Post Ajans'ın hikayesi... ÖZEL

31. katta Konya manzaralı bir ofis. Camın hemen kenarına konuşlandırılmış bir teleskop ve ferah, aydınlık en önemlisi de tarz bir mekan. Elbette beynin sürekli çalıştığı, yaratıcılıkta sınır tanınmayan işler için aranılan sıra dışı tasarımlar. Gördüğünüz bir objeyle beyninizde kıvılcımların oluşacağı ya da içsele dönüş yolculuğunda aradığınız o dinginlik. Post Ajans’ta bu ortamda neler yapılıyor…

Konya’da ajans denince akla gelen ilk isimlerden.  Bu ismi biz de yıllardır kafamıza kazısak da daha yakından tanımak üzere Kule Plaza’dayız. Burada yapılan aslında standart ajans hizmetlerinin çok ötesinde. Ajans’ın sahibi ve beyni Tuncay Temiz’le sohbet ederken kendimizi Konya sanayiinin sorunlarının içerisinde bulduk. Bu arada Tuncay Bey’in iş yoğunluğundan dolayı o güzel manzaranın tadını bir türlü çıkaramadığını, teleskopla da aralarının çok iyi olmadığını öğrendik. Ama biz bu keyfi kaçırmadık.

Post Ajans’ta neler yapılıyor?

Burada hizmetlerimiz farklı bölümden oluşuyor. Herkesin ajans denince aklına gelen basılı materyal, web, marka tasarımı işleri. Tüm bunları bir bütün olarak ele alarak komple bir markanın seviyesinin yükseltilmesi için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Bu kapsamda ayrı departmanlar halinde fuar stand hizmetlerinden tutun da ihracat geliştirme çalışmaları,  enerji sektörü yazılımları da ajansın faaliyetleri arasında yer alıyor. 24 kişilik ekibimizle güzel işlere imza atıyoruz.

Ağırlıklı olarak sanayicilerle çalışıyorsunuz. Alanınızda en çok yaşadığınız sorun ne?

Bizim çalışma alanımızın sadece bir bölümünü Konya Sanayii oluşturuyor. İstanbul, Gaziantep, Kocaeli gibi illerde de hizmetlerimiz oluyor. Ama gururla söyleyebiliriz ki Konya sanayisinin genel anlamda samimi ve dürüst yapısı var. Mesela şu ana kadar hiçbir şekilde tahsilat sorunu yaşamadık kendi ilimizde. En büyük sorunumuz ise markalar anlamında çok daha büyük proje ve gelişim kaydetme gerekliliği. Maalesef firmalarımız cesaretli atılımlar yapamamakta..

Hizmetleriniz arasında en büyük çabanız markalaşma alanında. Konya’da yıllardır sorun olarak düşünülen markalaşma konusunda sizin düşünceleriniz ne?

 Konya’nın bu anlamdaki en büyük sorunu hep kendi kontrollerinde bir büyüme stratejisiyle iş adamlarımızın kontrol edebileceği hacmi yönetme çabasında olması.  Konya Sanayi Odası’nın, Konya Ticaret Odası’nın veya bu konuda kim ne yapabiliyorsa, öncelikli olarak Konya’dan kaç tane marka çıkabileceği konusunda hedef belirlemesi gerekiyor. Aynen makro düzeyde ülke bazında yaptığımız gibi. Firmalarda nitelikli eleman sıkıntısı var. Artık tüm süreçleri analitik yönetmek zorundayız. Her şeyin rakamlara yansıması lazım. Başka bir ifadeyle de Konya sanayicisinin farklı bir frekansa geçmesi lazım. Bu elbette benim düşüncem.

Sanayicimizin şu anki çizgide markalaşma adına yol alamayacağı düşüncesinde misiniz?

Marka sadece tüketiciyle haşır neşir olmak demek değil ya da sadece satış yapmak da değil.. Markalaşma sürecinin çok iyi yönetilmesi gerekiyor. Siz kendi markanız ifade edildiğinde karşıda nasıl bir algı oluşsun istiyorsunuz buna karar vermek lazım. Bir firma fiziksel olarak varsa bu marka olabilme adına bir adımdır.1-0 dan daima iyidir. Elbette güçlü markalar çıkabilir. Ancak bunun için  en öne bilgi ve iletişim teknolojilerini sürerek bir irade ortaya koymak lazım.

Post ajans aslında bir danışmanlık şirketi değil. Ama siz tüm bu hizmetleri de kapsayacak çalışmalara kafa yoruyorsunuz. Neden?

Danışmanlık şirketi değiliz ama biz firmaların marka değerini yükseltmek adına neler yapabiliriz diye kafa yoruyoruz. Hepsinin bir biriyle bağlantılı olduğuna inanıyorum. Marka değeri yatırım değeri olarak görülmüyor. Gider olarak görülüyor.  Çalışan kalitesi,  işyeri sahibiyle, markanın kimliği ve hissettirdiğiyle çok ilgili. Eğer işyeri sahibi kendi seviyesini yukarı çekerse tüm süreç gelişiyor.

Yani yalnızca iyi bir otomobil, iyi bir ev konuşmak, bakış açısını ele mi veriyor?

En önemli şey vizyon ve ruh. Ruhlara dokunmak lazım. Hayata bakış açısını yeniden oluşturmak şart. İyi bir otomobil, iyi bir ev almak her şey değil. Servetten daha çok sermayeye önem vermek gerekiyor. Tabi ki büyük düşünmek şart. Ama neye göre büyük olduğu da yine bakış açısına bağlı. Hedefi büyük koymak galiba en doğrusu. Bu aslında bir ülke meselesi aynı zamanda sosyolojik de bir durum.. Almanya bunu bir ülke meselesi olarak görmüş ve çözmüş. Aksi halde bir BMV ya da bir Mercedes çıkar mıydı?

Konya’da aile şirketlerinin ağırlıkta olması bakış açısının gelişiminde rol oynuyor mu?

 Dünyanın en büyük şirketleri aile şirketledir. Dünyada bu yapılmışsa demek ki aile şirketi olmak bizi zorluyor gerekçesi doğru değil. Bu durum aslında kurumsal kültür eksikliğinden kaynaklanıyor. Firmada her bir bireyin ve yönetimin görev tanımının olması lazım. Gerçekten yazılmış dilek ve temenniden ibaret olmayan bir Anayasası’nın olması lazım. Şirketin başındaki kişi diyebilmeli ki “Ben buradan gidersem ne olacak? Bir planı bulunmalı.

Son olarak Türkiye’de pek çok kentte sanayicilerle çalışıyorsunuz. Ne gibi farklılıklar var?

Türkiye’nin tabi ki genel bazı değerleri var. Ama bölgelere göre de önemli değişiklikler söz konusu. Genel sorunların büyük bir bölümünü toplumsal, sosyolojik sorunlar olarak görmek lazım. Hepimizin yetiştirilme tarzı, aldığımız eğitim, çevremiz tüm bunlarda etkili. Profesyonel desteklerin katkısı çok büyük. Önemli olan bu desteğe de açık olmak. Bizler de bunun için varız ve neyi değiştirirsek kar sayanlardanız.

Tuncay Temiz, 1975 yılı doğumlu. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümü mezunu. Toplam Kalite Yönetimi ve İnsan Kaynakları alanında yüksek lisans yaptı. 17 yıl önce Post Ajans’ı kurdu. Çalışmalarına devam ediyor