Çocuk işçiliği konusunda bilinçlenme şart!
Günümüzün en büyük problemlerin başında çocuk işçiler geliyor. Bazı çocuklar eğitim-öğretim hayatında ailevi nedenlerden dolayı zorla çalıştırılıyor yada baskı altında çalışmak zorunda kalıyor. Uzmanlar ise çocuk haklarını korumanın önemli bir gereklilik olduğunu ifade ediyor. Sosyolog Özlem Bilgi ve Av. Gülşah Ekin çocuk hakları ve çocuk işçilerle ilgili Pusula Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.
ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZİN TEMİNATI
Sosyolog Özlem Bilgi, çocuk işçiliğin önüne geçmek için ekonomik desteklerin daha çok artırılması gerektiğini dile getirdi. Çocukların haklarını korumak ve onları geleceğe en iyi şekilde hazırlamak gerektiğini dile getiren Bilgi, “Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza sahip çıkmak asli görevlerimizin başında geliyor. Onları geleceğe en iyi şekilde hazırlamak için eğitim başta olmak üzere, manevi değerleri doğru bir şekilde aşılamak gerekmektedir” dedi.
BİLİNÇLENDİRME YAPIMALIDIR
Çocuk haklarını korumak gerektiğini kaydeden Bilgi, “Çocuk işçiliğinin toplumsal ve hukuki boyutları göz önünde bulundurulduğunda, çocukların çalışma hayatına yönelmesinin temel nedenleri bulunuyor. Çocukların çalışma hayatına yönelmesinin ardında yoksulluk, bilinç eksikliği, eğitim sistemine güvensizlik ve kültürel kalıplar gibi birçok iç içe geçmiş neden bulunmaktadır. Bu durumun çözümü yalnızca aileleri suçlamakla değil; ekonomik desteklerin artırılması, eğitim olanaklarının güçlendirilmesi ve toplumsal farkındalık çalışmalarıyla mümkündür. Toplumda çocuk işçiliğini meşrulaştıran anlayışla mücadele edilmeli, bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Aynı zamanda çocuklara yönelik ücretsiz sosyal etkinlikler ve ailelere ekonomik destekler sağlanarak çocukların eğitimde kalmaları teşvik edilmelidir” ifadelerini kullandı.
ORTAK SORUMLULUK OLMALI
Çocukların meslek sahibi olabilmesi adına ortak sorumlulukla hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Bilgi, “Çocukların gelecekte nitelikli bir meslek sahibi olmaları ve eğitimden kopmamaları için yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ve devlet ortak sorumluluk üstlenmelidir. Bu süreçte sosyal yapının dinamikleri, aile içi ilişkiler, ekonomik koşullar ve toplumsal algılar dikkate alınmalıdır” diye konuştu.
EKSİKLİKLER GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALI
Av. Gülşah Ekin ise, çocuk işçiliğinin ciddi bir sorun olduğunu dile getirdi. Çocukların çalışma hayatına yönelmesinin temel nedenlerini değerlendirirken hem mevzuat boşluklarını hem de uygulamadaki eksiklikleri göz önünde bulundurmak gerektiğini kaydeden Ekin, “Hukuki çerçevede çocuk işçiliği, birçok ulusal ve uluslararası düzenleme ile yasaklanmış olmasına rağmen, uygulamada ciddi sorunlar devam etmektedir” diye konuştu.
MEVZUATA VURGU YAPTI
Çocuk işçilerle ilgili yasal mevzuatın bulunduğunu kaydeden Ekin, “Türkiye’de 4857 sayılı İş Kanunu’na göre çocuk işçiliği yasaklanmış ve 15 yaş altı çocukların çalıştırılması açıkça suç sayılmıştır. Ancak, denetim mekanizmalarının zayıf olması, özellikle kayıt dışı sektörlerde bu yasağın fiilen delinmesine yol açmaktadır. Tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde hâlâ çocukların çalıştırıldığı sıkça görülmektedir” şeklinde konuştu.
DENETİM YETERSİZ
Denetimlerin yetersiz olduğunu kaydeden Ekin, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş müfettişleri aracılığıyla yaptığı denetimler, sayıca ve kapsam olarak yetersizdir. Denetimler daha çok organize işletmelerde yapılmakta, kırsal alanlar ve küçük işletmeler genellikle bu sürecin dışında kalmaktadır” dedi.
CEZALAR CAYDIRICI OLMALI
Günümüzde uygulanan cezaların düşük olması nedeniyle çocuk işçiliğine teşvikin arttığına işaret eden Ekin, “Çocuk işçi çalıştıran işverenlere yönelik cezaların düşük olması, bu tür uygulamaların sürmesine neden olmaktadır. Cezaların artırılması ve yaptırımların uygulanması gerekirken, mevcut düzenlemeler yeterli caydırıcılığı sağlayamamaktadır. 15-17 yaş arası gençler, hem fiziksel hem de zihinsel gelişim sürecinde olan bireylerdir. Bu yaş grubundaki çocuklar, “genç işçi” olarak tanımlanır ve meslek edinme sürecinde çeşitli iş güvenliği risklerine maruz kalmaktadır . Türkiye’deki İş Kanunu, çocuk işçiliğiyle ilgili düzenlemeler ve uluslararası sözleşmeler, bu yaş grubunun korunması amacıyla özel hükümler içerir.15–17 yaş arası gençlerin iş güvenliği riskleri, nasıl korunabilecekleri ve ilgili yasal düzenlemeler vardır” diyerek düşüncelerini dile getirdi.
FİZİKSEL RİSK
Çocuk işçiliğinde bazı riskler bulunduğunu ve bunlara dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Ekin, “Fiziksel riskler vardır. Genç işçiler henüz tam fiziksel olgunluğa erişmemiştir. Bu nedenle ağır kaldırma, uzun süre ayakta kalma, titreşimli alet kullanımı, yüksek ses, zehirli kimyasallarla temas gibi durumlar ciddi risk taşır. İş kazalarına karşı refleks ve dikkat seviyeleri düşüktür” dedi.
ZİHİNSEL VE PSİKOLOJİK RİSKLER
Stres, baskı, mobbing veya kötü çalışma koşulları gençlerin ruhsal gelişimini olumsuz etkileyebilir. Psikososyal olgunlukları, özellikle otoriteye karşı koyamama nedeniyle, istismara açık hale gelirler. İş sağlığı ve güvenliği hakkında yeterli bilgiye sahip değildirler. Uygun eğitim almadan makinelerle veya tehlikeli aletlerle çalıştırılmaları riskleri artırır. 4857 sayılı iş kanunu göre Madde 71:’e göre 15 yaşını doldurmuş, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiler “genç işçi” sayılır” diyerek düşüncelerini dile getirdi.
KURALLARA VURGU YAPTI
Av. Gülşah Ekin, sözlerini ise şu şekilde tamamladı, “Genç işçilerin çalıştırılabileceği işler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenmiş ve sınırlıdır. Tehlikeli ve ağır işlerde, gece çalışmalarında, fazla mesai yaptırılması yasaktır. 15-17 yaş arası genç işçilerin günlük çalışma süresi en fazla 8 saat, haftalık 40 saattir. Ara dinlenmeleri zorunludur”

Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.