KÜLTÜR MÜ DEDİNİZ!

KÜLTÜR MÜ DEDİNİZ!
Şehir sevdalısı Mehmet Ali Abakay yazdı

Günümüzde kültürsüzlüğün şahikaya çıktığı, şehirlerde tavan-zirve yaptığı bir dönemdeyiz.

Kültürü sadece mutfakta yeme-içme bilenlerimiz vardır.

Kültürü sazla eğlenceye hapsedenler vardır.

Kültürü geçmişindeki saray-konak-köşk yaşantısıyla sınırlandıranlar vardır.

Kültürü, okuduğu bir kaç kitapla, etrafındakilere anladıklarını belirterek, ideolojisine adak bilenler vardır.

Kültürü, atalarının mitolojik efsanelerine kurban edenler mevcut.

Kültürü, yaşadığı sokaktaki, mahalledeki yaşantısında tanıklık ettikleriyle sınırlayanlar vardır.

Kültürü, üye olduğu derneğin çerçevesinde dernek tüzüğünün kalıplarında görenler vardır.

Kültürü, sadece inancının çerçevesine tutsak edip, başkasını reddedenler vardır.

Kültürü, ibadethanelerle sınırlayanlar söz konusu.

Kültürü, mimarîden ibaret bilenler vardır.

Kültürü, giyim-kuşamdan başka bilmeyenler mevcut.

Kültürü, ukalalıklarıyla sulandıranlar yok değil.

Kültürü, parayla satın alacağını sanan zavallılar mevcut.

Kültürü bir şehrin üzerinden pazarlayarak yılda bir iki güne sığdırıp, onu senede birkaç etkinlikle müzelik hale getirenler mevcut.

Kültürü, tiyatro eserini sahnelercesine seyirlik hale getirenler yok değil.

Kültürü, kendi arzularına ve isteklerine göre şekillendirip, leyleği kekliğe çevirme faslında maharetli olanlar mevcuttur.

Kültürü, mevcut şartlara göre dizayn edip, kumaştan çalan terzinin insan bedeni üzerinde var yok arası oturttuğu elbise şeklinde modaya uyarlayanlar yok mudur?

Kültür, şehir üzerine yerel dilde bir kaç kelimeyi şiirde kullanıp şehre olan nostaljik hayranlığı uyandırmakla yaşatılamaz.

Kültürü, içki sofralarında sarhoş kafaların attığı naralar sanıp, küfürbazlık libasıyla eş tutanlar, kendi hallerinde demlenme bilenler mevcuttur.

Kültürü, toprak altındakileri yeryüzüne çıkarma bilip yer üstündekilerinin tahribine ses çıkarmama ile ifade edemeyiz.

Kültürü, bir sanat dergisini takip etmekle aramaya çıkanlar, hûsrana uğrar.

Kendi tarihine, inancına, geleneğine, diline, coğrafyasına yabancı olanın kültürle bir alakası kurulamaz, mimarîsinden, musıkîsinden, giyiminden ve kuşamından uzak duranların kültürle alakası söz konusu olamaz.

Kültürü bir ağaca benzetmek mümkün müdür?

Geniş gövdesiyle gölgeliğiyle altındakileri kuşatan bir ağaca!..

Ne yazık ki ağacın gövdesi budandıkça, dalları kırıldıkça, zayıflayan ağacın göğe uzanan ihtişamı zaman içinde asliyetinden gittikçe kaybetmektedir.

Biz, hangi kültürün mirasçısıyız ve hangi kültürle ruhumuzu harmanlıyoruz?

Yaşadığımız sancılar, kültürsüzlüğün verdiği sıkıntıdan mıdır?

Yıllarca Şehir Araştırmaları'ndan kast ettiğimiz, budur. Lakin sesimiz, kime ulaşıyor, kim duymaktadır çığlığımızı?

İşte bizi kahreden mesele budur!...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.