Küresel terör tehdidi altında Batı Afrika

Küresel terör tehdidi altında Batı Afrika
Fildişi Sahili'nde geçen hafta AQMI'nin düzenlediği saldırı, küresel terör tehdidinin son dönemde Batı Afrika ülkelerini de hedef aldığını gösteriyor- Terör sorununu neredeyse hiç yaşamayan Fildişi Sahili'ndeki saldırı ve ondan önce Burkina Faso'yu yıl ba

TUNUS (AA) - Fildişi Sahili'nde hafta sonu düzenlenen ve 22 kişinin ölümüne yol açan terör saldırısı, dikkatleri son dönemde Batı Afrika'daki "genç demokrasileri" hedef alan DAEŞ ve El Kaide'den oluşan "çifte tehdide" çevirdi.

Afrika ülkeleri yıllardır terör sorunları, iç çatışmalar, siyasi krizler, açlık ve susuzluk sorunlarıyla mücadele ediyor ancak son dönemde kıta küresel terör tehditlerine de maruz kalıyor. Dünya, hafta sonu Fildişi Sahili'ndeki tatil köyüne düzenlenen ve aralarında turistlerin de olduğu 22 kişinin ölümüne yol açan terör olayıyla sarsıldı. Saldırıyı, asıl etki alanı Libya, Tunus, Nijer ve Mali olan İslami Mağrip El Kaidesi'nin (AQMI) üstlenmesi de küresel terörden artık Batı Afrika ülkelerinin de yoğun bir şekilde etkilendiğini gösteriyor.

Terör konusunda ciddi sorunlar yaşamayan ender Afrika ülkelerinden Fildişi Sahili'ndeki saldırı, Mali'nin başkenti Bamako'da 20 Kasım'da El Kaide bağlantılı El Murabitun örgütü ile Macina Kurtuluş Cephesi'nin düzenlediği otel baskını ile Burkina Faso'nun başkenti Vagadugu'nun ocak ayında yine AQMI'nin düzenlediği otel saldırısı, Batı Afrika'nın da artık küresel terör tehdidinin dışında kalamayacağına işaret ediyor.

Batı Afrika ülkeleri Nijer, Nijerya, Kamerun ve Çad, aslında bölgesel olan ancak geçen yıl DAEŞ'e biat ettiğini açıklayarak küresel terörün parçası olmayı hedefleyen Boko Haram'la mücadele ediyor. Silahlı saldırı, kaçırma, intihar saldırıları ve özellikle köy, pazar yeri ve camileri ateşe verme gibi eylemlerle kendini gösteren örgüte karşı söz konusu dört ülke geçen yıl Ortak Çok Uluslu Müdahale Gücü oluşturmuştu.

Bölgedeki ülkelerin Fransa ile işbirliği içinde olması teröristleri yavaşlatmaya yetmiyor. AQMI gibi terör örgütlerinin genç demokrasileri tercih etmesi, ideolojik motivasyona bağlı stratejik sebeplere dayanıyor. Terör örgütleri, siyasal krizden yeni çıkmış, yeni kalkınma hamlesi başlatmış ve "batının icadı" olarak nitelendirdikleri demokratik sürece adım atan ülkeleri hedef alıyor.

Terör örgütleri, siyasi krizlerin ardından güvenlik zafiyeti yaşayan ülkelere yönelik eylemlerini artırırken aslında bu şekilde daha kitlesel ölümlere yol açmayı amaçlıyor. Darbe ve geçiş dönemi geçiren Burkina Faso ile 2012 yılında darbe atlatan ve başkenti Bamako'da Radison Blu Otel'indeki rehine olayının yaşandığı Mali bu ülkeler arasında yer alıyor. Küresel terör tehdidine karşı bu ülkelerin savunma ve güvenlik alanında ciddi reformlara ihtiyacı bulunuyor.

- Bölgede küresel terörle mücadele etme yöntemleri -

Batı Afrika'da güvenlik durumunun iyileşmesi, Burkina Faso, Moritanya, Mali, Nijer ve Çad'dan oluşan G5 Sahel gücü ile işbirliğiyle mümkün olabilir. Sınır ötesi operasyonlar kapsamında askeri ortaklığa adım atan G5 Sahel ülkeleri, toplantı ve zirvelerle terör tehditlerine karşı mücadele etmeye çalışıyor.

Batı Afrika ülkelerinin, terörle mücadelede G5 Sahel askeri gücünün yanı sıra istihbarat konusunda da bilgi paylaşımını artırması gerekiyor.

Batılı güçler de DAEŞ'e biat ettiğini duyuran ve Çad Gölü'ndeki ülkeleri hedef alan Boko Haram örgütüne karşı mücadele kapsamında bölgeye lojistik anlamda destek verdi.

ABD'nin Kamerun Büyükelçisi Michael Stepehen Hoza geçen yılın sonunda, Boko Haram ile mücadele konusunda ABD'nin Kamerun'un yanında olduğunu belirtmiş, "Örgüte karşı başlatılan savaşta beraber hareket edeceğiz. Kamerun'a yapılan ekipman yardımının yanı sıra eğitim ve bilgilendirme konularında da destek sağlıyoruz" ifadelerini kullanmıştı.

ABD Başkanı Barack Obama ise Ekim 2015'te Senato ve Temsilciler Meclisi'ne gönderdiği mektupta, Boko Haram'a karşı mücadelede teknik ve lojistik destek sağlanması amacıyla 90 askerin gönderildiğini, Kamerun'a gidecek toplam asker sayısının 300 olacağını açıklamıştı.

Almanya da mücadeleye destek veren ülkelerden birisi. Bu kapsamda Almanya, Kamerun’a özel donanımlı 120 araç göndermişti.

- Fildişi Sahili -

Fildişi Sahili, sınır komşusu Mali'nin güneyinde Misseni bölgesinde Haziran 2015'te düzenlenen saldırının ardından terör eylemlerine karşı güvenlik önlemlerini arttırmasına rağmen Abidjan kentine 40 kilometre mesafedeki "Gran Basam" tatil köyünde 3 otele pazar günü saldırı düzenlenmesine engel olamadı. AQMI'nin üstlendiği saldırıda 22 kişi yaşamını yitirirdi. Askeri yetkililer, güvenlik önlemi alınmasaydı bilançonun daha ağır olabileceğine işaret etti.

Eski Devlet Başkanı Laurent Gbagbo'nun 28 Kasım 2010'da, devlet başkanı seçilen Vattara'ya karşı yenilgiyi kabul etmemesi üzerine çıkan siyasi krizde 3 bin kişinin öldüğü ülkede siyasi kriz 2011'de sona ermişti. Kriz dönemini geride bırakan ve demokratik anlamda gelişmeler kaydeden Fildişi Sahili, geçen yıl ekim ayında devlet başkanı seçimlerini başarıyla tamamlamış ve halk, daha önce seçimle işbaşına gelen Alassane Vattara'yı yüzde 83,66 oyla tekrar iktidar yapmıştı. Krizin izlerine silmek üzere ciddi çalışmalar yapan Vattara'nın, önümüzdeki dönemde ekonomik, sosyal ve kamu güvenliği gibi alanlarda önemli adımlar atması bekleniyor.

- Burkina Faso -

Burkina Faso'da Ekim 2014'te, 1987'de iktidara gelen eski Devlet Başkanı Blaise Compaore'nin, tekrar aday olmasına imkan veren anayasa değişikliği tasarısı ülkede krize neden olmuştu. Tasarıya karşı çıkanlar sokakları savaş alanına çevirmiş, Compaore, protestolar üzerine 1 Kasım'da istifa etmek zorunda kalmış ve Fildişi Sahili'ne sığınmıştı. Kriz, 16 Kasım'da Michel Kafando'nun bir yıl olarak belirlenen geçiş döneminin devlet başkanı olarak seçilmesiyle son bulmuştu.

Ülkede geçiş sürecinin sona ermesini sağlayan ve Roch Marc Christian Kabore'nin iktidara geldiği 29 Kasım'daki devlet başkanı seçiminin başarıyla tamamlanması şiddet olaylarını durdurmaya yetmedi. AQMI'nin başkentte ocak ayında bir otele düzenlediği terör saldırısında onlarca kişi yaşamını yitirmişti.

- Mali -

Mali Cumhurbaşkanı Amadou Toumani Toure, 22 Mart 2012'de devlet başkanlığı seçimlerine bir ay kala darbeyle devrilmişti. Ayrılıkçı Tuareg isyancılarının kuzeydeki Kidal, Timbuktu ve Gao şehirlerini ele geçirmesi ve ardından Bamako'daki geçici hükümetin yardım talep etmesi üzerine Fransa, bölgeye askeri müdahalede bulunmuştu.

Hükümet, iç karışıklıkları sonlandırmak üzere Cezayir ve uluslararası toplumun desteğiyle Temmuz 2014’te başlattığı uzlaşma görüşmeleri sonucu geçen yıl silahlı gruplarla barış anlaşması imzalamıştı. Buna rağmen ülkede şiddet olayları son bulmadı.

El Kaide bağlantılı El Murabitun örgütü ile Macina Kurtuluş Cephesi, 20 Kasım'da Bamako'daki Radisson Otel'e baskın düzenleyerek 170 kişiyi rehin almıştı. Uluslararası güçlerin desteği sayesinde son bulan ve 22 kişinin hayatını kaybettiği rehine olayını üstlenmişti. Olayın ardından 10 günlük yas ilan edilmişti.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.