Yalta-1
40-50 sene önce Rusya (O zamanki ismi Sovyet Sovski-Sovyetler Birliği) ve bağlı ülkelerini merak eder, Türk Cumhuriyetlerini de işgal altında tuttuğu için de nefret ve öfkeyle bakardık. Devir döndü ekonomik sıkıntıya giren Sovyet İmparatorluğu, bundan 35 sene önce dağıldı ve günümüze 15 devlet ortaya çıktı. Bunlardan biri de Ukrayna idi. Öyle de olsa ekonomik olarak bu 15 ülke Rusya’nın emri altında ayakta kalmaya çalışmaktalar.

Ukrayna bizim için önemli sayılabilecek derecede komşuluk haklarının ve ticaretinin geçerli olduğu bir ülke durumunda. Bunun sebebin Ukrayna insanının barışçılığı ve problemsiz oluşu ile verimli ve geniş toprakları, iş adamlarımızın yatırım alanı olması ve son zamanlarda da Ukraynalı kızlarla evliliğe bağlı olarak çok sayıda gelinimizin bulunmasıdır diyebilirim.

Yine Osmanlı İmparatorluğunun bir parçası olan Ukrayna, Kırım Hanlığı ve Kırım Türkleri bizim için ayrı bir değere ve kültüre de sahip olması bakımından ayrıca bir cazibe merkezi olsa da son günlerde Rusya Federasyonu ile ciddi sıkıntılar yaşamaktadır.
Ukrayna ya ilk seyahatim Kırım Bölgesinde Simferepol Havaalanı (eski adıyla Akmescit) ve devamında Otobüsle Yalta’ya olmuştu. Eski Rus Cumhuriyetlerine ilk geçişim olması bakımından bu seyahat beni oldukça heyecanlandırmıştı. Bunun sebebi kafamızda büyük puntolarla yazıla Komünizm ideolojisi ve kalıntısı ülke ve insanlarının durumunu merak etmekten geliyordu. Hakikaten de öyle imiş; ekonomisi çökmüş bir ülke, yoksullukla boğuşan insanlar, bakımsız binalar, cadde ve sokaklar; en önemlisi de inançları, direnci, ruhu ve insani değerleri bitirilen, yok edilen insan grupları.

Elbette iyi olan şeyler de var. Bunların başında; tüm ülkesel altyapının tamamlanması, geniş ve düzgün caddeleri, ulaşım ağı ve merkezi ısıtma sistemleri ile planlı şehirciliği sayılabilir. Eğitim seviyesinin ve üniversite bitirme oranının oldukça yüksek olduğu bir ülkede bol sosyal alanlar, cetvelle çizilmiş yolları, askeri düzende özellikle caddelerin arka yüzünü kapatan çoğu motifli aynı boyda sıralanmış evler de ayrı bir özelliğini ortaya koyuyor.

Ankara da talebelik yıllarımızda bindiğimiz ve boynuzlu olarak adlandırdığımız troleybüslerin şehiriçi ve şehirlerarası yollarda sessiz ve çevreci yapısıyla kendini koruduğu gibi, halen de Simferepol-Yalta arasında dünyanın en uzun troleybüs hattı olarak çalışmaya devam ediyor.
Ukrayna ve Özerk Kırım Cumhuriyetinin ana unsuru, bizim için özlemli değerler içeren Kırım, kırım Hanlığı ve Kırım Tatarları tarihi ve kültürel geçmişine bakalım.

Kırım Tatarlar hakkında değişik görüşler olsa da 13. yüzyıl başlarında Cengiz Han ordularından bir grup 1223 de Kıpçak-Rus ordusunu yendi ve Kırım bu imparatorluğun parçası oldu. Cengiz Han’ın ölümünden sonra Kırım yarımadası “Altın Orda” Devletinin payına düştü. Altın Orda İmparatorluğu’nun taht kavgaları nedeniyle Gıyaseddin ve onun oğlu Hacı Geray 15. yüzyıldan itibaren Kırım’ı da içine alan müstakil bir devlet olan Kırım Hanlığını kurdu.


Geray Hanın Kırım Hanlığı 1475 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesine girdi. Bundan sonra Osmanlıların her seferine Avrupa’nın Hristiyan devletlerinin korkulu rüyası haline geldi, Kırım Tatarları ve Osmanlılar birlikte üç yüzyıl beraber oldular.

Kırım Hanlığı Osmanlı İmparatorluğu gibi özellikle 18. yüzyıl içinde bir gerileme sürecine girdi. 1774’de Küçük Kaynarca antlaşması ile Kırım Hanlığı üzerindeki Osmanlı himayesi kaldırılınca 1783’de Hanlığın topraklarının Rusya’ya bağlandı. 1853-1856 Kırım Savaşı ile Tatarların Osmanlı ile işbirliği suçlamaları nedeniyle kitlelerin Osmanlı ülkesine göçlerine sebep oldu.

İşte böyle bir tarihe sahip ve kadim kültürümüzde uzun senelerdir yer alan ve de 2. Dünya Savaşı sonrası Dünya haritasını yeniden çizenlerin ülkesine gidiyoruz.


Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.