"31 Mart Sadece Bir Mahalli İdareler Seçimi Değil"

"31 Mart Sadece Bir Mahalli İdareler Seçimi Değil"
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı: - "31 Mart sadece bir mahalli idareler seçimi değildir. Siyaset total bir şeydir. Biz bir mahalli seçim yapıyoruz ancak bu seçim sonrası ortaya çıkacak siyasi tablo, oy oranları, Türkiye'nin ilk etapta Suriye'nin kuzey

TBMM (AA) - YILDIZ AKTAŞ - AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, "31 Mart sadece bir mahalli idareler seçimi değildir. Siyaset total bir şeydir. Biz bir mahalli seçim yapıyoruz ancak bu seçim sonrası ortaya çıkacak siyasi tablo, oy oranları, Türkiye'nin ilk etapta Suriye'nin kuzeyindeki tehlikeye karşı halk destekli politik gücünü, sonrasında ise bölgedeki toplam gelişmelerde dirayetli bir dış politika yürütülmesini önemli ölçüde etkileyecek." dedi.

Bostancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu topraklarda "beka" meselesinin her zaman önemli ve temel bir başlık olduğunu belirtti.

Osmanlı İmparatorluğu'nun irili ufaklı 57 savaşa girdiğini anımsatan Bostancı, yaşanan coğrafyada ayakta kalınmak isteniyorsa özellikle dış politikaların itinayla yürütülmesi, güçler dengesine ve bölgedeki gelişmelere karşı son derece dikkatli olunması gerektiğini ifade etti.

Anadolu'nun Orta Doğu ile Avrupa ve Asya ile Avrupa arasında kritik bir konumda bulunduğuna işaret eden Bostancı, Türkiye'de tarih boyunca yaşanan gelişmelere bakıldığında, ülkenin, varlığı, birliği ve dirliğini koruma gayretinin siyasetin en temel konu başlıklarından olduğunu kaydetti.

Son zamanlarda Orta Doğu'daki bazı ülkelerde yaşanan yönetim değişiklikleri, "Arap Baharı", Suriye'deki iç savaş gibi gelişmelerin bölgede adeta "bir hayaletin dolaştığını" gösterdiğini belirten Bostancı, Türkiye'de Gezi olayları, 17-25 Aralık, 15 Temmuz gibi olayların sadece iç dinamiklerle yaşanmadığını aktardı.

Bu tür girişimlerin Türkiye'yi istedikleri doğrultuda yönlendirmek isteyen küresel güçlerle bağlantılı olduğunu vurgulayan Bostancı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanımız ve AK Parti, Türkiye'ye yön vermek isteyen bu tür dış güçlerin girişimlerine karşı her zaman yüksek sesle itiraz etti ve Türkiye'nin bağımsızlığını vurgulayan bir çizgideki siyasetin bayraktarlığını yaptı. MHP'nin de Türkiye'ye yönelik yaklaşımları ve politik programının temel unsurlarını bunlar oluşturuyor. Böyle olunca AK Parti ve MHP, bu kritik süreçte, bölgede yaşanan gelişmeleri ve Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı riskler ile tehlikeleri dikkate alarak bir iş birliğinde bulundular. Suriye'deki gelişmeleri görüyoruz. Kuzeyinde bir terör devleti kurulmak isteniyor. Bölgedeki gelişmeleri ve uluslararası alanda yaşananları dikkatle takip ediyoruz. Bunun için 31 Mart sadece bir mahalli idareler seçimi değildir. Siyaset total bir şeydir. Biz bir mahalli seçim yapıyoruz ancak bu seçim sonrası ortaya çıkacak siyasi tablo, oy oranları, Türkiye'nin ilk etapta Suriye'nin kuzeyindeki tehlikeye karşı halk destekli politik gücünü, sonrasında ise bölgedeki toplam gelişmelerde dirayetli bir dış politika yürütülmesini önemli ölçüde etkileyecek. Mevcut kararlı politikaların sürdürülmesinin sağlam karinesini teşkil edecek."

Muhalefetteki partilerin meseleyi sadece bir iktidar değişikliği perspektifinden gördüğünü anlatan Bostancı, bu partilerin tüm çabalarını iktidarın gitmesi için harcadığını bildirdi.

Bu nedenle muhalefet partilerinin AK Parti'nin, bu kritik süreçte Türkiye'ye ilişkin dile getirdiği ve vurguladığı konuları gündemlerine alma niyetinde olmadığına değinen Bostancı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu tür konuları gündeme almalarının iktidara avantaj sağlayacağını düşünüyorlar. Oysa ki mesele aslında Türkiye'ye sağlayacağı avantaj olmalı. O yüzden de onların gündeminde beka yok. Hatta bu beka meselesini önemsizleştirici bir strateji ile iktidar çevresini, AK Parti ve MHP ittifakını yıpratmaya dönük çaba içerisine giriyorlar. Türkiye'de kim iktidar olursa olsun bu riskler söz konusu. Öte yandan, kimi muhalif sözcüler Suriye'nin kuzeyi ve genelde Orta Doğu politikaları için küresel hegemonik güçlere paralel açıklamalar yaptılar. Suriye'nin Türkiye sınırında PYD olmasından rahatsızlık duymayacaklarını ifade ettiler. PYD'yi bir terör örgütü olarak görmediklerini belirttiler. Türkiye'nin iç istikrarını korumanın bir aracı olarak yürüttüğü aktif dış siyaseti eleştirdiler. Bunlar maalesef kabul edilebilir yaklaşımlar değil."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.