RENKLERİN SENFONİSİ “Berrin Nurullahoğlu”

RENKLERİN SENFONİSİ “Berrin Nurullahoğlu”
Yıllar önce İzmir’den Konya’ya büyük bir aşk için gelen Berrin Nurulloğlu, şehrimize idealist ve çağdaş bir eğitimci olarak en iyi şekilde hizmet vermiş.

Resim yaparak huzur bulduğunu söyleyen Nurullahoğlu, tablolarında renklerin dansını en iyi şekilde işliyor.

Sizi tanıyalım kısaca…

İzmirliyim. İki kardeşiz. 9 Eylül Üniversitesi işletme bölümü mezunuyum. İzmir’den Konya’ya gelin geldim. Eşimi amansız bir hastalık sonucu beş yıl önce kaybettim. Ondan bana kalan iki güzel çocuk var.  Oğlum evli, kızım nişanlı. Emekli öğretmenim. Bu yıl kendi isteğimle emekliye ayrıldım.

foto8-(copy).jpg

“BÜYÜK BİR AŞKTI BİZİMKİSİ”

İzmir’den Konya’ya gelin gelmenizi sağlayacak kadarsa büyük bir aşk sanırım sizinki…

Onun plakasının 42 olduğunu görmemişim. Bir baktım Konya’dayım. Eşimle üniversitede sınıf arkadaşıydık. Aynı grupta takılıyorduk derken aramızda bir elektriklenme oldu ve birbirimize âşık olduk. Üniversiteden mezun olmamıza yakın evlenme teklifi etti. Ondan sonra hızlı bir şekilde gelişti. Evlendik. Birbirimizi çok sevdik. Çok büyük bir aşktı bizimkisi.

sam_1207-(copy).jpg

Bu şehre ilk ayak bastığınızda neler hissetmiştiniz?

Çok zorlandım. Hala zorlanırım uyum sağlama konusunda. Çok muhafazakâr bir şehir... Konya’yı “İslam makyajlı kapitalist bir şehir” olarak tanımlıyorum. Sosyal hayat yok denecek kadar az. İnsanlar genelde evlerde vakit geçiriyorlar. Benim kaçış noktam atölye. Konya demişken şunları da söyleyeyim. Konya’da yaşamak kolay, ulaşım kolay, eğer deniz olsaydı burayı çok severdim. Ben deniz çocuğuyum.

sam_1223-(copy).jpg

Emekliliği yeni yeni tadan biri olarak sorayım. Çalışma hayatı mı daha iyi yoksa emeklilik mi?

Çalışmak güzel bir şey… Çalışan insan daha düzenli, daha planlı oluyor. Emeklikte insanı dinlendiriyor. Ben milli eğitimdeki kaos nedeniyle emekli oldum, yoksa emekli olmayı düşünmüyordum.

sam_1215-(copy).jpg

Resimle tanışma hikâyenizi anlatabilir misiniz?

İdealist bir öğretmenim. Öğrencilerime resim ve müzik konusunda yeterli olmadığımı düşünmüştüm. Eğer kursa gidersem öğrencilerime daha çok yardımcı olabilirdim. Bu yüzden o yıllarda atölyeye başladım. Sonra farklı boyutlara geçti. Bu sayede resim konusunda yeterli bilgi sahibi oldum ve öğrencilerime yetebildim. Altı ay kadar da piyano kursu aldım. Öğrencilerime müzik konusunda da yardımcı olabildim böylece. Orhan Cebrailoğlu ile tanıştıktan sonra yaptığım resimler boyut değiştirdi, ben boyut değiştirdim.

sam_1225-(copy).jpg

“BAŞKA BİR DÜNYAYA GEÇİYORUM”

Resim yaparken neler hissediyorsunuz?

Kendimi aşıyorum. Bu dünyadan uzaklaşıyor, başka bir boyuta geçiyorum. Büyük bir huzur veriyor. Üretmeyi seviyorum. Resimlerde renk ve dokuyu seviyorum. Resim yaparken günlük yaşamın bütün sıkıntılarından uzaklaşıyorum ve kafam tamamen boşalıyor. Resimlerimi büyük bir aşkla yapıyorum.

sam_1210-(copy).jpg

Resim yaparken size ilham kaynağı olan bir katalizör madde var mı?

Resim yapma aşkı en büyük ilhamım.

333847_10150359958587937_552807936_8142775_504800236_o-(copy).jpg

Şimdiye kadar yapıp da hayran kaldığınız bir tablo oldu mu?

Evet, son yaptığım tabloya bayıldım çünkü kendi istediğim şeyi yaptım. Orhan Hocam eksik görmedi, demek gerçekten iyi oldu. At ve kadın figürünü en iyi şekilde tabloma yansıttım.

sam_1231-(copy).jpg

Benim ressamım dediğiniz ressamlar var mı?

Olmaz mı? İbrahim Çallı ve Hikmet Onat’ın resimlerini çok yaptım. Vladimir Volegov’u çok beğeniyorum. O da renklerin dansını çok iyi işliyor. Ama en çok etkilendiğim Orhan Cebrailoğlu…

foto4-(copy).jpg

Kafanızda kurgulayıp da yapamadığınız bir resim oldu mu hiç?

Oldu tabi. Bir at resmi yapmayı çok istemiştim, tesadüfen ortaya farklı bir resim çıktı.Denedim, başaramadım. Ama bir gün kafamdakini yapacağım, üzerine çalışıyorum.

Sizce neden Konya’da sanata önem verilmiyor? Kişisel sergi açmak isteyenler galeri bile bulamıyor.

İnsanlar ekmek kaygısında, resim malzemeleri de pahalı. Hâlbuki herkesin bir müzik aleti çalması gerekiyor, herkesin bir hobisi olmalı. İnsanlar ekmek peşindeyken resimle ilgilenemiyorlar. Resim, Konya’nın yaşam tarzına ters sanırım.

Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?

Bol bol spor yapıyorum. Haftada üç kez spora giderim. Müzik dinlemeyi çok severim özellikle de klasik ve pop müzik.  Her tarz dinlerim. Orhan Gencebay, Müslüm Gürses’i de dinlerim. Çok kitap okurum. Okurken bitmesini istemediğim kitap Nietzsche’nin Ağladığında isimli kitabı oldu.

sam_1213-(copy).jpg

“BİZ BİRLİKTELİĞİMİZLE SARDIK ACILARIMIZI”

Filmlerle aranız nasıl?

Film izlemeyi çok severim. Kadın Kokusu, Black, My Name is Khan, Dedemin İnsanları filmleri beni çok etkilemişti. Yönetmenine göre film seçerim. Ve o yönetmenin bütün filmlerini izlerim. Nuri Bilge Ceylan, Çağan Irmak bu konuda çok başarılılar.

Memleketinize dönmeyi hiç düşündünüz mü?

Dönecektik, hatta evimizi yaptırıyorduk. Eşimi kaybettikten sonra evi satmaya karar verdim. Çünkü çocuklarımın bana ihtiyacı var, benim de onlara ihtiyacım var. Biz birlikteliğimizle sardık acılarımızı. Oğlum evlendi, aynı apartmandayız. Kızım da Konya’ya evlenecek. Şu an için düşünmüyorum ama çocuklarımın hayatı düzene girince ben de kendime bir yol çizeceğim.

Hayatınız boyunca kırılma noktalarınız neler oldu?

Konya’ya gelişim, anne olmam, öğretmenliğe başlayışım, sevdiklerimin vefatı...

Unutamadığınız bir anınız var mı?

Genç kızlığımdan beri çok severek izlediğim Ferhan Şensoy’un evime gelmesi. Her oyununa mutlaka giderim. Bütün yazdığı kitapları okudum. Çok güzeller. Bir de ünlü tiyatro oyuncusu Burak Sergen’i, Adolf filmi için Konya’ya geldiğinde evimde misafir etmiştim. Bu da benim için çok güzel bir anıdır.

Emine Şeyma Yıldız

 

 

 

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.