Şiirimizin bugünü

Şiirimizin bugünü
Türk şiiri her zaman gündemde ve gündemde kalmaya devam edecek. Sanılanın aksine şiirimiz iyi durumda, dünyanın gerisinde de değiliz. Türkçenin İngilizce kadar yaygın olmaması gibi çeşitli faktörleri göz önünde bulundurmak gerek.

Türk Şiiri yazılmaya, konuşulmaya devam ediyor.

Türk Edebiyatı ve Şiir Versus dergileri, günümüz şiiri üzerine önemli metinler yayınlandı yeni sayılarında. Bu kenarda dursun, birazdan döneyim.

“Buzdokuz” dergisinden hareketle genel bir hal ve gidişat raporu vereyim. Hece’nin her şeyiyken Buzdokuz’u yönetmeye başlayan Hayriye Ünal’ın etrafındaki isimlere özgür bir alan sunduğunun farkındayım. Tarzları, teknikleri, zihniyetleri bambaşka çalışan bir kadronun başka nasıl bir izahı olabilir ki! Derinleştireyim bu durumu: Burak Ş. Çelik başta olmak üzere bazı isimlerin dergiye Batı çizgisinde bir yol al(dır)maya çalıştıklarını düşünüyorum. Bunu tartışmam, dozajı önemli.

Çelik’in bir ayağının Almanya’da olduğunu, başta Alman edebiyatı, Batıyı iyi takip ettiğinin farkındayım; lâkin şiirlerinde ne yapmaya çalıştığını, daha doğrusu neyi, nasıl anlamamız gerektiğine dair açık ve net bir açıklama yapması gerek diye düşünüyorum.

Her ülkenin farklı değer ve kültürleri vardır. Bizlere sunulan/denenen şiir teknik ve/veya deneylerin Alman kültürüne normal geleceğini, ama bizimle pek alâkasının olmadığını düşünüyorum. Resim-şiirlerin(!) izahı gerek. Ezberlerinde mısra(lar) olup olmadığı, ya da tesirli mısralar var mı, anla(t)mak gerek. Bilmediğim, göremediğim bir şey(ler) varsa ve izah edilirse memnun olurum.

whatsapp-image-2023-07-16-at-22-51-24.jpeg

GENÇ ŞAİRLER BURUNLARINDAN KIL ALDIRMIYOR

Geçen hafta kıymetli Atakan Yavuz’la yüz yüze tanışma ve sohbet etme fırsatı buldum. Şiir, şair, şairin gücü, uğraşı alanları ve sorumlulukları, şiirimizin nereden gelip, nereye gittiği vd. gibi konularda uzun uzun konuştuk. Geçmişi silerek değil, geçmişten el ala ala şiirimizin daha doğru yol tutacağı, Türk şiirinin sanılanın aksine oldukça iyi durumda olduğu, şairin sadece şiirle değil, toplumsal konularla da ilgili olması gerektiği gibi pek çok konuda mutabık olduk.

Gençlerden iyi şairler de var elbette, ama birçoğunda tahammülsüz/agresif ve kibirli bir hal gözlemliyorum. İşte bu noktada Türk Edebiyatı dergisinin temmuz sayısındaki soruşturmaya geçmenin tam sırası! “Genç Şairlerin Gözünden Türk Şiirinin İstikameti” başlıklı soruşturmanın ilk bölümünde sekiz genç şaire şu soru yöneltiliyor: “Türk şiirinin istikametini nasıl görüyorsunuz, bu istikamet dahlinde şiirimizin menzilinde ne bulunuyor?”

Derginin emeğine halel getirmemek için detaylara girmeyeceğim ama bir önceki paragrafta genç şairlerin hal-i pür melâlini daha bir somutlaştıran birkaç isimsiz alıntı aktaracağım soruşturmadan; “Evet, şiir sakattır. Hem de yürümeyi doğduğu gün öğrenmiş bahtsız bir sakattır şiirimiz. Evvelâ söylemek gerekir ki bugün birtakım dezavantajlı delileri bir kenara koyarsak herkesin gönül rahatlığıyla ‘Büyük Türk Şairi’ diyebileceği bir şairi yoktur.” “Modern Türk şiirinin istikametini göremiyorum. Çünkü şiir sanatı kendine yön belirlemede oldukça yeteneksiz. Bu dolandırıcılığa yeteneksiz olmaya benzeyen bir şey. Ya da yalan söylemeye yeteneksiz olmaya… Modern Türk şiirinin yönü rota bilmezlerin oluşturduğu bir rota. Daha kısık sesli daha lehçeli daha militarist bir şiir var artık.”

Bu kadarı kâfi. Meraklısı derginin temmuz sayısında soruşturmanın tamamını okuyabilir. Bir önceki paragraflarda genç şairlerle ilgili gözlemlerimi ve bu alıntıları bir arada düşünün lütfen!..

whatsapp-image-2023-07-16-at-22-51-24-1.jpeg

ÖZBAHÇE VE YAVUZ’A KULAK VERMELİ

Gelelim Şiir Versus’a. Mayıs-Haziran 2023 tarihli 7. Sayıda üstad Osman Özbahçe ile Eray Sarıçam’ın yaptığı sekiz sayfalık söyleşide de yine cesur, farklı, gözünü budaktan esirgemeyen, nokta atışı tespitler ve çözüm önerilerinde bulunan bir Özbahçe profiliyle karşı karşıyayız. Osman Özbahçe’nin değerlendirmelerini, eleştiri yazılarını özellikle ve en çok da genç şairler dikkatle okumalı ve göz önünde bulundurmalı düşüncesindeyim. Edebiyat namına neler yapıp yapmadığımız, nereden gelip nereye gittiğimizin yol haritasını isabetle çiziyor Özbahçe söyleşide. Şairin dünyaya karşı sorumluluklarından da feyz almak/haberdar olmak için Atakan Yavuz’un metinlerini de ihmal etmemek gerek. Yavuz’un dediği gibi sadece şiir, şiir tarihi vd. dışında toplumu da konuşmalı, elini taşın altına koymalı Türk şairi.

“Yaşanan Hayat İtibarıyla Her Şair, temelde Bir Eleştirmendir” başlıklı bu nefis söyleşiyi de şiire gönül veren, daha doğrusu edebiyata kafa yoran herkesin okumasını isterim. Yusuf Alpaslan Özdemir

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.