Konyalılar Meram'ı ne kadar iyi biliyorsunuz? İşte Bozkır'ın ortasında açan nadide çiçek Meram'ın tarihçesi...

Konyalılar Meram'ı ne kadar iyi biliyorsunuz?  İşte Bozkır'ın ortasında açan nadide çiçek Meram'ın tarihçesi...
 Muhabir
Konya'nın 3 merkez ilçesinden biri olan Meram, TBMM'nin 20 Haziran 1987 tarihli oturumunda Konya il merkezinin Büyükşehir hüviyetine kavuşturulmasıyla Karatay ve Selçuklu ilçeleriyle birlikte doğmuştur. Meram'ın tarihi ve diğer bilgileri haberimizde...

Meram kelimesi, Konyalıca; “Amaç, arzu, hedef, gaye, tema” anlamlarında. Herkesin görmek, kavuşmak, gezmek, yaşamak için can attığı bu cennet mesireliğin özel adı olmuş. Böylece anıla gelmiş. Bu adla tarihlere, belgelere, vakfiyelere, seyahat-nâmelere, kitaplara, şiirlere geçmiş, dilden dile, gönülden gönle yayılmış. Meram, şehir merkezinin batısında 8 km. mesâfede. Batıdaki Loras Dağı’nın dik meyilli çıplak yamaçları ile bu yamaçların doğu eteklerinde Konya yönüne doğru yelpaze gibi açılan bir yeşillikler armonisi. Bu yeşilliklerle kaplı yamaçların yanı sıra Konya ovasının bu taraftaki düzlüğünün bir kısmını da içine alır.

ON İKİ KAPISINDAN BİRİ MERAM’A GİDEN YOLA AÇILIYORDU

Meram asıl güzelliğini, kişiliğini ve dillere destan ününü, Selçuklular zamanında alır. Bu güzellikler, Karamanoğulları, Osmanlılar ve Cumhuriyet dönemlerinde artan bir câzibe ve efsunkârlıkla devam eder gelir. Selçuklu Konya'sını dışardan kuşatan surların on iki kapısından biri Meram’a giden yola açılıyordu ve adı da “Meram Kapısı” idi. Meram’ın Mevlâna’lı ve Mevlevîli asırları, Selçuklu başkenti Konya’nın kültür tarihine unutulmaz hatıralar kazandırmış. Akan suya, açan çiçeğe, kokan güle, yeşeren yaprağa sinen; esen melteme karışan; aşk, mânâ, marifet dolu tadına doyulmaz sohbetler, satırlarda ve dillerde yerini almış. Mimariye geçmiş, Meram’daki mescidlerin, türbelerin, daru’l-huffâzların (hâfız mektepleri), evlerin, konakların taşına, mermerine, ahşabına, harcına karışmış, bize kadar gelmiş.

14.jpg

ÜNLÜ MİSAFİRLER, MERAM’DA AĞIRLANIYORLARDI

Karamanoğulları dönemindeki aşk, şevk ve zevk günlerinin mimarideki tecellisi, Hasbeyoğlu Mescidi’ni, Daru’l-huffâzı’nı, Hamamını bize armağan etmiş. Osmanlı asırlarındaki Meram bir başka güzellik, bir başka lâtafet, bir başka zarâfette. O kadar efsunkâr ki, Konya’ya gelen ünlü misafirler, beyler, şehzâdeler, sultanlar, Meram’da ağırlanıyorlar. Sultan IV. Murad, 1637 Haziran’ındaki gelişinde Meram Bağları’nda dinlenir. Mektep, mescid, türbe, konak, değirmen, fırın, dükkân ve çarşılarla donatılmış. Meram’a yerleşip kışlayan ailelerin çocukları için “Cedidiyye”, “Hadika-i Maarif”, “Sefiyye” adında okullar açılmış.

6.jpg

YEMYEŞİL ÇİMENLER, KOYU GÖLGESİ ASIRLIK AĞAÇLAR
Cumhuriyet yıllarında yeni güzellikler, imkânlar elde eder, Meram. Modern araçlar, çağdaş yönetim, kurum ve kuruluşlara erişir. Çağdaş imkânlar, elektrik, su, yol, ulaşım, Meram’a ve Meramlı’ya daha rahat ve kolay yaşama sevinci ve huzuru verir. Yeni okullar, hastaneler, kütüphaneler hizmete sunulur. Dağların gerisinden toparlanıp gelen ve Loras ile Takkeli Dağları’nın eteklerinden coşan ırmağın binlerce yüzyıldan beri aka aka meydana getirdiği dere vadisinin, Konya Ovası’na açılan ağzına kurulmuş Meram, yemyeşil çimenler, koyu gölgesi asırlık ağaçlar...

13.jpg

MEVLÂNA GÜNLERİNDE

Gönüller Sultanı Mevlâna Celâleddin Rûmî’nin unutulmaz hatıraları arasında Meram’ın özel bir yeri var. O büyük Hak Âşığı da sık sık Meram’a gider, sohbet ve sema meclisleri kurulur. O, en coşkulu şiirlerini burada yazar. Çelebi Hüsâmeddin’in bağında can dostları ile birbirinden güzel aşk, mânâ, edep ve lâhûtî konuların dillendiği ledünnî sohbetler yapar. Bu coşku ile göğe kanat açıp pervâz eden dervişlerin sema’ını seyreder.

19.jpg

“BEN, SAKALIMDAN YİRMİ YIL DAHA BÜYÜĞÜM"

Geliniz Meram’daki Mevlâna günlerinden birkaç hatırayı, Eflâkî’den dinleyelim: Bir gün Mevlâna Hazretleri, gönül dostlarıyla birlikte Meram Mescidi’nden şehre dönüyordu. Birdenbire ihtiyar bir rahip karşılarına çıkıp önlerinde baş koymaya başladı. Mevlâna ona: “Sen mi yaşlısın, sakalın mı?” diye sordu. Rahip “Ben, sakalımdan yirmi yıl daha büyüğüm, o daha sonra çıktı” dedi. Bunun üzerine Mevlâna: “Ey zavallı! O senden daha sonra çıktığı halde, erişti ve kemâle erdi. Sen evvelce nasıl idiysen şimdi de siyahlık, perişanlık ve hamlık içinde yüzüyorsun. Eğer değişmez ve olgunlaşmazsan yazıklar olsun sana!” buyurdu.

23.jpg

MEVLÂNA’NIN MÜBAREK KULAĞINA GİTMEMİŞ Mİ?

Rahip hemen zünnarını kopardı ve îman getirerek inançlı Müslümanlardan oldu. Seriyy-i Sakatî’nin sırrı olan Malatyalı Mevlâna Şemseddin (Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun) şöyle rivayet etti ki: Şeyh Seyfeddin-i Baharzî’nin oğlu Müzhirüddin Konya’ya gelince bütün ulular ve faziletli kişiler onun ziyaretine gitti ve onu son derece ağırladılar. Tesadüfen o gün de Mevlâna Hazretleri bütün dostlarla birlikte Meram Mescidi’ne gitmişlerdi. Şeyh Muzhirüddin der ki: “Acaba benim Konya’ya geldiğim haberi Mevlâna’nın mübarek kulağına gitmemiş mi? Çünkü (bir şehre) gelen ziyâret edilir, denilmiştir.” Mevlâna’nın arkadaşlarından bir dânişmend (derviş), onun bu sözünü işitti. Öte tarafta Mevlâna, hakikatleri takrir sırasında birdenbire: “Ey kardeş! Gelen biziz, sen değilsin. Sen ve senin gibilerin bizi ziyaret etmeleri ve bizimle müşerref olmaları lazımdır.” demeğe başladı. Mecliste bulunanlar: “Mevlâna Hazretleri nereye ve kime hitap ediyor?” diye nükte ve işârete şaştılar.

ekran-goruntusu-2023-09-09-1822076.jpg

Ondan sonra Mevlâna: “Biri Bağdad’dan geldi, öteki kendi ev ve mahallesinden dışarı çıktı. Hangisini ziyaret etmek daha iyi olur?” diye bir misâl getirdi. Orada bulunanlar: “Bağdad ülkesinden geleni ziyâret etmek daha iyi olur. Onu ziyâret edip ağırlamak vaciptir.” dediler. Mevlâna: “Hakikatte biz mekânsızlık Bağdad’ından geldik. Bu aziz şeyhzâde ise, bu dünyanın bir mahallesinden geliyor. O halde ziyaret edilmeğe ve ağırlanmaya o değil, biz daha lâyığız.” “Biz ruh âlemi Bağdad’ında, Mansûr’un (darağacına çekilmesi) gürültüsünden önce ene’l-Hak diyorduk.”
Bunun üzerine müritler sevindiler ve şükrettiler. Bu hikâyeyi rivâyet eden buyurdu ki: -Şehre girdiğim vakit Müzhirüddin’in müridlerinden: “Şeyhzâde’niz bu gün ne anlattı? diye sordum. Onlar, olduğu gibi bu hâdisenin hikâyesini anlattılar. Bu haberi işitince aklım başımdan gitti. Bunu Şeyhzâde’ye bildirdiler. Kalkıp yaya olarak Mevlâna Hazretleri’ni ziyârete geldi ve hakkı teslim etti. Mevlâna’yı sevenlerden oldu ve ona: ‘Babam senin hakkında: “Demirden çarık giy ve eline demirden asâ al, Mevlâna’yı aramaya git; çünkü, o ulu kişinin sohbetine nâil olmak farzlarından biridir.’ Diyerek tenbih ederdi. Babamın bu sözü gerçekten doğru imiş. Mevlâna’nın yüceliği, babamın söylemiş olduğundan yüz bin mislidir. “Senin olgunluğunu vasfetmek için ne söyledilerse, yine de bir şey söylemiş değillerdir. Sen söylediklerinden yüz şu kadar daha fazla kemal sahibisin.” dedi.

ekran-goruntusu-2023-09-09-182413.jpg

MERAM’IN TARİHİ ÖNEMİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR

Medeniyetlerin buluşma noktalarından biri olan Konya tarihi ile Meram’ın tarihi arasında elbette ki bir paralellik söz konusudur. Konya’nın kadim zamanlardan beri süregelen köklü bir yerleşim merkezi olması ve Meram ilçesinin de bu yerleşimlere ev sahipliği yapması nedeniyle çok bilinen ve sevilen bir yer olma niteliği kazanmasına yol açmıştır. İnsanların mağaradan çıkıp ilk yerleşim merkezi kurdukları yerlerden biri olarak kabul edilen ve on bin yıllık bir geçmişe sahip olan Çatalhöyük gibi önemli bir yerin şehrimizde olması ve Kilistra antik kentinin ilçe sınırları içerisinde yer alması da genel anlamda Meram’ın tarihi önemini ortaya koymaktadır. Geçmiş çağlarda Konya; Hititler, Frigler, Lidyalılar ve Persler tarafından yönetilmiştir. Büyük İskender ve Romalılar tarafından da ele geçirilen Konya, tarih sahnesinde daima ön planda bulunmuştur. Bizanslılardan sonra Selçukluların hâkimiyeti altına giren Konya, Anadolu Selçukluların başkenti olmasıyla daha da önem kazanmış ve bu dönemde şehir adeta bir ilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.

ekran-goruntusu-2023-09-09-1823042.jpg

BOZKIRIN ORTASINDA AÇAN NADİDE BİR ÇİÇEK

Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte Konya’da hâkim olan güç Karamanoğulları Beyliği’dir. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altına giren şehirde Meram, her zaman müstesna bir yere sahip olarak günümüze mesire yeri kimliği altında, bozkırın ortasında açan nadide bir çiçek misali yeşiliyle, bağlarıyla ün salarak ve modern bir çehreye bürünerek ulaşmıştır. 20.06.1987 günü T.B.M.M. de kabul edilerek 27.06.1987 gün ve 19500 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3399 sayılı Kanun gereğince Konya İl Merkezi Büyükşehir statüsüne kavuşarak Karatay, Selçuklu ve Meram adıyla üç ilçeye ayrılır. İlçenin kuruluş çalışmaları 08.08.1988 tarihinde resmen bitirilerek hizmete başlamıştır. İlçemizin rakımı 1016 m. yüzölçümü 1949 km²′dir. Meram ilçesi, Konya’nın güney ve güney batısında yer alır. Ankara-Konya, Isparta-Konya, Antalya-Konya, Mersin-Konya ve Adana Konya olmak üzere beş önemli yolun geçtiği merkezdedir. Kuzeyinde Selçuklu; güneyinde Çumra, Akören ve Bozkır; batısında Beyşehir ve Seydişehir; doğusunda Karatay ilçeleri vardır.

31.jpg

KUZEYİ VE BATISI DAĞLAR VE TEPELER İLE ÇEVRİLİDİR

Tarımsal alanların çok olması ve günümüzde büyük değer kazanan organik tarım nedeniyle bu üretim alanında önemli merkezlerden biri olma yolunda ilçemizin hızla ilerlemesine yol açmıştır. İlçemizin kuzeyi ve batısı dağlar ve tepeler ile çevrilidir. Güney kısmı ise açık ve ovalıktır. Kara iklimimin hâkim olduğu ilçede sulama ihtiyacı büyük ölçüde ilçe sınırları içerisinde yer alan Altınapa Barajı’ndan karşılanırken, son yıllarda baraj sularının Konya’ya şebeke suyu olarak verilmesiyle kısmen barajdan ve kısmen de yer altı sularından karşılanmaktadır. Altınapa Barajı’ndan gelerek şehre su veren Meram Çayı da üzerindeki tarihi köprü ile ayrı bir ilgi kaynağıdır. Meram’da bulunan tarihi eserler nedeniyle birçok bölge sit alanı ilan edildiğinden söz konusu alanlarda yapılaşmaya izin verilmemektedir. Yerel yönetimlerin de hassasiyetle üzerinde durduğu yeşil alanların korunmasına yönelik olarak da imar çalışmaları doğanın korunması esas alınarak gerçekleştirilmektedir.

2.jpg

EVLİYA ÇELEBİ'DEN ÖVGÜLER

İl merkezine 8 km uzaklıkta olan Meram’ı Evliya Çelebi, 1648 yılında ziyaret ettiğinde şöyle der: “Peçevi şehrinin Baruthane Mesiresi, Kırım’ın Sudak Bağı, İstanbul’un yüz yetmiş beşten fazla bahçe ve yanında gülistanları, Tebriz’in Şah-ı Cihan Bağı, bu Konya’nın Meram mesiresinin yanında bir çemenzâr bile değildir.” Ayrıca Evliya Çelebi, seyahatnamesinde gezip gördüğü yerler arasında bağ, bahçe ve bostanlardan söz ederken, bu tür yerlere her defasında “Bağ-ı Meram” ifadesini kullanarak Meram’ın haklı şöhretinin boşuna olmadığının altını çizer gibidir.

24.jpg

BİRÇOK ESER BARINDIRIYOR

Birçok tarihi esere ev sahipliği yapmanın onurunu üzerinde taşıyan ilçe, Kilistra antik kentinden kalan önemli eserleri de geleceğe taşımaktadır. Ayrıca Selçuklu döneminde Meram Çayı üzerine yapılan bir köprü, Karamanoğlu Beyliği döneminden kalan Hasbeyoğlu Mescidi, Hamamı ve Dar’ülhuffazı, Şeyh Sadreddin Konevi Mescidi ve Türbesi, Sırçalı Medrese, İplikçi Camii, Tavus Baba Türbesi, dünyada bir aşçı için yapılan tek türbe olan Ateşbaz Veli Türbesi, Kızlar Kayası, Sahibi Ata Camii ve Külliyesi, Arkeoloji Müzesi, Etnografya Müzesi, Sahip Ata Vakıf Müzesi ve Atatürk Evi başlıca ziyaret yerlerindendir.

26.jpg

MERAM’IN NEDEN VAZGEÇİLEMEZ OLDUĞUNUN DELİLLERİ GİBİDİR

Meram kadim zamanlardan beri doğası ile ün salmıştır. Bu durum günümüze de yansımıştır ve ilçede birçok mesire alanı mevcuttur. Yazın sıcak günlerinde insanlar bu alanlarda Gedavet rüzgârı eşliğinde doğanın sesini terennüm etmektedirler. Meram Köprüsü civarındaki çay bahçeleri yanında Dere bölgesi ile Meram’ın farklı bölgelerine dağılmış parklar ve bahçeler insanımıza hizmet etmektedir. Şehrin yanı başında çamlık bir alana sahip olmasıyla ve meraklılarının seherde seslerini dinlemek için beklediği bülbüller, Meram’ın neden vazgeçilemez olduğunun delilleri gibidir.

EVLER KERPİÇTEN VE AHŞAPTAN ÜRETİLMİŞTİR

Meram ilçe sınırları içerisinde yer alan mahalle sayısı 69’dur. Şehrin gürültüsünden uzak olması sebebiyle her zaman yerleşimde ön sırayı alan ilçemizin nüfusu da son yıllarda ciddi artışlar göstermiştir. 2019 yılı itibariyle adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre ilçe nüfusu 344.546 olarak tespit edilmiştir. Nüfusun oturduğu evler büyük oranda betonarme ve çok katlıdır. İlçe merkezinden uzaklaştıkça Meram’a yeni katılan ve eskiden köy olan mahallelerde ise genel olarak evler kerpiçten ve ahşaptan üretilmiştir. İlçe Belediyesi tarafından gerek toplu konut projeleri ve gerekse kentsel dönüşüm kapsamında başlatılan başarılı hamlelerle, doğaya uyumlu, modern ve daha yaşanabilir konutlar olarak insanımızın hizmetine sunulmaktadır.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.