Mehmet Akif Ersoy'un cenazesine hiç bir resmi görevli katılmadı

Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Mehmet Âkif’in yazdığı İstiklâl Marşı’nın millî mücadelenin ruhuna en uygun marş olduğunu belirterek “Bize düşen görev, İstiklâl Marşı’na iyi sahip çıkmaktır” dedi.

İSTİKLAL MARŞI’NA SAHİP ÇIKALIM

Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, çevrimiçi olarak yayımlanan Salı Sohbetleri’nde, Millî Şâir Mehmet Âkif Ersoy’un yazdığı İstiklâl Marşı’nın kabulünün 100.yıldönümü münasebetiyle o dönemin şartlarını ve İstiklâl Marşı’nın nasıl yazıldığını anlattı. Memleket Tv’den canlı olarak yayınlanan sohbette Dr. Mustafa Güçlü, Osmanlı’nın son dönemlerinde Batı karşısında “aşağılık kompleksi” yaşayan aydınların Batı’ya nasıl hayranlık duyup kendi tarihinden, dininden, geçmişinden utanan hastalıklı bir yapıya dönüştüklerini ifade etti. Osmanlı’nın parçalanması ve paylaşılmasında Müslüman Türk düşmanlarının aynı idealde buluşup anlaştıklarını dile getiren Dr. Güçlü, bazı aydınların da buna “Batılılaşarak kurtuluruz” şeklinde içten destek verdiklerini belirterek “Osmanlı Devleti’ni yıkmak ve parçalamak için çıkartılan 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı yenilerek 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile teslim alındık! Akabinde İstanbul işgal edildi. Sonra Anadolu’nun işgali başladı. İngiliz ve Amerikan mandasını kabul etmeyen millî güçler, Anadolu’ya geçerek Millî Mücadeleyi başlatma kararı aldılar. Kâzım Karabekir’in Trabzon’dan ve Mustafa Kemal’in de Samsun’dan çıkmalarıyla birlikte Millî Mücadele başlamış oldu” dedi.

ANADOLU YOLLARINDA

Meclis’in 23 Nisan 1920’de dualarla açılmasından sonra Ankara’ya 24 Nisan’da gelen Mehmet Âkif’in, kayıtlara İslâm Şairi olarak geçtiğini ve Taceddin Dergâhı’nda kaldığını hatırlatan Dr. Güçlü, “Mehmet Âkif, İrşâd Heyeti Reisliğine getiriliyor. Halkın Millî Mücadeleye katılması ve destek vermesi için Anadolu’yu dolaşıyor. Konya’ya üç defa geliyor. Ankara- İstanbul arası en kestirme yol Kastamonu-İnebolu olduğu için en çok da Kastamonu üzerinde duruyor. Camide yaptığı kürsü konuşmaları metin haline getirilip Sebîlürreşâd, Haksöz, Hakimet-i Milliye ve Öğüt gazetelerinde çıkıyor.” dedi. Güçlü, konuşmasını şöyle devam etti: “Bu arada Maarif Vekili Dr. Rıza Nur, 500 Lira ödüllü milli marş yarışması açıyor. Bu yarışmaya 724 şiir geldiği söyleniyor. Ama orta yerde sekiz şiir dolaşıyor. Bana göre 30-40 şiir geldi. Hiç biri beğenilmedi. Öyle bir şiir olmalı ki, Milli Mücadelenin ruhunu ifade etmeli ve halkın milli ve dini duygularını da kapsayan bir şiir olması isteniyor. Hamdullah Suphi, bunu yazsa yazsa ancak Mehmet Akif yazar. Çanakkale’nin ruhunu en iyi nasıl Akif yansıtmış ise, Milli mücadele ruhunu da ancak o yansıtabilir diyor. Dönemin deve dişi adamları bu yarışmaya neden katılmadıklarına dair İnkılâp tarihçileri açıklık getirmeleri lâzım. Katılan şairlerin isimlerini şöyle: Kemalettin Kami, Mehmet Muhsin, İskender Haki, Muhiddin Baha Pars, Hüseyin Suat. Ödül vakıf ve diğer kurumlara verilecek denilince Mehmet Âkif’te yarışmaya katılır. İstiklâl Marşı’nı Taceddin dergâhında iki günde yazıyor. Daha sonra İstiklal Marşı için beste yarışması düzenleniyor. 24 besteciden rast makamında beste yapan Ali Rifat Çağatay’ın bestesi birinci geliyor.”

AKİF'İN CENAZESİNE HİÇ BİR RESMİ GÖREVLİ KATILMADI

İstiklâl Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un cenazesine hiçbir resmi görevlinin katılmadığını ve sadece on bine yakın milliyetçi-vatanperver öğrencilerin katıldığını söyleyen Güçlü, cenazeye önderlik yapan 11 öğrenciye soruşturma açıldığını belirterek İstiklâl Marşı’nın yerine onun ayarında bir şiir yazılamadığını ifade etti. Güçlü, sözlerini şöyle tamamladı: “Milli mücadelenin ruhuna en uygun şiir Mehmet Akif’in yazdığı şiir. Anadolu halkı da bu şiiri benimsedi. Yatağa düştüğü günlerde bir Konyalı gazeteci onunla mülâkat yapıyor. Bir soruya cevap verirken İstiklal marşını değiştirecek veya bir başka marş yazacak şimdiye kadar çıkmadı. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diyor. İstiklal Marşı yazılmış ama ne safhalardan geçmiş, ne badireler atlatmış.. Dolayısıyla bize düşen emanete iyi sahip çıkmaktır. İstiklâl Marşı’nın ruhuna sahip yeni nesiller yetiştirerek Allah bu millete tekrar bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın temennisiyle 100.yılı da böyle idrak etmiş olalım.”