Hafızlığın büyük manevi kuvveti var

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in hafızlarla ilgili çok güzel hadisleri olduğunu ifade eden Diva-Sen Genel Başkan Yardımcısı İmam Hatip Ferşat Kocaman, “Hafızın anne ve babasının kıyamet gününde nurdan bir taç takacağı Efendimizin Hadis-i Şerif’lerinde var. Dünyada okuduğu ayet kadar cennette yükseleceği rivayetleri var. Dolayısıyla hafızlığın hem dünyevi hem uhrevi önemi çok büyük” dedi.

Arapçada korumak, ezberlemek manasındaki hıfz kökünden türemiş bir sıfat olan hâfız, Kur`ân`ı Kerim`i ezberleyen ve hafızasında koruyan kişidir. Peygamber Efendimiz (SAV)’in çeşitli hadislerinde kendilerinden güzel sözlerle bahsettiği hafızlar Ramazan ayı programları çerçevesinde gazetemize konuşarak hafızlığı anlatmaya devam ediyorlar. Her gün bir hafızımıza yer vereceğimiz sayfamızda Diva-Sen Genel Başkan Yardımcısı İmam Hatip Ferşat Kocaman ile yaptığımız söyleşi şu şekilde:

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Ferşat Kocaman. Aslen Trabzon Uzungöl’lüyüm. Sakarya’ya taşındık. Daha sonra hafızlık eğitimi için İstanbul’a geçtim. Bayrampaşa Yeşil Cami Kur’an Kursu’nda hafızlık eğitimimi tamamladım. Ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirdim. 1986’dan bu yana imamhatip olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda Diva-Sen Genel Başkan Yardımcısıyım.

Kaç yaşında hafızlığa başladınız?

12 yaşında hafızlık eğitimime başladım.

Ne kadar sürede hafızlığı tamamladınız?

2 yılda hafızlığı tamamladım.

Kur’an’ı ezberlerken nasıl bit yöntem uyguladınız?

Hafızlıkta yıllardır süre gelen eski usule göre hafızlık eğitimimi aldım. Bu usulde hafızlıkta birinci sayfa sayılan her cüzün son sayfası ile ezber yapmaya başladık. Bunun öncesinde hocalarımızın tecrübeleri sayesinde hafızlığımız daha kolay oldu. Amme, Tebareke, Yasin, Fetih surelerini daha öncesinden bize ezberletmişlerdi. Bu şekilde bizleri hafızlığa hazırladılar. Günde 1 sayfa dersimizi veriyorduk. Daha sonrasında herkesin kapasitesine göre bu sayfalar arttı yada azaldı.

Neden hafız olmak istemeliyiz?

Hafızlığın hakikaten büyük manevi bir kuvveti var. Peygamber Efendimiz’in de hafızlarla ilgili çok güzel hadisleri var. Hafız anne ve babasının kıyamet gününde nurdan bir taç takacağı Efendimizin Hadis-i Şerif’lerinde var. Dünyada okuduğu ayet kadar cennette yükseleceği rivayetleri var. Dolayısıyla hafızlığın hem dünyevi hem uhrevi önemi çok büyük.

Hafızlıkta başarının formülü nedir?

Kur’an’ı Kerim’in yüzünden çok iyi okunması lazım. Talim ve tecvide çok hakim olması lazım. Sabretmek, nefis ve şeytanla uğraşmak zor. Sabır, emek ve metanet isteyen, ailenin de arkasında durması motive etmesi çok önemli.

Hafızlığın insan davranışlarındaki etkileri nelerdir?

Hz. Aişe validemize efendimizin ahlakı ne diye sorulduğunda, ‘Siz hiç Kur’an-ı Kerim okumadınız mı?’ cevabını vermiş. Dolayısıyla hafız bir arkadaşımız Kur’an- Kerim’i hayatında yaşatıyorsa da ahlakı da güzel olur.

Hafızlar arasındaki nesil farkını nasıl görüyorsunuz?

Şuan hafızlık öğrencileri gerçekten çok şanslı. Ekonomik, sosyal ve çevre olarak çok şanslılar. Bizim dönemimizde şartlar biraz daha zordu.

Hafızlık eğitimi aldığını döneme ait hiç unutamadığınız bir anınız var mı?

Hafızlık hocam, abimin de hafızlık hocasıydı. İlk etapta benim kapasitemi bilemediği için ufak ezberlerle başlattı. Daha sonra bana Hafız Mustafa’ya da benziyorsun dedi. Neden hocam diye sorduğumda. O da dersini çabuk ezberler, getirir verir demişti. O konuşma beni daha çok motive etmişti. Bana taltif gibi gelmişti. Sevmeyi de bilirdi, zamanı geldiğinde cezalandırmayı da bilirdi. Ama biz cezalandırmayı hep bir kenara bıraktık, mükafatına bakıyoruz.

Daha iyi hafızlık için öneri ve teklifleriniz nelerdir?

Şuan uygulanan metodu hakikaten beğeniyorum. Öğrenciyi yormadan ezberlemesi sağlanıyor.

Ramazan ayı sizin için ne ifade ediyor?

11 ayın sultanı. Günahlardan arınma, tövbe etme, istiğfar etme, Cenab-ı Hakka karşı hakikaten kendimizi hesaba çekme, günahlarımızdan dolayı af dileme ve kul olduğumuzun farkına varabilmek için güzel bir dönem. Orucuyla, teravi ve mukabelesiyle mükemmel bir zaman dilimi. Hakikaten Cenab-ı Hakka bu yönüyle şükretmekten aciz kalıyoruz. Ramazan ayı denilince ben ilk okuduğum mukabelemi hatırlarım. Cemaate karşı mahcup olmayalım diye günde 2-3 saat dersime çalışırdım. Tam cüz okurduk. Cemaatin karşısına çıkıyorsun, tabiri caizse ayakların titriyor. Acaba yanılacak mıyım telaşı da var. Ama oradaki manevi hava, saf duygular içerisinde mukabele okunması muazzam bir duygu.

‘Nerede o eski Ramazanlar’ diye başlayan cümleler kurulur hep günümüzde. Eski Ramazanları arıyor musunuz?

Her mevsimin ve Ramazan’ın kendine özel durumları var. Eskiyi unutmamak, yaşatmak tabi ki önemli. Ama eskiye takılıp da önümüzü göremezsek sıkıntı orada başlar. Ama eski Ramazanların birlik beraberlik, yardımlaşma ruhu, komşuların birbirine tevekkülsüz gidip gelmesi, ikramlarda bulunmaları da tabi ki unutulmamalı. Teknolojinin ilerlemesi bu bağları biraz koparttı. Şuan herkesin telefonu var. Evlerde bile herkes telefonunu, bilgisayarını alıyor kendi odasına çekiliyor.

Konya’nın Ramazan gelenekleri ile ilgili fikirleriniz

Ramazan davetleri artık maalesef sen beni çağırdın, ben seni çağırdıma döndü. Aile yada birinci dereceden akrabaların arasında davetler dönüyor. Aslolan bu değildir. Aslolan mahallendeki kimsesizle, yoksulla ve yetimle iftar açabilmek. Öncesinde Konya’mızda bu vardı. Ama son 10-15 yıl dönemi için bunu söyleyemeyiz. Bu da Ramazan’ın özüne uygun bir davranış değil. Önemli olan soframızda bir ihtiyaç sahibini, fakiri iftar edebilmek. İnanlarımızı rahat yaşamaya başladığımız zaman bir rehavete düşüyoruz. Dolayısıyla bu rehavetin halen devam ettiğini görüyoruz. Oysa Müslüman her zaman teyakkuz halinde olması lazım. O rehavete düşmemeli. Her Ramazan’a bu benim ilk Ramazan’ım diye o heyecanla girmeli. İlk ve son Ramazan’ımız gibi düşünürsek çok daha fazla manevi havasında istifade etme yönüne kendimizi adapte ederiz. Ramazan-ı Şerif’imiz tüm İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. ( Mehmet Günnar )