Mevlana kebapçısı, tüpçüsü var ama felsefesini bilen yok

Mevlana kebapçısı, tüpçüsü var ama felsefesini bilen yok
Mevlana'nın adını herkesin bildiğini ama kimsenin anlamadığını söyleyen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, "Mevlana kebapçısı var, Mevlana tüpçüsü var ama Mevlana'nın felsefesi neydi bilen yok.

Mevlana Haftası dolayısıyla Mevlana'nın felsefesine dair açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kılıç, Osmanlı kayıtlarında Mevlana ve geleneğine büyük önem atfedildiğini söyledi. Mevlana'nın İbn Arabi'den sonra 'kurucu baba'lardan biri olarak görüldüğünü belirten Kılıç, şöyle konuştu:

"Osmanlı, metafizik bir imparatorluktu ve Allah dostlarına, bilgelere, başta seyyidlere büyük hürmet besleyen bir imparatorluktu. Bazı sultanlar, İbn Arabi gibi, Mevlana gibi kimselere çok büyük saygı gösterirlerdi. Bu arşiv belgelerinde de mevcuttur. Osmanlı'nın Hz. Mevlana'nın türbesine ve geleneğine çok büyük bir önem verdiğini görüyoruz. Bir tabir çok sık kullanıyor Osmanlı'da, ki bu çok önemli bir şey; kurucu babaları olarak görüyorlar adeta iki kişiyi. 'İki anneden süt emdik' tabirini kullanırlar. Bir, Muhyiddin İbn Arabi, iki Mevlana. Bu iki kişi de manevi, kurucu baba olarak görüyorlar."

'BİRÇOK AVRUPALI VE AMERİKALI MEVLANA'YI OKUYARAK İSLAM'I SEÇTİ'

Mevlana ve geleneğinin dünyayı çevirdiğini, binlerce Moğol'un Müslüman olmasına vesile olduğunu vurgulayan Kılıç, birçok Avrupalı ve Amerikalının Mevlana'yı okuyarak İslam'ı seçtiğini söyledi.

Kılıç, Mevlana'nın Muhammedi olduğunu, "Hz. Muhammed'in yolunun tozunun kurbanıyım ben" dediğini aktararak, "Mevlana, kendi yolunun İslam ve Muhammed olduğunu her yerde haykırır. Mevlana aynı zamanda evrenseldir. Mevlana, insan hayatına dair öyle şeyler yakaladı ki, bugün hangi dile çevirirseniz o dilde okuyan kimse 'hah işte ben bunu demek istiyordum' dercesine Mevlana'ya meftun oluyor. Buna evrensellik deniyor. Mevlana, 'ortak insan'ı yakalıyor ve bunu bir Müslüman olarak yapıyor" değerlendirmesini yaptı.

'ŞEB-İ ARUS TÖRENLERİ GELDİĞİ ZAMAN BİR HAFTALIĞINA MEVLANACI OLUYORUZ'

Mevlana'ya olan ilgi azlığından yakınan Kılıç, Osmanlı'nın verdiği önemin şimdi de verilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Şeb-i Arus törenleri geldiği zaman bir haftalığına biz Mevlanacı oluyoruz. Özellikle siyasilerimiz, liderlerimiz Mevlana deyip duruyorlar. Ertesi hafta tekrar kavgalar dövüşler başlıyor. Öyle olmaması gerekir. Mevlana'nın fikirlerinin, Mesnevisinin ilkokuldan üniversiteye kadar bütün gençlere ders olarak öğretilmesi gerekir. Mevlana'dan bireysel ve toplumsal olarak beslenmemiz gerekir aynı Osmanlı'nın beslendiği gibi. Devleti Aliye'nin devlet felsefesi Mevlana'nın fikirleri üzerine bina ediliyordu."

'İNŞALLAH BİR GÜN MEVLANA'YI KEŞFEDERİZ'

Türkiye toplumunun Mevlana felsefesi ve hoşgörüsünden yeterince yararlanmadığını belirten Kılıç, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bugün Amerika'daki Kuantum Fizikçileri Derneği, kuantum fiziğindeki sicim teorisini, Mevlana'ın Mesnevi'sindeki 'Evrende her nesne bir birine görünmez bir sicimle bağlıdır' beyitini okuyarak, oradan aldıkları ilhamla çözdüklerini söylüyorlar. Yani, adamlar Mesnevi'yi bu gözle okuyup inceliyor. Bizde ise Mevlana ismi bilen çok ama anlayan yok. Mevlana kebapçısı var, Mevlana tüpçüsü var ama Mevlana'nın felsefesi, ruhu neydi bilen yok. İnşallah bir gün Mevlana'yı keşfederiz."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum