“Ülkücü ve AK Partiliyim”

AK Parti Konya Milletvekili Aday Adayı Mustafa Çağlayan, ülkücü kimliği ile tanıdığımız bir isim. Üniversite yıllarında okuldaki ülkücü gençlik arasında ilk kot pantolonu giyen, tüketici haklarıyla ilgili sosyal medyada önemli çalışmalar yapan,  sağlıklı beslenme konusunda çalışmaları bulunan Mustafa Çağlayan’la röportajımızda ülkücülüğü,  her zaman dile getirdiği ‘Konya’nın hadimi olacağım’ cümlesinin ne anlama geldiğini ve elbette siyaseti konuştuk…

Röportaj: Çiğdem Kurut

Siyasete nasıl başladınız?

17-18 yaşlarında lise yıllarında ülkücü camia ile tanışarak başladım. O yıllarda 12 Eylül’den sonra siyasette sağ ve sol tamamen budanmıştı. Birçok insan cezaevindeydi. Hem sağdan,  hem soldan. Bizim de Orta Anadolu insanı olmamız, değerlerimiz, gelenek göreneklerimize bağlılıklarımız, o anki hareketli yapımızla sağ tarafta yer aldık. Hareketli olan iki grup vardı. En dinamik kadroları içinde bulunduran ülkücü camiayla tanıştık.

O dönem “Tarafsız kalan bertaraf olur” anlayışı hakim. Şimdi tam tersi anlayış mı söz konusu.  Gençleri siyasetten biz mi uzak tutuyoruz?

Biz de çocuklarımıza o ocak kültürünü kendi evimizde vermeye çalışıyoruz. Anne baba olarak çocuklarımızın iyi yerlerde olmalarını görmek istediğimiz için dışarıda kesinlikle çok ileri gitmemesini, öncelikle derslerinin önemli olduğunu  öneriyoruz. Ama bakıyoruz ki o yıllarda hareketli ve siyasi kadrolarda yer alan insanlar bugün Türkiye’yi yönetiyor. Sağ kesimden de, sol kesimden de yine hareketli olan, siyasi hareketlerin içinde önemli isimler var. Biz o yıllarda hareketli yapısından dolayı ülkücü camiayla tanıştık. Milli manevi değerlerimize bağlıydık. O doğrultuda teşkilatların içine girdik. Bundan da mutlu olduk. Bizim zararlı yerlere gitmemizi ülkü ocakları engel olmuştur. Biz onlar sayesinde değerlerimize değer kattık,  çok şey öğrendik. Biz de çok insanı yetiştirdik. Ziraat Fakültesi’nde  okudum. Üniversite yıllarında sınıf başkanlığı, bölüm başkanlığı yaptım. Bu yıllarda yeni yeni hareketler başlıyordu. Muhsin Yazıcıoğlu cezaevinden yeni çıkıyordu. Yazıcıoğlu’na “Hep ülkücüyüm diyorsunuz. Nedir bu ülkücülük” diye sorduklarında “Peygamber efendimizi gidin okuyun, yaşantısını görün. Gerçek ülkücülüğü onda göreceksiniz. Biz daha ülkücü olmaya çalışıyoruz” demişti. Tüm bunlardan etkilendik.

Ülkücülük MHP’yle bütünleşti gibi ama siz MHP yerine AK Partide siyaset yapıyorsunuz. AK Parti’nin bu konuda daha toparlayıcı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ya da sizin anlayışınıza göre ülkücülük ne?

Ben ülkücüyüm ve AK Partiliyim. Ülkücülüğün şu anda AK Parti içerisinde, AK Parti’nin politikalarına uygun olduğunu düşünüyorum. AK Parti içerisinde yer ettiğini ve benim anladığım, ülkü ocaklarında öğrendiğim ülkücülüğün şu anda Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız tarafından uygulandığını görüyorum. O yüzden ben bu partinin içerisindeyim. Destek verilirse, söyleyecek, ülkeye katacak çok şeyimiz var. Bu kadrolarla beraber biz de elimizi taşın altına sokmak istiyoruz. Ülkücü hareketin içerisinde çok aktif görevlerde bulundum. Konya Ülkü Ocakları yönetim kurulu üyeliği yaptım. Sendikal çalışmalarda da öyle. Bu görevlerden hep gurur duydum. 12 Eylülden sonra üniversite yıllarında ülkücü camiada kot pantolon giyilmesi çok şık karşılanmazdı. Ben bizzat sınıf yöneticisi olduğum zamanlarda kot pantolon giydim. Aslında çok da giymem. Hayatta belki birkaç kez kot pantolon almışımdır. Konya’da o teşkilatta ilk kot pantolonu giyen bendim. Garip karşıladılar. Kılık kıyafetle bu işin olmayacağını öğrendiler. Herkes rahat rahat giyinmeye başladı. Kılık kıyafetle uğraşmak yerine biz milletimizin refah seviyesini nasıl yükseltiriz, milletler arasında güçlü konuma ulaştırırız mücadelesinde olmamız gerekiyor. Türkeş de, Yazıcıoğlu da Erbakan  ve Erdoğan da bunu böyle istemiştir. Uygulamak için de gece gündüz çalışmıştır. Biz de buna destek olmalıyız.

Vatandaşların siyasilere karşı tavrını nasıl buluyorsunuz?

İnsanların özgüveninin geldiğini düşünüyorum. İnsanlar hakkını arıyor. Genel başkanımızın da halkla bütünleşmesiyle o gönül bağının oluştuğunu özgüvende çok etkisi olduğunu biliyoruz. Ticaret Müdürlüğü’nde olmamız nedeniyle tüketici kanunu da bizim bakanlığımız ukdesinde. Alo 175 tüketici hattı diye sosyal medya üzerinde kurduğum bir grup var. Orada insanlara tüketici haklarıyla ilgili bilgilendirme de yapıyorum. Bu işleri yapmamdaki en büyük istek ki milletvekili olma isteğimin altında da bu yatıyor.  İnsanların problemlerini çözdüğünüzde kalpten Allah razı olsun demeleri gibi tad veren bir şey yok.

Her zaman dile getirdiğiniz “Konya’nın hadimi olacağım” cümlesi ne demek

Üç oğlum var.  Mehmet Yavuzhan,  Fatih Alperhan, Ahmet Yiğithan. Yani Türk İslam kültürünü tamamıyla çocuklarımın ismiyle yaşatmaya çalışan bir insanım. Yavuz Sultan Selim Han Mekke’de hutbe okunurken hakimi diye okunan hutbeyi hadimiye çevirttirmiştir. Burada da “Biz islamın hakimi değil, ancak hadimi olabiliriz.” demiştir. Yavuz Selim Sultan Hanın sözleri ve yaşantısı beni hep etkilemiştir. En çok sevdiğim padişahtır. Yavuz Sultan Selim Han gibi biz de naçizane Konya’nın hadimi olmak istiyoruz. Milletvekili falan değil. Mücadelemiz tamamen hizmetkarlık noktasındadır. Konya’nın hadimi olmaya talibiz.

Ahilik konusunda büyük önem veriyorsunuz. Alanınızdan mı kaynaklanıyor?

Ticaret Bakanlığı Esnaf Sanatkarlar Genel Müdürlüğü var. Orada da ahilikle ilgili bizim konumuz var. Selçuklular döneminde esnafların kurduğu çok güzel bir teşkilat. Esnaf yükselebilmek için bu teşkilatlarda sınavlara tabi tutulurlar. Saygı, sevgi var. Ben ahiliğin ahlak teşkilatının tekrar uygulanmasını istiyorum. İleride Esnaf Bakanlığı gibi bir bakanlık kurulursa içinde ahilikle ilgili birim olur ve esnaf ahilik kültürüne göre yetişir. Mecliste olursak mecliste, olmazsak burada memur olarak meclise giden arkadaşlarla bunun sağlanmasına çalışacağım.