Konya’daki bu camide 700 yıllık sır bulunuyor
113
Orta Asya’dan Horosan bölgesine Türklerin mimari üslubunu günümüze taşıyan ahşap direkli ve kirişli camilerin, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmasının ardından Beyşehir Eşrefoğlu Camii de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 2023 yılında girmişti.
213
Konya'nın Beyşehir ilçesinde, UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, 7 asırlık geçmişe dayanan Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey Camisi, geçmişin ihtişamını geleceğe taşıyan bir yıldız gibi parlıyor.
313
Beyşehir’in İçerişehir Mahallesi’nde Beyşehir Gölü’nün kenarında bulunan bu tarihi cami, yılın 365 günü ziyaret edilerek, içinde namaz kılınabiliyor. Tarihi Eşrefoğlu Camii, Türkiye’nin en çok ziyaretçi çeken ibadethaneleri arasında yerini alıyor.
413
DÜNYA ÜZERİNDEKİ AHŞAP DİREKLİ CAMİLERİN EN BÜYÜĞÜ
Eşrefoğlu Camii, sahip olduğu birçok mimari özelliği ile dünyada tek olma mührünü de üzerinde barındırıyor. Türk-İslam mimarisinin en nadide örneklerinden biri olan Eşrefoğlu Camii, dünya üzerindeki ahşam direkli camilerin en büyüğü olarak biliniyor.
513
Ahşap direkleri ile meşhur olan Eşrefoğlu Camii’ni özel kılan yönü sadece bu değil. Eşrefoğlu Camii’nin tanınmasını, bilinmesini, çokça ziyaret edilmesini ve meşhur olmasını sağlayan en önemli yönlerinden biri de kündekari tekniğiyle yapılmış minbere sahip olması. Ayrıca vaaz kürsüleri de aynı teknikle yapılmış. Bu kürsüler Konya Sahip Ata Vakıf Müzesi’nde sergileniyor.
613
Caminin ihtişamına katkı sağlayan bir diğer husus da çini süslemeleri…
İÇİNDE ‘KARLIK’ ADI VERİLEN DEVASA BİR ÇUKUR BULUNUYOR
Kitabesinden 1296-1299 yılları arasında yani Osmanlı Beyliği kurulmadan hemen önce inşa ettirildiği anlaşılan Eşrefoğlu Camii’ni özel ve önemli kılan bir diğer husus ise sırrı halen tam olarak çözülemeyen, adına ‘karlık’ denilen ve tam orta yerinde bulunan kocaman çukur…
713
Anadolu’da özellikle Selçuklu medeniyetinin izlerini taşıyan birçok bölgede Eşrefoğlu Camii’ne benzer özellikteki yapılara rastlamak mümkünken; Eşrefoğlu’nu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise içinde bulunan ve ‘karlık’ adı verilen çukur olarak öne çıkıyor.
813
CAMİNİN ORTASINDAKİ BÜYÜK SIR, GÖRENLERİ HAYRETE DÜŞÜRÜYOR
Camiye girenlerin ilk karşılaştığı yerlerden biri, caminin ortasında bulunan karlık bölümü oluyor. Bu çukur, dönemin şartları itibariyle caminin içindeki bir mucize olarak değerlendiriliyor. Caminin orta yerindeki bu alanın ne işe yaradığı ile ilgili bilgi ise eskilerin anlatımıyla kulaktan kulağa yayılarak günümüze kadar aktarılmış.
913
Görenlerin hayrete düştüğü, sırrını merak ettiği ve karlık adı verilen bu çukur, anlatılanlara göre eskiden daha derinmiş. 1940’lı yıllarda cemaatten birinin bu çukura düşerek hayatını kaybetmesi üzerine çevresine bir güvenlik tertibatı yapılmış. Çukur da belli bir seviyeye kadar doldurulmuş. Orijinalinde 8-10 metre derinliğinde olduğu tahmin edilen karlık, 3-4 metre derinlik ihtiva eder hale getirilmiş.
1013
CAMİNİN ORTASINDAKİ ÇUKUR NE İŞE YARIYOR?
Asıl merak edilen soru ise, böylesi büyük, görkemli, ahşapla süslenmiş bir caminin orta yerinde devasa bir çukurun neden bulunduğu…
Sanat tarihçilerin, mühendislerin, caminin ahşap aksamını inceleyen orman mühendislerinin, bu konuyla ilgili çalışan mimarların yapmış olduğu araştırmalarda caminin içerisinde bulunan çok sayıda sedir ağacından yapılmış, caminin ahşap direklerinin 700 yıldır ayakta olmasının sırrının bu karlıkta olduğu rivayet ediliyor.
1113
Çünkü bu karlık, üzeri açık bir karlık. Üzerinde eski düz dam olması ve eskiden o bölgede herhangi bir çatı aksamının bulunmaması nedeniyle caminin düz damı üzerine yağan kar, kürüme marifetiyle karlığa doldurulur ve basılır; kışın burada hem kar biriktirilir hem de caminin düz damı kardan temizlenmiş olur. Buraya temiz karlar biriktirilir, çatıdaki karlar toprakla buluşmadan karlıkta biriktirilir, yaz mevsimi geldiğinde bu karlar cemaatten isteyenlere, gelip geçenlere dağıtılır ve insanların ihtiyaçları için sarf edilir.
1213
Buradan insanlar kar alır, buz alır gıdalarını korumak veya birtakım gıdalarda kullanmak üzere bu karları evlerine götürürlermiş. Yaşlıların anlattığına göre burada karın sıcaklarda erimesiyle oluşturduğu nem dengesi, bu sedir ağaçlarının, caminin ahşap aksamının korunmasına, nemli kalmasına ve yıpranmasının önüne geçermiş. Günümüzde birçok araştırmacının yaptığı araştırmalar ise çukurun, caminin ahşap yapısını koruyucu özelliğini doğruluyor.
1313
GÜNÜMÜZDE BU ÖZELLİĞİ AKTİF DEĞİL
Caminin karlık adı verilen bölümünün üst kısmında yani çatısında bir düzenleme yapılarak camekan ile kapatılmış. İçine güneşi alıyor olsa da eskisi gibi kar birikmiyor. Uzmanlar, istenilirse eski haline getirilebileceğini ancak, iklim değişikliği ve benzeri birçok bileşeni göz önünde bulundurarak açılmasının pek de uygun olmadığını söylüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.