Mihrabın hakkı verilmeli

Mihrabın hakkı verilmeli
Tahir Paşa Camii’nde gönülleri fetheden çalışmalara imza atıp, Konya’nın sevilen imam hatipleri arasına giren ve halen 1. organize Sanayi Camii’nde görev yapan Ali Bitim, PUSULA TV’de yayınlanan UĞURLU GÜNDEM isimli programda keyifli sohbete imza attı

 

Din görevlisinin vazifesi mihrabın hakkını vermek, mimberde kürsüde konuşurken de incitip, dökmeden, zülfiyare dokunmadan uygun bir şekilde dini anlatmaktır” diyen İmam Hatip Ali Bitim, “İmansızlığa giden yangınları söndürme noktasında üzerimize düşeni yapmalıyız” dedi

Tahir Paşa Camii’nde gönülleri fetheden çalışmalara imza atıp, Konya’nın sevilen imam hatipleri arasına giren ve halen 1. organize Sanayi Camii’nde görev yapan Ali Bitim, PUSULA TV’de yayınlanan UĞURLU GÜNDEM isimli programda deneyimli gazeteci Uğur Özteke ile birlikte keyifli bir sohbete imza attı. Mihraptan gönüllere ulaşan din adamlarının toplum içerisinde örnek alınacak kişiler olduğunu söyleyen, gençlerin camiye çekilmesi, esnaf ziyaretleri ve imamların rolüne kadar fraklı konularda önemli tespitlerde bulunan Bitim, sık sık samimiyet vurgusunda bulundu.

NESİLLER KOLAY YETİŞMİYOR

AMA ÇABUK KAYBEDİLİYOR

Din öğretiminde güzel söz ve davranışın önemine dikkat çeken Bitim, “Dostlarımızdan, cemaatimizden aldığımız dualar ve enerji ile gerek sanayici gerekse de bürokratlarla bir arada bulunuyoruz. Dostlarını, arkadaşlarını getiren tanıdıklar sayesinde talebelerimiz oldu. Misafir bizim için velinimettir, diyerek gençlerin elinden tutmaya çalışıyoruz. Eskiden dayak cennetten çıkma diye bir tabir sıklıkla kullanılırdı ve eğitimde dayağın yeri çok fazlaydı. Oysa dayak insana terbiye değildir hatta azgınlık bile verebilir. Güzel söz, hatırlı ifade, tebessüm ise Allah resulünün de buyurduğu gibi sadakadır. Biz maalesef sadaka anlayışı ile yaklaşmayıp, döverek adam etme peşinde koştuk. Bugün nesiller kolay yetişmiyor ve kaybolması çok daha kolay. Sosyal medya ve diğer medyayı doğru kullanamazsak gençlerimizi kaybederiz. Bu noktada müftülüklerimiz gençlere yönelik çalışmalar yapıyor. Mesela Kültürpark içerisindeki İl Halk Kütüphanesi’nde 4+ yaş öğrencilere yönelik sohbetler var. Geçmişte camiye sokamadığımız gençler çok şükür bugün camiden çıkmıyor” dedi.

AMELLER NİYETLERE GÖREDİR

Bitim Hocaefendi, Uğur Özteke’nin “Zafer’de sıkıntılı bir bölgede insanları kucaklayıp, onları camiye çektiniz. Şimdi yine farklı kitlesi olan bir noktada görev almaktasınız. Güzel vazifelerin nasıl başardınız?” sorusuna, “Ameller niyetlere görevdir. Ana gayemiz cami olsun dedik bu doğrultuda çalışmalar yaptık. Kütüphane uygulamamız Türkiye’de bir ilkti. 28 Şubat’ın arefesinde Diyanet işleri Başkanlığımızdan destek alamasak da sonraki dönemlerde güzel çalışmalar yapıldı. Hadisi Şerif’te ‘İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız’ buyruluyor. Din görevlisi de önce kendisi ve mihrapla olan sevgisi, ailesi ve cemaatle olan sevgisi ortaya koymakla mükellef. İmam iki heybeyle, cemaat bir heybeyle gelir. Bizim rolümüz burada başlıyor. Bu samimiyetlerimizi yerine getirince Medine’de Harem’de gibi olursun. Aksi takdirde kılmış olmak için kılınır namazlar” cevabını verdi.

Din görevlisi ve camilerin önemine de dikkat çeken Bitim, “Bu iş sevgi işidir, gönül işidir. Hz. Peygamberimiz, Ebu Leheblere Ebu Cehillere günde iki yüz kere hatırlatıp, onların ayaklarına gitmeye çekinmemiş bir peygamberdir. Biz din camiasıyız. Zalimin zulmünü susturan salalar camilerle meydana geldi. Ümmetin birlik ve dirliği için 90 bin camimizde aynı anda salalar okundu. Biz bu birliği yaşamalıyız, unutturmamalıyız. Biz din görevlileri olarak hemşehrilerimize selam verip, tebessüm ederek, temizlikle, örnek hal ve hareketlerle örnek olmalıyız. Meram’da 24 tane öğrenci evimiz var. Sanayici abilerimizin desteği ile Meram Müftülüğümüzle birlikte üç yıldır bu güzel işe ön ayak oluyoruz. Biz çalışırsak, istersek rabbim kapıları açıyor. Devletimiz de bütün yolu açmış” diye konuştu.

İNCİTİP, DÖKMEDEN DİNİ ANLATMALIYIZ

“Devletimiz çok şükür, din görevlilerine yettiğince güzel bir maaş veriyor, mesleğe de itibar ve saygınlık kazandırıldı” diyen Bitim, din görevlisinde olması gereken halleri de sıralayarak, “Din görevlisinin vazifesi mihrabın hakkını vermek, mimberde kürsüde konuşurken de incitip, dökmeden, zülfiyare dokunmadan uygun bir şekilde dini anlatmaktır. Biz bu anlayışla hareket edip, daha fazla cemaati camiye çekmenin uğraşındayız. 1. Organize Sanayi Camii’nde yaz kursunda ne yapabiliriz diye düşündük. Bugüne kadar hiç talebe gelmemiş bir camiye elhamdülillah bugün 12 talebe geliyor. Sanayici dostlarımıza, ‘sizler bu işçi kardeşlerimizin hamisisiniz. Nafakalar temin edilirken imanlar noktasında da elinizden geleni yapın. Ey çalışanlar sizler de ustalarınızın size verdiği emanete sahip çıkın, yere düşen bir pulu bile alın yerine koyun’ diye nasihat etmekteyiz. Camide yeni olmamıza rağmen cemaatle güzel bir iletişim kurmaktayız” dedi.

SAMİMİYET, MİHRABA SAYGI ve TEBESSÜM

Samimiyetin de önemini vurgulayan Bitim, “Cezaevlerinde vaizlerimiz var. Bunlar da insan, bunlar da sebeplensin diyip, ‘bismillah’ diyen arkadaşlarımız sayesinde cezaevlerinde güzel çalışmalara imza atılmakta. İmamın samimiyeti, mihraba saygısıyla birlikte, tebessümü çok önemli. İmam radar gibi olacak ve gözü cemaatin üstünde olacak. Allah selamı aranızda yayın diyor. Ezanı okumak için, namazı kılmak için, kur’anı okumak için okumamalıyız. Samimiyet gerekiyor. Dini de doğru anlatamıyoruz, okumayı da doğru anlatamıyoruz. Bizim yaşamımız tespihin taneleri gibidir. İnsanları iyiliğe hayra götürecek doğru işler yapılmalı. Biz de din adamları olarak bıkmadan usanmadan iyiliği ve doğruyu hatırlatmakla mükellefiz” diye konuştu.

YANGINLARI SÖNDÜRMELİYİZ

İmansızlığa giden yangınları söndürmenin de önemini vurgulayan ve insanların ocu bucu diye ayrıştırılmaması gerektiğini ifade eden Bitim sözlerini şöyle tamamladı: “İtfaiye personeli bedenlerini, canlarını ortaya koyup yangınları söndürmek için çalışıyor. Bizler ise imansızlığa giden yangınları söndürme noktasında üzerimize düşeni yapmıyoruz. Reisimizin sular durulunca şucu-bucu kavgasına da son vermesini temenni ediyoruz. Bizler de alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz. Dükkana esnaf ziyaretine gidiyoruz, ya zekat isteyecek ya hayır isteyecek ya da kendiye ilgili bir talepte bulunacak sanıyorlar. Selam, hayırlı gün ve bereket dileminin imama ait olabileceğini düşünmüyorlar. Bu bakımdan hayattan at gözlüğü çerçevesini çıkarmalıyız. Selamı yaygınlaştırmalıyız. Ona selam verilmez o şöyle, o böyle diye ötekileştirmeden o insanları da kazanma adına mücadele vermeliyiz. Bu iman ile samimiyet ile olur. Kur’an da yazılanları yerine getirirsen Hz. Peygamber’e gelen vahyi hayata uygulayan bir kimliğe kavuşuyorsun. Bütün dostlara birlik olalım çağrısında bulunuyoruz. Biz kimseyi ötelemeyelim. Çünkü biz ötelemeye başlarsak fitne bitmez. Yüce Allah, ‘Asr’a yemin olsun ki insanlık hüsrandadır; ancak iman eden, salih amel işleyen ve birbirilerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna’ diyor. Allah doğru söyleyenlerin en güzelidir. İman edip, sabra devam etmek ve hakkı ve hakkaniyeti anlatmaktan Allah bizi geri bırakmasın.” (İlyas Ege)

 

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.