenginliğini günümüze taşıyan önemli bir merkez olarak ziyaretçilerini bekliyor.
827
KONYA’DA OSMANLI VE SELÇUKLU MİRASI MÜZE SALONLARINDA CANLANIYOR
Konya’daki müze koleksiyonları, Osmanlı ve Selçuklu dönemine ait giysi, takı, halı, el sanatları ve silah örnekleriyle ziyaretçilerini tarihe yolculuğa çıkarıyor. Konya’daki müzelerde sergilenen Osmanlı ve Selçuklu dönemi eserleri, geçmişin günlük yaşamını ve sanatını günümüze taşıyor. Kadın giysileri arasında kadife, saten ve atlas kumaşlardan yapılmış bindallı, elbise, şalvar-işlik-cepken, yelek ve kaftanlar; gümüş ve bafun malzemeden kemer tokaları, bilezik, küpe ve tepelikler ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Ayrıca örme ve kumaş para, saat ve mühür keseleri, bohça, peşkir, uçkur, yastık ve yatak takımları da sergileniyor. Müzelerde Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait mutfak eşyaları, bakır ve pirinçten döğme tekniğiyle yapılmış kazan, tencereler, ibrik ve kahve takımları; koka, kehribar, akik, sedef ve fildişi gibi malzemelerden yapılmış tesbih koleksiyonu ile tütün içiminde kullanılan ağızlık, lüle ve tabakalar yer alıyor. Osmanlı dönemi hat sanatı örnekleri, Kur’ân-ı Kerîm ve elyazmaları, hat sanatında kullanılan divitler, kalemtraşlar ve sedef kakmalı rahleler de ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Ayrıca ateşli ve ateşsiz Osmanlı silahları, kılıç, kama, hançer, yay ve ok örnekleri ile Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait halılar teşhir ediliyor. Halılar arasında Beyşehir Eşrefoğlu Câmii’nden Selçuklu halıları, Konya Alâeddin Câmii, Selimiye Câmii ve Mevlâna Dergâhı’ndan örnekler öne çıkıyor. Konya ve Anadolu’nun farklı bölgelerinden gelen halılar, ziyaretçilere tarih boyunca Anadolu’da gelişen dokuma kültürünü yansıtıyor.
927
KONYA’DAKİ SELÇUKLU MEDRESESİ TAŞ VE AHŞAP ESERLERİYLE ZİYARETÇİLERİNİ BEKLİYOR
Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykâvus döneminde yaptırılan Medrese, günümüzde “Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi” olarak açıldı.
Konya’daki Selçuklu mimarisinin tipik örneklerinden Medrese, 1258-1279 yıllarında II. İzzeddin Keykâvus’un veziri Sâhib Atâ Fahreddin Ali tarafından yaptırıldı. Mimarı Keluk b. Abdullah olan yapı, 1956 yılında müze olarak ziyarete açıldı ve günümüzde Beylik, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait taş ve ahşap eserleri sergiliyor. Müzede Selçuklu ve Karamanoğlu dönemine ait taş ve mermer kitabeler, Konya Kalesi’ne ait kabartma rölyefler, geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiş ahşap kapı ve pencere kanatları, tavan göbekleri ile mezar şahidesi ve sandukalar bulunuyor. Ayrıca Selçukluların simgesi çift başlı kartal ve kanatlı melek figürlerinin en güzel örnekleri de bu müzede sergileniyor. Taş ve ahşap eserler, hem Selçuklu sanatının inceliklerini gözler önüne seriyor hem de ziyaretçilere tarihi bir yolculuk sunuyor
1027
KONYA’DAKİ KARATAY MEDRESESİ SELÇUKLU ÇİNİ SANATININ GÖZDESİ
1250-1251 yıllarında inşa edilen Karatay Medresesi, 1955’ten bu yana “Çini Eserler Müzesi” olarak ziyaretçilere açık.
Konya Karatay ilçesi, Ferhuniye Mahallesi’nde yer alan Karatay Medresesi, II. İzzeddin Keykavus devrinde 1250-1251 yıllarında inşa edildi. Medrese, Celaleddin Karatay’ın türbesi ve vakfiyesiyle bağlantılı olarak yaptırıldığı düşünülen tek katlı bir yapı olup, Selçuklular döneminde hadis ve tefsir ilimlerinin okutulduğu kapalı medrese tipindedir.
Sille taşından yapılan medresenin doğudan giriş kapısı gök ve beyaz mermerden olup, Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Kapının üzerinde medresenin yapımı ile ilgili kitabeler ve kabartma ayetler ile hadisler yer alıyor. Medrese salonu, merkezinde fener bulunan mozaik çinilerle kaplı kubbe ile örtülüdür. Kubbe kasnağı ve hücre kapıları üzerinde ayetler, beşik tonozlu eyvanın kemerinde ise Besmele ve Ayet-el Kürsi yazılıdır. Üçgen geçiş elemanlarında peygamberlerin ve dört halifenin isimleri işlenmiştir.
Karatay Medresesi, Anadolu Selçuklu çini sanatının önemli örneklerini barındırıyor. 1955 yılında “Çini Eserler Müzesi” olarak ziyarete açılan medrese, 2006 yılında kapsamlı bir bakımdan geçirilerek günümüzdeki ziyaretçilerini ağırlıyor.
1127
KONYA’DAKİ SIRÇALI MEDRESE MEZAR ANITLARI MÜZESİ TARİHİ TAŞLARLA ZİYARETÇİLERİNİ BEKLİYOR
Konya Gazialemşah Mahallesi’nde bulunan Sırçalı Medrese, 1955 yılında restore edilerek “Mezar Anıtları Müzesi” olarak ziyarete açıldı. Selçuklu devlet adamlarından Bedreddin Muslih’in medresesi olarak inşa edilen yapı, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemine ait nadide mezar taşlarını barındırıyor.
Müzedeki mezar taşları genellikle XVIII ve XIX. yüzyıllara tarihleniyor. Taşlar, gövde, kaide ve başlıktan oluşuyor; üzerlerinde yazılı ve yazısız süslemeler, bitkisel motifler ve kabartmalar yer alıyor. En dikkat çekici eserler arasında 1775 tarihli Süleyman Paşa’nın gri mermer mezar anıtı ile XIX. yüzyıla ait zengin süslemeli şahideler bulunuyor.
Sırçalı Medrese Mezar Anıtları Müzesi, taş sanatının ve Anadolu mezar geleneğinin özgün örneklerini günümüze taşıyarak ziyaretçilerini tarihe yolculuğa çıkarıyor.
1227
Konya İl Eğitim Tarihi Müzesi Eğitimde Geçmişe Işık Tutuyor
Konya’da tarihi Müze-i Hümayun Konya Şubesi binasında hizmet veren Konya İl Eğitim Tarihi Müzesi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e eğitim tarihini gözler önüne seriyor. Konya Karma Ortaokulu bahçesindeki tarihi Müze-i Hümayun Konya Şubesi binasında 2017 yılında açılan Konya İl Eğitim Tarihi Müzesi, bir asırdan fazla geçmişe sahip 2.000’den fazla eğitim materyalini ziyaretçileriyle buluşturuyor. Müze, ders araç gereçleri, yazı tahtaları, coğrafya atlasları, diplomalar, siyah önlükler, müzik aletleri ve öğrenci-öğretmen fotoğraflarını sergiliyor. Ziyaretçiler, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde eğitim alanında yaşanan değişimi zaman tüneli ile görselleştirerek geçmişten günümüze eğitim sistemini takip edebiliyor. Müze, hafta içi 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
1327
Konya’da 13. Yüzyıl ve Mevlevi Geleneği Panorama Konya Müzesi’nde Canlanıyor
Konya Karatay’daki Panorama Konya Müzesi, 13. yüzyıl günlük yaşamını ve Mevlevi kültürünü panoramik sergilerle ziyaretçilerine sunuyor. Konya Karatay ilçesinde yer alan Panorama Konya Müzesi, 13. yüzyıl Konya’sını ve Mevlevi geleneğini panoramik olarak canlandırıyor. Müze, Mevlana’nın sema yaptığı bedesteni, tarihi medreseler, camiler, surlar, askerler, sultanlar ve farklı milletlerden insan heykellerini sergiliyor. Türkiye’nin tamamlanmış ikinci tam panorama müzesi olan yapı, Mevlana Müzesi’ne yaklaşık 500 metre uzaklıkta bulunuyor.
Müzenin giriş kapısı Selçuklu Taç Kapıları tarzında tasarlanmış olup, avluda Türkiye’den ve dünyadan seçilmiş 20 Mevlevihane minyatürü ile 17 kubbe Mevlana Dergahı’nı temsil ediyor. Müze, özel müze statüsünde olduğu için Müzekart geçerli değil; 65 yaş üstü, 6 yaş ve altı ile engelli ziyaretçiler ücretsiz olarak giriş yapabiliyor.
1427
Konya’da Tarih ve Kültür Koyunoğlu Şehir Müzesi ve Kütüphanesi’nde Buluşuyor
Konya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Koyunoğlu Şehir Müzesi ve Kütüphanesi, arkeoloji, etnografya ve el yazmalarıyla ziyaretçilerini tarihe yolculuğa çıkarıyor. Konya’da hizmet veren Koyunoğlu Şehir Müzesi ve Kütüphanesi, tarihî Konya Evi Müzesi ve Kütüphanesi koleksiyonuyla dikkat çekiyor. 3 bin metrekarelik teşhir alanına sahip müzenin giriş katında Anadolu medeniyetlerine ait arkeolojik buluntular, sikke ve hat eserleri ile tabiat tarihi bölümü ve tematik sergiler yer alıyor.
Birinci katta etnoğrafik eserler, halı, kilim ve tespih koleksiyonları sergilenirken, 35 bin ciltlik kütüphane özellikle el yazması eserleriyle dikkat çekiyor. Müze, pazar günleri dışında haftanın her günü ziyaretçilere açık.
1527
Mevlânâ Müzesi, Konya’da Her Yıl Milyonları Ağırlıyor
Mevlâna’nın dergâhı üzerine kurulan Mevlânâ Müzesi, 2024’te 3 milyondan fazla ziyaretçiyle Türkiye’nin en çok ilgi gören ikinci müzesi oldu.
Konya’da bulunan Mevlânâ Müzesi, eskiden Mevlâna’nın dergâhı olan yapı kompleksinde 1926 yılından beri ziyaretçilerini ağırlıyor. Yeşil Kubbe olarak bilinen Mevlâna Türbesi, dört kalın sütun üzerine inşa edilmiş olup zaman içinde yapılan eklemelerle yapı genişlemiştir. Osmanlı sultanlarının Mevlevi tarikatına mensup olması, türbenin korunmasını özel kılmıştır. 6.500 m² olan müze alanı, Gül Bahçesi düzenlemeleriyle 18.000 m²’ye ulaşmıştır. Bahçede I. Selim tarafından yaptırılan şadırvan da yer almaktadır. Müzede Mevlâna’nın sandukası, pûşîde, Mesnevi ve Nisan tası gibi değerli eserler sergilenmektedir. Ayrıca Mevlâna ve ailesinin mezarları da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
2024 yılında 3.048.055 kişi tarafından ziyaret edilen Mevlânâ Müzesi, Türkiye’de en çok ziyaret edilen ikinci müze olarak öne çıkıyor.
1627
Konya’nın Tarihi Sille Köyü: Binlerce Yıllık Kültür Mirası
Neolitik Çağ’dan günümüze kadar yerleşim gören Sille, Bizans’tan Selçuklu ve Osmanlı dönemine uzanan tarihi dokusuyla ziyaretçilerini bekliyor.
Konya’nın Selçuklu ilçesinde yer alan Sille Köyü, arkeolojik verilere göre Neolitik Çağ’dan beri yerleşim görmektedir. İsminin kökeni Yunan mitolojisindeki Silen veya “coşarak akan su” anlamına gelen Silenos’tan geldiği kabul edilmektedir. Roma ve Bizans döneminde Kudüs yolu üzerinde önemli bir dini merkez olan Sille, Hristiyanlığın ilk yıllarında Aziz Paul ve arkadaşlarının uğrak yeri olmuştur. Dünyanın en eski ve büyük manastırlarından biri olan Ak Manastır burada yaklaşık 800 yıl hizmet vermiştir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde İpek ve Baharat yolları üzerinde stratejik önemi sürmüştür. 1923 mübadele dönemine kadar Sille’de Hristiyan ve Müslüman topluluklar bir arada yaşarken, Hristiyan nüfus Yunanistan’a gönderilmiş, yerlerine Kozana ve Florina bölgelerinden Müslüman nüfus gelmiştir. Köyde, volkanik kayalara oyulmuş küçük kiliseler, Osmanlı mezar taşları ve 327 yılında Konstantin’in annesi Helena tarafından yaptırılan Archangelos Michael Kilisesi günümüze kadar ulaşmıştır.
Sille, günümüzde koruma altına alınmış bir SİT alanı olup, Subaşı ve Ak mahalleleri olarak Selçuklu ilçesine bağlı iki mahalle halinde yer almaktadır.
1727
Sille’de Türkiye’nin İlk Zaman Müzesi
Konya Selçuklu’daki Zaman Müzesi, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi eserleri ile Roma dönemi güneş saatini sergiliyor. Konya’nın Selçuklu ilçesinde yer alan Zaman Müzesi, Türkiye’nin ilk zaman müzesi olma özelliğini taşıyor. Sille Şapeli olarak da bilinen müzede, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait zaman ölçüm cihazları ve eserler sergileniyor. Yapıda ayrıca Roma dönemine ait arkeolojik bir güneş saati de yer alıyor.
1827
Meram Şehir ve Yaşam Kültürü Müzesi
Meram’ın tarih ve kültürünü aktaran müze, etnografik eserler ve deneyimleme alanlarıyla ziyaretçilerini bekliyor. Konya’nın Meram ilçesinde Meram Şehir ve Yaşam Kültürü Müzesi kapılarını açtı. Müze, Meram ve Konya kültürüne dair etnografik eserlerin sergilendiği ve ziyaretçilerin deneyimleyebileceği alanlarla donatıldı. Müze, iki geleneksel Konya evi ve arkasındaki bağ arazisi üzerinde yer alıyor. “Meram’da Doğmak”, “Meram’da Çocuk Olmak”, “Meram’da Evlenmek”, “Meram’da Anne-Baba Olmak”, “Meram’da Mutfak”, “Meram’da Bağ-Bahçe” ve “Meram’da Mevsimler” gibi temalar altında ilçenin toplumsal törenleri ve günlük yaşamına dair pek çok detay sunuluyor. Ziyaretçiler, müzede tandırda ekmek vurma, bağ bozma ve şepit açma gibi geleneksel deneyimleme etkinliklerine katılabiliyor; Meram sohbetleri ve baranalar gibi kültürel uygulamaları yakından gözlemleyebiliyor. Müze, Meram insanının yaşam biçimini, mutfak ve yemek kültürünü, çocuk yetiştirme ve sosyal yaşam ritüellerini geleceğe aktarmayı amaçlıyor.
1927
Selçuk Üniversitesi Müzesi, Selçuklu Araştırmaları ve Tarihi Eserleri Gün Yüzüne Çıkarıyor
Konya’da Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat Kampüsü’nde yer alan müze, Anadolu Selçuklularına ait eserleri araştırma ve sergileme amacıyla hizmet veriyor. Selçuk Üniversitesi, Anadolu Selçuklularının tarihi, kültürü ve sanatı üzerine araştırmalar yapmak amacıyla 1985 yılında Selçuklu Araştırma Merkezi’ni kurdu. Bu merkezin çalışmaları, Selçuklu şehrinin yapısı, mimarisi, güzel sanatlar ve bilim tarihi başta olmak üzere birçok alanda kazı ve araştırmalara ışık tutuyor. Konya Alaeddin Keykubat Kampüsü’nde bulunan Selçuk Üniversitesi Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak 2018 yılında açıldı. Toplam 8.870 metrekare alan üzerine kurulu müzede yaklaşık 2.500 eser bulunuyor. Eserler arasında Çatalhöyük kazılarından çıkan buluntular ve Konya’daki özel koleksiyon sahiplerinin önemli parçaları da yer alıyor. Müze, modern ve geleneksel mimari ögeleri bir araya getiriyor. İki katlı binada 12 derslik, 23 ofis, 216 kişilik konferans salonu ile teşhir, sergi ve toplantı alanları bulunuyor. Dış cephesindeki taş kaplamalar ise müzeye tarihi bir kimlik kazandırıyor.
2027
Zazadin Hanı, Selçuklu Taş İşçiliğinin Önemli Örneği
Konya’nın Selçuklu ilçesi yakınlarında yer alan 13. yüzyıl kervansarayı Zazadin Hanı, restorasyon sonrası tarih ve mimari meraklılarını ağırlıyor. Konya-Aksaray yolu üzerinde, şehir merkezine yaklaşık 22 kilometre uzaklıkta bulunan Zazadin Hanı, 13. yüzyılda Anadolu Selçukluları döneminde inşa edilmiş bir kervansaraydır. Yapımına 1235-1236 yıllarında Sadeddin Köpek tarafından başlanmış ve kitabelerde yer aldığı üzere 1236 yılında tamamlanmıştır. Dikdörtgen planlı han, kesme taş kullanılarak inşa edilmiş olup yazlık (avlulu açık bölüm) ve kışlık (kapalı bölüm) olmak üzere iki ana kısımdan oluşmaktadır. Avluyu çevreleyen revaklar ve cephelerdeki tipik Selçuklu taş işçiliği ile süslemeler, yapının tarihî ve mimari değerini öne çıkarıyor. Anıtsal taç kapısı, taş oymacılığı ve köşe kuleleri ile hanın savunma amaçlı kullanıldığını gösteriyor.
Selçuklu taş işçiliği, portal mimarisi ve işlevsel iç mekan organizasyonunun öne çıktığı Zazadin Hanı, Anadolu’daki önemli Selçuklu eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. 2017 yılında kapsamlı bir restorasyondan geçirilen yapı, günümüzde ziyaretçilere kapılarını yeniden açtı.
2127
Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Akşehir’de tarihî ve kültürel dokuyu yansıtan Rüştü Bey Konağı, restorasyon sonrası Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi olarak hizmet veriyor. Akşehir’de 1904 yılında yapımına başlanan Rüştü Bey Konağı, ilçenin tarihî ve kültürel dokusunu yansıtan önemli eserlerden biridir. Bodrum ve zemin kat üzerine iki katlı olarak inşa edilen konak, ahşap taşıyıcılı, kerpiç ve taş malzemeden yapılmıştır. Yapının bir bölümünde Rüştü Bey, diğer bölümünde ise oğulları ikamet etmiştir. Konağın mimarisinde, farklı etnik grupların bir arada yaşadığı Akşehir’in karma kültür dokusunun izleri açıkça görülmektedir. 1985 yılında Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilen yapı, 1989’da kamulaştırılmış ve 1992 yılında onarım çalışmaları başlatılmıştır. Günümüzde bina, “Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi” olarak kullanılmaktadır.
Müze, ikiz ev plan tipinde olup üç katlı olarak düzenlenmiştir. Giriş katında etnografik ve arkeolojik eser deposu ile altı oda yer almakta; ikinci kat arkeolojik eserlerin sergilendiği bölümdür. Üçüncü katta ise etnografik eserler sergilenmekte, Nasreddin Hoca fıkralarının canlandırıldığı odalar ve Akşehir’e ait gelin odası ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Orta salonda 13. yüzyıla ait ahşap işçiliği örnekleri ile Seyyid Mahmud Hayrânî ve Şeyh Eyüb türbelerine ait sandukalar teşhir edilmektedir.
2227
Akşehir Taş Medrese, Müze Olarak Açıldı
Selçuklu dönemine ait Taş Medrese, restorasyon çalışmalarının ardından müze olarak hizmet veriyor. Akşehir’de 1250 yılında Selçuklu baş veziri Sahip Ata Hüseyin Oğlu Fahrettin Ali tarafından külliye olarak yaptırılan Taş Medrese, günümüze sadece medrese, mescid ve türbe bölümleriyle ulaşmıştır. Tarih boyunca darüşşifa olarak da kullanılan yapı, açık avlulu ve eyvanlı plan şemasıyla dikkat çekmektedir. Medresenin dikdörtgen avlusu revaklarla çevrilmiş olup, öğrenci odaları ocak ve dolap nişleriyle donatılmıştır. Türbe kare planlı olup, altında kripta bulunmakta; kubbe eteğinde günümüze gelebilmiş çinili süslemeler yer almaktadır. Mescid ise medreseye bitişik olarak kuzey duvarda inşa edilmiştir. Akşehir’deki ilk müze binası olarak değerlendirilen Taş Medrese, 1960-1965 ve 1971 yıllarında kapsamlı restorasyonlardan geçirilmiş; restorasyon ve teşhir-tanzim çalışmaları tamamlanarak ziyarete açılmıştır. Müze bünyesinde Akşehir ve çevresinden toplanan Türk-İslami dönem mezar taşları, sandukalar, kitabeler ve taş eserler sergilenmektedir. Ayrıca medrese yaşamı, eğitim ve taş işçiliğini anlatan teşhir odaları ziyaretçilere sunulmaktadır.
2327
Selçuklu dönemine ait mimari detaylar bu müzede!
1277 yılında Sâhib Atâ Fahreddin Ali tarafından yaptırılan külliyenin hânkâh bölümü, müze olarak hizmet veriyor.
Anadolu Selçuklu Devleti vezirlerinden Sâhib Atâ Fahreddin Ali tarafından 1277 yılında yaptırılan külliyenin mimarı Keluk b. Abdullah’tır. Külliye, kuzeyde câmi, câminin mihrap duvarına bitişik türbe, türbenin güney duvarında hânkâh ve yol karşısında çifte hamam ile planlanmıştır. Türbe, Fahreddin Ali ve ailesinin kabirlerini barındırmaktadır. Câmi, kuzeyden bir portal girişine sahip olup, portalın sağ ve solunda altlı üstlü hücreler bulunmakta; alttakiler sebil olarak kullanılmaktadır. Giriş kapısını çevreleyen pervazın üzerinde Besmele ve Fâtiha suresi yer almaktadır. Külliyenin hânkâh kısmı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından “Sâhib Atâ Vakıf Müzesi” olarak düzenlenmiş ve ziyaretçilere açılmıştır. Ziyaretçiler, Selçuklu dönemine ait mimari detaylar ve vakıf kültürünü yakından görme fırsatı bulmaktadır.
2427
1922’den günümüze Konyaspor'a ait her şey burada!
Tarihi Alman Evleri’nde hizmet veren Konyastore Premium ve Konyaspor Müzesi, ziyaretçilerini bekliyor.
Konya’da İstasyon Caddesi üzerindeki tarihi Alman Evleri’nde hizmet veren Konyastore Premium, Konyaspor Müzesi ve Amatör Branşlar Koordinasyon Merkezi, halkın ziyaretine açık olarak faaliyet göstermeye devam ediyor. Konyastore Premium’da çeşitli hediyelik eşyalar ve Konyaspor ürünleri ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Alt katta yer alan Konyaspor Müzesi’nde ise 1922’den günümüze kulübün tarihine dair fotoğraflar, şiltler ve kupalar sergileniyor. Müzede, Türkiye Kupası ve Süper Kupa’nın yanı sıra 1923 sonrası 4 yıl üst üste kazanılan “Mıntıka Birincilikleri Mükâfatları” yoğun ilgi görüyor. Tarihi binada ayrıca Amatör Branşlar Koordinasyon Merkezi faaliyetlerini sürdürüyor. Kompleks, her gün 10.00 – 19.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
2527
Konya'ya Hürrem Sultan tarafından yaptırıldı
16. yüzyılda Hürrem Sultan tarafından yaptırılan Valide Sultan Hamamı, restorasyon sonrası müze olarak hizmet veriyor.
Karapınar’ın tarihî dokusunu yansıtan önemli yapılarından biri olan Valide Sultan Hamamı, Osmanlı’nın ünlü mimarı Mimar Sinan’ın eserleri arasında yer alıyor. 16. yüzyılda, Sultan Selim Camii ve Külliyesi ile aynı dönemde Hürrem Sultan tarafından yaptırılan hamam, dönemin sosyal yaşamını da gözler önüne seriyor.
2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sonrası Karapınar Belediyesi’ne devredilen Valide Sultan Hamamı, günümüzde müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Hamam, geleneksel Osmanlı mimarisinin zarif örneklerini sergilerken, iç mekan detaylarıyla ziyaretçilere Osmanlı döneminde bir zaman yolculuğu imkânı sunuyor.
2627
Konya’nın Tarihi ve Kültürü Taş Bina’da Dijital Deneyimle Canlanıyor
1917’de Darülmuallimat olarak inşa edilen Taş Bina, dijital deneyim merkezi ve kültür sanat alanlarıyla ziyaretçilerini bekliyor.
Konya’daki tarihi yapıların önemli örneklerinden Taş Bina, uzun süren restorasyon çalışmalarının ardından dijital deneyim merkezi, kültür sanat alanları ve konferans salonlarıyla hizmete açıldı. Binada, Konya’nın tarih öncesinden Osmanlı dönemine kadar uzanan geçmişi, dokunmatik ekranlar, panoramalar ve interaktif haritalar eşliğinde ziyaretçilere aktarılıyor. “Go Konya” odasında şehrin tarım, sanayi, ticaret ve turizm dinamikleri tanıtılırken, Kültürel Mozaik Odası ve Yaşayan Kültür odasında Konya’nın medeniyet mirası, el sanatları ve gastronomisi deneyimlenebiliyor. Tarihe Açılan Kapılar odasında dört farklı dönemi temsil eden kapılar ve ilgili eserler sergilenirken, “Benim Şehrim” odasında modern Konya projeleri ve ödüller ziyaretçilere sunuluyor. Binada ayrıca kitap ve hediyelik eşya satış alanı da bulunuyor. Taş Bina, Konya’nın tarihini, kültürünü ve modern gelişimini dijital platformlarda keşfetmek isteyen herkesi ağırlıyor.
2727
Konya’nın Eski Tekel Binası Kültür ve Sosyal Hayatın Merkezi Oldu
Darü’l-Mülk Projesi kapsamında restorasyondan geçen Eski Tekel Binası, sergi alanı ve kafeteryasıyla ziyaretçilerini ağırlıyor.
Konya’daki tarihi yapılardan Eski Tekel Binası – Depo No: 4, Darü’l-Mülk Projesi kapsamında kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçti. Restorasyon sonrası bina, sergi alanı, kafeterya ve gençlerin buluşma noktası olarak hizmet veriyor. Bina, tarihi dokusunu korurken, şehrin kültürel ve sosyal hayatına katkı sağlayan canlı ve etkileşimli bir mekân hâline geldi. Ziyaretçiler, tarihi atmosferde kültürel etkinlikler ve sosyal aktivitelerle bir araya gelebiliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.