Sanat halkın seviyesini yükseltmelidir

Sanat halkın seviyesini yükseltmelidir
Tyb etkinlikleri devam ediyor

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin Konya Büyükşehir Belediyesi ve Selçuklu Belediyesinin katkılarıyla düzenlediği kültürel etkinliklerin bu haftaki konuğu Konya eski İl Kültür Müdürü Dr. Mustafa Çıpan, “Sultan Şâirler ve Bestekârlar” başlıklı bir konferans gerçekleştirdi.
Osmanlı Cihan Devleti’nin kuruluşunda maya vazifesi gören tasavvufun aynı zamanda saray terbiyesi ve kültürünün de esasını teşkil ettiğine dikkat çeken Çıpan; “Osmanlı padişahlarının her biri mürîd veya muhib seviyesinde olmak üzere bir velînin talebesi olup (Halvetî, Nakşî, Mevlevî) her bakımdan (dinî, ilmî, edebî, san‘at, yönetim) bir ‘rahle-i tedrîs’ten geçerek yetişirler.”dedi.
Sanat ile saltanat arasında tarih boyunca süregelen bir ilişkinin birbirini beslediği müddetçe geliştiğinin idrakinde olan, şiir ve mûsıkî başta olmak üzere hat, tezhib, resim gibi güzel sanatlarla ilgilenen ve zaman zaman çok başarılı örnekler de vücuda getiren Osmanlı Hanedanı’nın hemen hemen bütün mensuplarının konuya büyük ehemmiyet atfederek imkân sağladıklarını söyleyen Dr. Mustafa Çıpan; “Denilebilir ki sanatkârlık Osmanlı hanedanında ırsî bir husûsiyet ve meziyet olup, dünyada başka hiçbir millete nasip olmayan bir mazhariyettir. ‘Ma‘rifetin iltifâta tâbi olduğunu’ bilen sultanlarla sanatkârlar arasında şöyle münasebetler kurulmuştur: Sultan Mahmûd-Firdevsî, Sultan Sencer-Enverî, Hüseyin Baykara-Ali ŞîrNevâî-Molla Câmî, Kânûnî Sultan Süleyman-Bâkî , Sultan IV. Murad-Nef‘î, Sultan III. Ahmed-Nedîm, Sultan III. Selîm-Şeyh Gâlib… Sınırları doğuda Sirderya, batıda Ege ve Marmara Denizleri, kuzeyde Kafkaslar, güneyde Mısır’a kadar uzanmış olan Büyük Selçuklu İmparatorluğu, sanat bakımından da oldukça gelişmiştir. Çağının en güçlü devleti olması itibarıyla diğer sanat erbabıyla beraber şâirler de Selçuklu saraylarını tercih ediyorlardı. Selçuklu sultanları kısa sürede şiir yazabilecek seviyede Farsça öğrenmişler, Fars şiiri Selçuklu hanedan üyeleri nezdinde kabul görmüş, hanedanın Farsça şiir yazma geleneği, Anadolu Selçuklu Devleti sultanları tarafından da devam ettirilmiştir.” dedi.
Sanatın gayesinin toplumu yükseltmek olduğunu söyleyen Çıpan; “Sanatın gayesi halkın seviyesine inmek değil halkın seviyesini yükseltmektir. Yahya Kemal mûsıkî için ‘bir terennüm değil, herhangi bir enstrümanın icrası ya da bir eseri okumak değil, aynı zamanda bir tenevvür vasıtasıdır, bir aydınlanma bir nurlanma vasıtasıdır mûsıkî’ der.” Sözleriyle konuşmasını tamamladı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.