'Şehit Olmak, Küçüklüğünden Beri Arzusuydu'

'Şehit Olmak, Küçüklüğünden Beri Arzusuydu'
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü'nde şehit olan Muhammed Ambar'ın kardeşi Melek Ambar, ağabeyinin küçüklüğünden beri şehit olmayı arzu ettiğini söyledi

İSTANBUL(AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü'nde şehit olan Muhammed Ambar'ın kardeşi Melek Ambar, ağabeyinin küçüklüğünden beri şehit olmayı arzu ettiğini söyledi.

Aslen Rize'nin Çayeli ilçesi Senoz köyünden olan ve bebek giyim aksesuarı işiyle ilgilenen 40 yaşındaki Muhammed Ambar, Boğaziçi Köprüsü'nde engellemeye çalıştığı darbeciler tarafından şehit edildi.

Geride biri kız iki çocuk bırakan şehidin kardeşi Melek Ambar ile yeğeni Selahattin Okumuş, Muhammed Ambar'ın bilinmeyen yönlerini ve 15 Temmuz gecesi yaşananları AA muhabirine anlattı.

Ağabeyiyle ilgili bilgi veren Melek Ambar, "Ona vatan, millet hakkında kimse kötü bir söz söyleyemezdi. Aileden biri bile devlet, hükümet hakkında, doğruları söyleyen kişiler hakkında yanlış şeyler söylerse kızardı. Yeri geldiğinde çok güzel eleştirisini de yapardı. Ben küçüklüğümden hatırlıyorum, şehit olmak hep onun arzusuydu. Hep söylerdi. 'Ben ailenin küçük oğluyum, savaş çıkarsa ilk ben gideceğim' derdi. Zaten olaydan bir hafta önce ablama yemeğe gittiklerinde de söylemiş, 'ben şehit olacağım' demiş. Eniştem, '40 yaşında adamsın, seni bu yaştan sonra askere mi alırlar' deyince ağabeyim, 'İlla asker mi olmak lazım şehitlik için' demiş. İstediği gibi olması bizim yüreğimizi ferahlatıyor. Yıllardır arzuladığı şekilde gitti. Biz burada annem, ağabeyim, ben, ağabeyimin eşi ve iki çocuğuyla yaşıyorduk. Oğlu 7, kızı 2,5 yaşında. Kızının ismini, Mısır'daki olaylarda şehit olan Esma’dan esinlenerek koymuştu, İnşallah ona yakışan bir evlat olur. Çocuklarına çok düşkündü ama kızının ona bağlılığı çok daha başkaydı. Eve geldiğinde etrafında döner, ‘benim babam’ deyip kimseyle paylaşmazdı. Günlerdir çocuklar bir tuhaf, içlerine kapandılar." ifadelerini kullandı.

Şehit Muhammed'in yeğeni Selahattin Okumuş da Cumhurbaşkanı'nın çağrısından önce dayısının herkesi aradığını, “Olay var, ne duruyorsunuz, dışarı çıksanıza. Ülkeye bu zamanda yardım etmeyeceksek, dışarı çıkmayacaksak başka ne zaman çıkacağız?" dediğini söyledi.

Dayısını görenlerin köprüye gittiğini söylediğini ama onun telefonlarına cevap vermediğini anlatan Okumuş, şöyle konuştu:

"Şehit olduğunu öğrendiğimde sabah ezanı vaktiydi. Beni biri arayıp haber verdi. Daha sonra öğrendim, savcıymış arayan. Hemen Kadıköy Numune Hastanesi'ne gidiyoruz. Ve bizi arayan kişinin, savcının telefonunu geri arıyoruz. 'Morgun önüne gelin' diyor bize. Tabii biz o an olayın farkında değiliz. Belki bir umut, telefonu orada düşürmüştür, oradadır, bu şekilde bir umutla oraya gidiyoruz. Savcı, 'Dayını kaybettik, teşhis etmen gerekiyor' dedi. Ben donuk bir şekilde odaya doğru gidiyorum. Görmek istiyorum. Ne zaman geldi, nasıl oldu, bunları daha çok merak ediyorum. Yani inanamıyorum ilk başta. Ve insan çok garip oluyor, içinde farklı bir duygu oluyor yani. Günlük hayatta herkes onu çok seviyordu. Bu şekilde vatan, millet aşkına yapamayacağı şey yoktu. Her zaman 'Ben şehit olacağım' diyordu. Bunu da tabii o vefat ettikten sonra cenazeye gelenlerden olsun, yakınlarımızdan olsun, daha çok öğrenmiş olduk. Vatan, millet aşkıyla tutuşan bir insandı."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.