Mimarlık Politikası’na ihtiyacımız var

Mimarlık Politikası’na ihtiyacımız var
Bir doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmemesi için öncelikle işe binalardan başlanması gerektiğini vurgulayan Başkan Korumaz, Türkiye’nin bir mimarlık politikasına ihtiyacı olduğunu söyledi

Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi Konya’da da geçtiğimiz günlerde irili ufaklı depremler meydana geldi. Halen kayıtlara geçen ve arka arkaya Türkiye’nin farklı yerlerinde karşılaşılan bu depremler yeniden yapılardaki güvenliği gündeme getirdi. Konu hakkında gazetemize öze açıklamalarda bulunan Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı Armağan Güleç Korumaz, depremin artık alışılagelmiş, hayatımızın içinde olacağı defahatle ispat edilmiş bir gerçek olduğunu ve onunla yaşamaya devam etmek için insanların bir şeyler yapması gerektiğini belirtti. ‘Konya’da deprem olmaz’ algısının geçtiğimiz günlerde yaşanan depremle kırıldığını ifade eden Korumaz, “Deprem doğal bir olaydır. Ama pervasızlık bunu afete dönüştürür. Bu aslına bakıldığı zaman tamamen bir kriz yönetimi. Deprem ilkokuldan başlayarak ömür boyu devam edecek şekilde bir eğitim seferberliği konusu haline gelmeli ki biz bunu artık içselleştirelim. Böylelikle deprem politikasına da eğitimlerle bir başlangıç yapmış oluruz. Bu zaten bütüncül bir politika. Bunu günlük hayatımıza entegre edip panik havasını atmamız gerekiyor. Devlet ve millet olarak depremle yaşamayı öğreneceğiz” dedi.

deprem-1.jpg

MALZEME DOĞRU KULLANILIRSA BİNA DEPREME DAYANIKLI OLUR

İmar planlarında riskli alanların belirlenmesi gerektiğini belirten Korumaz, “Bizim imar barışı imar affı gibi konuları artık rafa kaldırmamız gerekiyor” dedi. Korumaz, “TÜİK verilerine göre Türkiye’de şu anda 23 milyonu aşan yapı stoğumuz var. Bu yapılarımızın yüzde 40’ı depreme dayanıklı değil ve yüzde 60’ı da 20 yaş üzeri binalar. Dolayısıyla biz mevcut yapı stoğumuzun bir envanterini çıkarırsak, yapı güçlendirilecek mi, terk mi edilecek, yenilenecek mi bunun değerlendirmesini yapabiliriz. Zaten şu algı yanlı. ‘Alçak katlı binalar depreme karşı korur. Yüksek katlı binalar korumaz’ Bu algıyı vatandaşlarımız kafasından atmalı. Bir binanın dayanıklı olup olmayışı deprem sırasındaki davranışından görülür. Mesela bize soruluyor, ‘Hocam çelik mi betonarme mi hangi malzeme seçilmeli hangisi dayanıklıdır?’ Bir kere her türlü malzeme depreme dayanıklıdır. Malzeme yapı türüne göre seçilirse tekniğine göre uygulanırsa zaten depreme dayanıklı bir yapı üretmiş olursunuz. Kaliteli işçilik çok önemli. Siz çok iyi bir malzeme kullanabilirsiniz ama kötü işçilik yapılırsa o bina yine depreme dayanmaz. Yani iyi malzeme iyi işçilik” diye konuştu.

inshot-20211124-201733067.jpg

MİMARLIK POLİTİKASI’NA İHTİYACIMIZ VAR

“Konya’da Çatalhöyük’ten itibaren Selçuklu ile devam eden bir medeniyet var. Ve biz insanların bu medeniyeti ayakta tutabilmek için hassasiyet göstermesi gerekir” diyen Korumaz, “Bizler ‘elimizde bir deprem gerçeği var ve buna göre hareket etmeliyiz’ anlayışını artık oturtmalıyız ki hem kendimiz hem de binalarımız zararsız depremi atlatabilsin. Yine Türkiye genelinde bakıldığı zaman hem depremlere karşı hazırlı olmak adına hem de Türkiye’deki binaların her anlamda sağlıklı olabilmesi için bir Mimarlık Politikası’na ihtiyacımız var. Bu konuda Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin daha önce yapmış olduğu bir çalışma var. Binlerce yıl birçok kültürün oluşum ve gelişimine kaynaklık etmiş, ev sahipliği yapmış zengin ülkemiz topraklarının bir mimarlık ve medeniyet ülkesi olduğunu kimse inkar edemez. Birçok katmandan oluşan uygarlık izlerinin topraklarımızda yer alması, sahip olduğumuz evrensel mirası açıkça gözler önüne seriyor. Ama bu mirası korumamız lazım. Yıllar içerisinde kentlere göçlerle başlayan hızlı kentleşme, gecekondulaşma, kaçak yapılaşma aslında mirasımızı gerçek anlamda koruyamadığımızı ve Mimarlık Politikası’na ne kadar ihtiyaç duyulduğu da açıkça ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.

İSKAN KONUSUNDA BU KADAR ÖZGÜR OLUNMAMALI

Politikanın üzerinde bakanlığa göndermek üzere çalıştıklarını ifade eden Korumaz, “Bu politikadan kastımız şu. Birincisi nitelikli ve kaliteli mimarlık üreteceksin ve bu devlet tarafından denetlenecek. Bu bütün binalarda söz konusu olmalı. Politika şunu da diyor. Kültürel mirasını kesinlikle koruyacaksın ve gelecek nesillere aktarmakla sorumlusun. Ve sürdürülebilirliği esas alarak ileri teknolojiyi kullanacaksın. Böylelikle daha yaşanabilir binalar kullanabileceğiz. Elimizde bu imkan ülke olarak zaten var. Bunu kullanırsak harikulade olacağına eminim. Son yaşanan depremlerle Mimarlık Politikası’nın acil olduğunu görmüş olduk zaten. Çünkü belli bir denetleme olmadığı zaman vatandaş evi satın alıyor içerisine girdiği zaman istediği gibi kolonları kesiyor, duvarları yıkıp odaları birleştiriyor, evin içinde tehlikeli sayılabilecek değişiklikler yapıyor yani iskan alındığı gibi kalmıyor. Sonrasında o bina bir depremle yıkıldığı zaman mimar sorumlu oluyor. İşte bizim bunun önüne geçmemiz lazım. İskan konusunda bu kadar özgür olunmamalı ki deprem olduğunda bir yıkım halinde canımız yanmasın. Bu konunun Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na iletmek maksadıyla üzerinde çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı. (Gülşen Çopur)

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.