Konya'daki üniversitede tarihe yapılan yolculuk! Tarihi eserler ait olduğu yerdeler

Konyalı bir çiftin Avrupa'dan getirdiği eserlerle zenginleşen Selçuk Üniversitesi Müzesi, Türkiye'deki 70'e yakın üniversite müzesi arasında benzersiz bir konuma sahip.
Müze Müdürü Arkeolog Ahmet Pamukçu, 2023 yılında kapılarını açan müzenin, içeriğiyle Türkiye'de ilk ve tek olduğunu vurgulayarak, tüm Konyalıları bu eşsiz koleksiyonu keşfetmeye davet etti.
Hafta içi her gün 08.00-16.45 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilen müze, ziyaretçilerine farklı medeniyetlere ait binlerce eseri bir arada görme fırsatı sunuyor.
"TÜRKİYE'DEKİ İLK VE TEK MÜZE"
Pamukçu, Selçuk Üniversitesi Müzesi'nin 2023 yılında ziyaretçilerini ağırlamaya başladığını belirterek, "Üniversite müzemiz, Türkiye'de koleksiyon çeşitliliği açısından ilk ve tek olma özelliğine sahip. Böyle nadir bir müzenin, başka bir örneği yok" dedi.
Eser koleksiyonunun çeşitliliği anlamında Türkiye'deki bütün müzeler, sergilerinde Anadolu medeniyetine ait eserler sunduğunu belirten Pamukcu,"Selçuk Üniversitesi Müzemizde hem Anadolu'nun bütün evreleri kronolojik bir kurgu içerisinde ziyaretçilerimize sunulur hem de dünyanın farklı kıtalarına ait eserler barındırır. Bunların içerisinde Ege adalarına ait Kikladik eserler, Balkan medeniyetine ait Vinča kültürüne ait eserler, İndus Vadisi'ne ait eserlerimiz var" diye konuştu.
Müzede çok güzel Çin seramikleri olduğunu ifade eden Pamukcu, Kolomb öncesi, Pre-Kolombiya dediğimiz Güney Amerika kökenli eserlerimiz var. Yani Amerika yerlilerinin medeniyetlerine ait eserler. Bunlar kimler? Aztekler, Mayalar ve İnkalar. Bunlara ait çok güzel eserlerimiz ve Afrika medeniyetine ait eserlerimiz var. Bu anlamda, bu saydığım dünyanın farklı medeniyetlerine ait eser barındıran Türkiye'deki ilk ve tek müze, Selçuk Üniversitesi'nin müzesidir" diye konuştu.
"ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ"
Müzede iki tane de çok büyük, geçici sergiler yaptıkları galeri alanları olduğunu belirten Müze Müdürü Pamukcu, "Orada sürekli geçici sergiler yapıyoruz. Bir de 200 kişilik konferans salonumuz var. Konferans salonumuzda da her türlü bilimsel etkinliğe, kongreye, çalıştaya, sempozyuma ev sahipliği yapıyoruz. Müzemizdeki bu müzecilik faaliyetlerinin yanı sıra, bir de müzemizin arkasında arkeopark bahçemiz, müze bahçemiz var. Bu müze bahçemizde de iklim şartları elverdiği sürece, yani hava şartları müsait olduğu sürece, biz özellikle ilköğretim çağındaki çocukları çok önemsiyoruz, kültürel miras aşılama anlamında faaliyetler yapıyoruz" dedi.
Müzenin arka bahçesinde Arkeopark bahçesi olduğunu belirten Pamukcu, "İlköğretim çağındaki çocuklarımızı alıyoruz. Önce küçük bir toplantı yapıyoruz onlarla müzemizin içerisinde incelemeler yapıyoruz. Daha sonra konferans salonumuzda bir kısa film izletiyoruz. Orada arkeolojik kazının nasıl yapıldığına dair bir animasyon film izletiyoruz. Ondan sonra arkadaşlarımızla aşağıda tekrar buluşuyoruz. Sonra orada bir küçük kazı toplantısı yaptıktan sonra arkeolojik kazı çalışmaları yapıyoruz. Bizim önceden toprak altına gömdüğümüz emitasyon eserlerimizi, böyle bir arkeolog titizliğinde çalışarak fırça, mala, kürek, tırmık ve kazmayla çalışarak eserleri buluyorlar. Buldukları eserlerin de temizliğini falan kendileri yaptıktan sonra kırmızı kadife bir sandığa koyduruyoruz. O kırmızı kadife sandık, aslında bizim bütün yapmak istediğimiz faaliyetlerin bir cilası oluyor. Çünkü yer altından, toprak altından bulmuş oldukları eserlerin ne kadar kıymetli olduğunu biz o kırmızı kadife sandık ile onlara anlatmış oluyoruz" ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.