Türkiye'nin kadına şiddetle mücadele çalışmaları

Türkiye'nin kadına şiddetle mücadele çalışmaları
Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bakırcı: - "Türkiye, kadın hakları ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında çok önemli adımlar attı"- "Şiddetin nedeni, kadın ve erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkisinden kaynaklanıyor.

TRABZON (AA) - TUĞBA YARDIMCI - Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadriye Bakırcı, Türkiye'nin, kadın hakları ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında çok önemli adımlar attığını bildirdi.

Bakırcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2014'te yürürlüğe giren, "İstanbul Sözleşmesi" olarak da adlandırılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.

Bu çerçevede düzenlenen 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'a değinen Bakırcı, "Bu, Türkiye'deki 250 kadın örgütünün bir araya gelerek, çok uzun çalışmalar sonucunda bakanlıkla ortaya çıkardığı bir kanundur." dedi.

Bunun son derece iyi bir kanun olduğunu ancak uygulamayla ilgili sıkıntılar yaşandığını dile getiren Bakırcı, "Her ne kadar bazı kişiler tarafından kanunun değiştirilmesi yönünde bazı talepler varsa da bence kanuna dokunulmaması gerekiyor, uygulamanın düzeltilmesi lazım. Bu da ancak verilecek eğitimlerle halledilebilir." diye konuştu.

- "Kadına yönelik şiddet evrensel bir sorundur"

Kadına yönelik şiddetin evrensel bir sorun olduğuna dikkati çeken Bakırcı, şöyle devam etti:

"Türkiye, kadın hakları ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında çok önemli adımlar attı. Konuya ilişkin çok ciddi çalışmalar yapılıyor. 6284 sayılı kanunun yanı sıra Türk Ceza Kanunu ve Medeni Kanun'da düzenlemeler var. İstanbul Sözleşmesi ile çok daha iyi şeyler yapılacağını düşünüyorum. Zaten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da farkındalığı artırma yönünde çaba ve çalışmaları sürüyor. Kadına şiddetin ortadan kalkması için öncelikle ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerekiyor. Kadın eşit birey olarak kabul edilmediği sürece, kadına yönelik şiddet de kolaylaşıyor. Erkek, kadını kendisini eşit görmüyorsa, o kadına herhangi bir şiddet uygulama cesaretini kendisinde bulabiliyor."

Tek başına şiddet üzerinde durmak yerine, ayrımcılığın da ortadan kaldırılması yönünde çok ciddi çaba sarf edilmesi gerektiğini vurgulayan Bakırcı, "Ayrımcı dil kullanılmaması, o yönde farkındalığı artırıcı çalışmaların yapılması, kadın ve erkek temsil oranlarının birbirine yaklaştırılması, kadın temsil oranlarının yükseltilmesi yönünde çabalara ihtiyaç var. Şiddetin nedeni kadın ve erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkisinden kaynaklanıyor. Bu eşitlik sağlandığı zaman ancak şiddeti engelleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

TÜİK'in yaptığı bir araştırmanın, çalışmayan kadınların şiddete daha fazla maruz kaldığına dair verileri ortaya koyduğunu anlatan Bakırcı, kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesinin şiddetin önlenmesi açısından önemine değindi.

- "Her kuşak bir öncekinden daha iyi koşullarda mücadele veriyor"

Genel olarak kadınların haklarını bilmediğini ancak yürütülen projeler sayesinde farkındalığı yükseltilen önemli bir kitle bulunduğunu kaydeden Bakırcı, "Bu tür projelerin şöyle bir yararı var ki aile hakimlerine, üst düzey kamu yöneticilerine ulaşılabiliyor. Farkındalık projeleri çerçevesinde ciddi eğitimler yapılıyor. Bu tür projelerin çok etkili olduğunu düşünüyorum." dedi.

Kadına şiddetin azalacağı, sona ereceği yönündeki umudunu kaybetmek istemediğini belirten Bakırcı, "Her kuşak bir öncekinden daha iyi koşullarda mücadele veriyor gibi geliyor. Dolayısıyla geleceğe yönelik ümitliyim." diye konuştu.

Kadına yönelik şiddet olaylarının kamuoyuna yansıtılması noktasında medyaya da önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Bakırcı, şu ifadeleri kullandı:

"Sanığı veya faili efsaneleştirir gibi ya da haklıymış gibi bir dilin kullanılmaması gerekiyor. Kadının kimliğinin teşhir edilmemesi lazım. Haberlerin daha çok fail üzerinden verilmesi gerekiyor ve tabii bu da başkalarını özendirecek tarzda verilmemeli. Medyanın bu anlamda üzerine çok iş düşüyor. Medya kendi içinde bir otokontrol sistemi oluşturmalı, standartlarını belirlemeli. Haberler yapılırken çok dikkatli dil ve görüntüler kullanılmalı."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.