2016 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda

2016 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda
Başbakan Yardımcısı Elvan: - "Cumhurbaşkanlığı külliyesi kaçak değildir. Bununla ilgili 27 dava açılmıştır, bu davaların 24’ü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi lehine sonuçlanmıştır"- Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş:- "Meclis olarak bütün idam cezalarının hukuki a

TBMM (AA) - Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin kaçak olmadığını belirterek, bununla ilgili 27 dava açıldığını ve davaların 24’ünün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi lehine sonuçlandığını söyledi.

CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Genel Kurul'da, 2016 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın görüşmelerinde, Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, seçildiği günden itibaren Anayasa'yı çiğneyen bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya olduklarını savunarak, "Bir cumhurbaşkanı bir siyasi parti genel başkanı gibi meydan meydan dolaşıp partiye oy isteyebilir mi? Ama Recep Tayyip Erdoğan yaptı bunları. Bilim adamları bir bildiri yayınladılar diye ertesi gün linç kampanyası yapılıyor, hakkında her türlü soruşturma açılıyor ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı yasaları, kanunları, İçtüzüğü çiğniyor, yerlerde süründürüyor, hakkında bir tek soruşturma açılmıyor. Bu ülkenin yargıçları, savcıları, Anayasa Mahkemesi, YSK nerede, ne zaman görev yapacaklar?" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 7 Haziran seçimlerinden sonra CHP'ye hükümeti kurma görevi vermediğini ifade eden Çam, "Eğer CHP; MHP ve HDP ile bir azınlık hükümetini tek başına kurmuş olsaydı 17-25 Aralık’ın bütün yolsuzluk dosyalarını buraya getirecekti, belki bugün Recep Tayyip Erdoğan elleri kelepçeli mahkemelerde ya da cezaevinde olacaktı. Türkiye’de sarayın gladyosu devreye girdi. Türkiye’de terör olaylarının önemli bir noktası saray gladyosu tarafından yapılmış ve onlar tarafından başlatılmış bir oyundur. 1 Kasım sonuçları onun üzerine alınmış sonuçtur" görüşünü ileri sürdü.

- Kürsüden kırmızı kart gösterdi

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin kaça mal olduğunu sorduklarını ancak açıklanmadığını belirten Çam, iki fotoğraf göstererek, "Bir ülkenin cumhurbaşkanı hem kaçak sarayda hem kaçak villalarda oturur mu? İzmir’in Urla ilçesinde vatandaş bir tek göz oda yapamazken Cumhurbaşkanı kaçak villalar yapıyor. Geçtiğimiz hafta Bulgaristan’da bir gazete yayın yapıyor, ‘Bilal Erdoğan Bulgaristan'da Halk ve Özgürlükler Partisi'nin eski genel başkanına ayda 1 milyon lira verecek ve Bulgaristan’da bir örgütlenme yapılacak' diyor. Suriye’yi karıştırdınız, şimdi Bulgaristan’ı karıştıracaksınız. 1 milyon dolar hangi paradan gidiyor, örtülü ödeneklerden ve gizli hesaplardan gidiyor" dedi.

Çam'ın, "Ey Recep Tayyip Erdoğan; ağacı büyüten biziz kesen sen, hukuku kuran biziz katleden sen, gençlerin kurşunlarla yaralanmasına feryat eden biz onlara emir veren, ‘Destan yazdılar' diyen sen, hırsızı takip eden biziz takdir eden sen, evladımıza ‘Haramdan uzak dur’ diyen biz, Bilal Erdoğan’a 'Evdeki dolarları sıfırla' diyen sensin. Ey Recep Tayyip Erdoğan, seçim meydanlarına çıktın, elinde Kur’an, dilinde bin bir yalan, kursağında haram olan bu bütçeye bizler kırmızı kart gösteriyoruz" diyerek kırmızı kart göstermesine AK Parti milletvekilleri tepki gösterdi.

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, sataşma gerekçesiyle söz alarak, CHP grubu içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ilişkin "en ateşli konuşmaları yapan kişiler sıralamasında" Çam'ın başta geleceğini ifade ederek, "Geçenlerde de böyle bir konuşma yapmış, ben de bunun Sayın Erdoğan’a ilişkin bir negatif aşkın temsili olduğunu söylemiştim. Aşk ile nefret arasında incecik bir çizgi vardır. Ben Musa Bey'e 'Siz Sayın Erdoğan’ı negatif aşkla seviyorsunuz' dediğimde öfkelendi, kızdı ve 'Benim sevdiğim lider Atatürk’tür' dedi. Sayın Erdoğan size Atatürk’ü hatırlatıyor. İşte negatif aşk bu. Belgeli tek gerçek vardır, gerisi spekülasyon, Sayın Cumhurbaşkanımız kendisini atamadı, millet onu oraya gönderdi. Millete saygılı olun" dedi.

- "Meclisi, Türkiye’yi yönettiğiniz gibi yönetiyorsunuz"

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, TBMM'nin taşeron sistemi, emek sömürüsü ve angaryanın başkenti haline geldiğini savunarak personel rejimi açısından kötü durumda olduğunu ileri sürdü. Mecliste çalışan taşeron işçilerin "Guantanamo'yu hatırlatan tek tip elbise giydirilerek ve sosyal ilişkiden tecrit mekanizması kurulduğunu" ifade eden Özel, Meclis bürokrasisinde "kraldan çok kralcıların görev yaptığını, sendika kurulmasının önce engellendiğini, sonra iktidara yakın sendikanın çalışanlara dayatıldığını" söyledi.

Özel, "Meclis Başkanı'nın dünya kadar müşavir kadroları var; danıştıkları, danışmadıkları ve tanışmadıkları… Tanışmadıkları kadroları boşaltsınlar, emekçinin hakkını versinler. Lojmanlar, mantolamadan birkaç gün sonra yıkıldı. Meclisteki atamalarda likayat sistemi tamamen terk edildi, tek liyakat siyaset oldu. Meclisi, Türkiye’yi yönettiğiniz gibi yönetiyorsunuz. Meclis bütçesine de Türkiye bütçesine de ret oyu veriyoruz" diye konuştu.

CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, Yargıtay ve Danıştay bütçeleri üzerinde yaptığı konuşmada, 12 Eylül 2010 referandumuyla yargının yürütmenin emrine girdiğini savundu. Aldan, "Türkiye’de yargının yükü artmaktadır. Mutlu ve refah içindeki toplumda suç niye artsın? Suçun ana etkenleri yoksulluktur, yolsuzluk ve yanlış ekonomik politikaların getirdiği sonuçlar, kafalarındaki kavram kargaşasıdır. Türk insanı moral değerlerini yitirmiştir. Kent varoşları suç işleme merkezleri haline getirilmiştir. Yargı da günümüzde bir silahtır hem de kalleş bir silahtır. Yargıya güvenirsiniz. Ama bugün yargı size arkadan vuruyor. Çünkü yargı, yürütmenin tekelindedir. Yönetirken adaletli davranmayanlar, yönetimden düştükleri zaman aradıkları adaleti bulamayacaklarını bilmeli" dedi.

CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Başbakanlık bütçesi üzerinde yaptığı konuşmaya, ülkede Başbakan olup olmadığının şüpheli olduğunu savunarak "Dışişlerinde ilklere imza atan Davutoğlu, Başbakanlığında da ilklere imza atıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez toprak kaybettik. Tarihte ilk kez yetkileri devreden Başbakan ile karşı karşıyayız. Kaosun adı AKP’dir. Bu ülkede siz ne kadar özgürseniz Sayın Başbakan, basın o kadar özgürdür" görüşünü ifade etti.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, sataşma gerekçesiyle söz alarak, "Bu millet, sarayın kaçak olup olmadığını, bu ülkede Başbakanın, Cumhurbaşkanımızın yetkilerinin ne olduğunu çok net idrak etti, dersini çok net verdi, sizin sevinmenize imkan vermeden, 1 Kasım ile bütün taşları yerine oturttu. Yeni argümanlar üretin, yeni söylemler geliştirin, muhalefet aynı şeyi 14 yıl tekrar edip aynı oyu almak değildir. Siz böyle yaptıkça, biz, bir 14 yıl daha bütçe yapmaya devam ederiz" dedi.

- "Bu bina kaçak değildir"

Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, CHP'li Akar'ın örtülü ödenekle ilgili sözleri üzerine açıklama yaparak, "Örtülü ödenek uygulaması iz bedeli uygulamasıdır, bizim zamanımızda başlamış bir uygulama değildir. Kendi arkadaşlarının milletvekili olduğu dönemlere, bizden önceki iktidar dönemlerine bakarsanız, o dönemlerde de iz bedeli üzerinden bir ödenek ayrıldığını görürsünüz. Bu yıllardan beri devam eden, geleneksel hale gelmiş, çünkü ne kadarlık bir harcama yapılacağı tahmin edilemediği için böyle bir uygulama yapılmaktadır" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili olarak sürekli "kaçak" ifadesi kullanıldığına işaret eden Elvan, "3 Ağustos 2010 tarihinde 1/10.000 ölçekli imar planı kabul edilmiştir, 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planı kabul edilmiştir ve 8 Ekim 2014 tarihinde yapı kullanma izin belgeleri alınmıştır. Bu binanın, külliyenin iskan ruhsatı alınmıştır, bu bina kaçak değildir. Hizmet binalarının kaçak olduğu yönündeki iddialar, asılsız ve hukuki mesnetten uzaktır. Üst yargı kararları da tamamen Cumhurbaşkanlığı Külliyesi lehine kararlardır. Bununla ilgili 27 dava açılmıştır, bu davaların 24’ü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi lehine sonuçlanmıştır" diye konuştu.

- "İdamlar hala kara leke olarak duruyor"

Genel Kurulda, bazı milletvekilleri ve grup başkanvekilleri, eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın vefatının beşinci yılı ve Deniz Gezmiş'in doğum günü nedeniyle söz alarak görüşlerini ifade etti.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Gezmiş ile ilgili olarak, "Belki idam edilmeseydi şu an bu sıralarda vekillik yapıyor olacaktı. Deniz Gezmiş'in idamıyla ilgili, o kararın mutlaka Meclisin onayı gerekiyordu. O onayın zabıtlarını aldırdım, arkadaşlara verebilirim. O zamanki 30'dan fazla CHP'li milletvekilinin evet oyu var, 100'den fazla vekilin de katılmaması, koridora oturması var. Dolayısıyla, CHP'li vekiller, o zamanki vekiller bugünkü arkadaşlar kadar hassas olsalardı, iyi niyetli olsalardı bugün Deniz Gezmiş asılmamış olurdu diye düşünüyorum" dedi.

CHP'li Özel bu sözlere karşılık, şunları kaydetti:

"Orada İnönü'nün tarihi tavrı önemlidir, bunu görün. O gün yoklamaya girmeyenlerin çok kısa süre sonra partiden ayrılıp bambaşka bir partiye geçmeleri söz konusudur. CHP'nin grup tavrında hiçbir sıkıntı yoktur. Bundan besleniyorsanız eğer, o zaman Sayın Numan Kurtulmuş'a şöyle sorayım da kendisi cevap versin. Erbakan’a AKP’lilerin 'Numan’ı genel başkan yapma, başka düşük profilli bir aday yap, o durumda senin hapsini ev hapsine çevirelim' diye teklif ettiklerini arkadaşlarınızla paylaşmıştınız, parlamentoda da paylaşmayı düşünür müsünüz?"

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise, Türkiye’deki idam cezalarının hala TBMM'nin üzerinde "kara leke" olarak durduğunu belirterek, "Geçmişte bu idam cezalarına kim imza atmışsa atmış ama sonuçta bugün Türkiye’de bir Meclis var. Gerçekten Adnan Menderes’in,12 Eylül’deki idam cezalarından, Deniz Gezmiş’in idam cezasından rahatsızsak haydi buyurun dört parti burada, Meclis olarak bütün idam cezalarının bütün hukuki altyapısını kaldıralım ve Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda büyük bir adımı atalım" diye konuştu.

İdamlar üzerinden muhalefet yapmayı asla doğru ve siyaseten şık bulmadığını ifade eden Kurtulmuş, "Bu teklifi bir kere daha söylüyorum; Türkiye’de Adnan Menderes’in de diğer idam cezalarının da hepsi Türkiye’nin hukuk sistemi bakımından önemli parametrelerdir, bu Meclis isterse bunu ortadan kaldırabilir" diye konuştu.

Kurtulmuş'un, kendisine yönelik sözlere karşılık "Ben böyle bir konuyu ilk defa sizden duyuyorum. Böyle bir konu benim bulunduğum hiçbir mecliste dile getirilmedi. Böyle bir konuya ilk sefer vakıf oldum. Benim siyasi mücadelem ve fikirlerim bellidir" demesi üzerine CHP'li Özel ise, "Recai Kutan'ın şahitliği olduğunu ve dile getirdiğini, sizin de haberdar olduğunuzu biliyoruz" karşılığını verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ise Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde yaptığı konuşmasında "tutuklu gazetecilerin" adlarının yazılı olduğu bir tablo göstererek, "Can Dündar ve Erdem Gül'ün serbest kalmasıyla sayıları 32'ye düşen gazeteciler... Troliçeler, Dündar'ın önümüzdeki salı günü gözaltına alınıp tutuklanacağını yazdı. Dündar'a ilişkin umarız böyle bir komplo kurmaya kalkmazsınız. Bunun da altında kalır, tükürdüğünüzü yalamak zorunda kalırsınız" dedi.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.