Sambur, Ortadoğu’nun Yeni Aktörleri Ve Türkiye Dış Politikasını Anlattı

Sambur, Ortadoğu’nun Yeni Aktörleri Ve Türkiye Dış Politikasını Anlattı
Dr.Bilal Sambur, ‘Ortadoğunun yeni aktörleri ve Türkiye dış politikasını’ anlattı.

Adıyaman Belediyesi Meclis salonunda gerçekleştirilen Küçük Millet Meclisi yerel ve ulusal gündemle bu ayki toplantısı Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Bilal Sambur’un moderatörlüğünde yapıldı.

Bilal Sambur, toplantı açılışında yaptığı konuşmada, yeni dünya düzeninin kutuplarından bahsederek, Ortadoğu’nun doğal bir realitenin ve coğrafyanın adı olmadığını, Ortadoğu’nun küresel emperyalistlerin dizayn ettiği bir kurgu olduğunu aktardı.

Sambur konuşmasında şunları kaydetti:

“İngiltere’ye yakınlığı nedeniyle Mezopotamya coğrafyasına Ortadoğu denmiştir.Küresel emperyalizm, yirminci yüzyılda iki defa dünyayı kendi aralarında paylaşmak için savaşmıştır.Bu paylaşım savaşlarına, dünya savaşı denmiştir.Birinci Paylaşım savaşında, Ortadoğu denilen Mezopotamya coğrafyası paylaşılmış ve talan edilmiştir.Yirminci yüzyılda dizayn edilen Ortadoğu coğrafyası, İngiltere’nin çıkarlarına hizmet edecek şekilde kurgulanmıştı.Sınırların kağıt üzerinde cetvelle çizildiği coğrafya ifadesi, Ortadoğu’nun küresel emperyalizmin çıkarlarına uygun paylaşıldığını ifade eden iyi bir metafordur.Sykes-Picot Antlaşmasında, Ortadoğu’nun bugünkü düzeni kurgulanmıştır.

Soğuk savaş döneminin sona ermesinden sonra yirmi birinci yüzyılda, Sykes-Picot Antlaşmasıyla dizayn edilen Ortadoğu’daki statükonun devam ettirilemeyeceği anlaşılmıştır.Yirmi birinci yüzyılda Ortadoğu’da yeni bir statükonun kurgulanmasının mücadelesi verilmektedir.Ortadoğu’da yeni statükonun kurulmasında ana aktör bugün Amerika Birleşik Devletleri’dir.ABD, gelecekte en önemli rakipleri olarak gördüğü Rusya, Çin ve Hindistan’a karşı bugünden kendisinin kontrolünde bir Ortadoğu yaratmaya çalışmaktadır.Başka bir ifade ile ABD, Ortadoğu’da kendi versiyonu olan yeni Sykes-Picot düzeni kurmanın çabasındadır.

Ortadoğu’da barış, demokrasi, hukuk ve özgürlük çerçevesinde yeni bir düzenin oluşturulması hiçbir şekilde gündemde değildir.Arap Baharı denilen süreç, halkların gündeme gelmesini sağladı.Arap Baharı sürecinde halklar, ekmek, barış ve özgürlük sloganıyla insan onuruna yaraşır özgür ve onurlu bir yaşam talebinde bulundular.Arap Baharı, bütün Ortadoğu’da büyük bir değişim umudu yarattı.Ancak Arap Baharının yarattığı rüzgarın etkisiyle gerçekleşen değişimler, istenilen sonucu vermedi.

Türkiye, Ortadoğu’da oyun kurucu olmaya çalıştığı gibi, kendi içinde de Kürt sorununu çözüm süreci denilen bir girişimle halletmeye çalışmaktadır.Çözüm sürecinin en büyük meyvesi bir çatışmasızlık ortamı oluşturmuş olmasıdır.Çatışmasızlık ortamı, ülkenin doğusunda ve batısında büyük rahatlamaya neden olmuş, insanlarda iyimser ve umutlu bir atmosferin oluşmasını sağlamıştır.Ancak Suriye ve Irak’ta olanlar, çözüm sürecinin Ortadoğu’dan bağımsız olarak ele alınmayacağını göstermektedir.

IŞİD’in Şengal katliamı ve sonrasında Kobani kantonuna saldırması, Kürtler arasında büyük tepki uyandırmış ve kitlesel düzeyde onlarca insanın öldüğü şiddet olaylarının gerçekleşmesine neden olmuştur.Yaşanan son olaylar, çözüm sürecinin devamının barış ve demokrasi, açısından önemini ortaya koyduğu gibi, çözüm sürecinin kırılganlığını ve Ortadoğu boyutunu açığa çıkarmıştır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.