Av. Gülşah Ekin: Çocuk hakları yasaları var ama, uygulama eksik

Av. Gülşah Ekin: Çocuk hakları yasaları var ama, uygulama eksik
 Muhabir
Geleceğe Yön Ver Derneği Başkan Yardımcısı Av. Gülşah Ekin, çocuk haklarını koruyan yasaların yeterli olduğunu, fakat uygulamada eksiklikler bulunduğunu söyledi.

Geleceğe Yön Ver Derneği Başkan Yardımcısı Av. Gülşah Ekin, ’20 Kasım Dünya Çocuk Hakları’ nedeniyle Pusula Haber’den Samet Aktaş’a önemli açıklamalarda bulundu. Ekin, son zamanlarda toplumun kanayan yarası olan ‘çocuk hakları ihlaline’ ilişkin hukuki boyutu değerlendirdi. Ekin, her çocuğun doğuştan gelen temel yaşam hakkına sahip olduğunun altını çizdi.

İlk olarak Geleceğe Yön Ver Derneği adına yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Ekin, çocuk odaklı çalıştıklarına değindi. Geleceğin çocuklarda olduğunu dile getiren Ekin, “Geleceğe Yön Ver Derneği olarak, birlikte büyüdük ve birlikte güçlendik. Bugüne kadar 2 bin 939 çocuğa ve 10 bin 500 kişiye ulaştık. Afet bölgelerinde, özellikle Hatay ve Adıyaman’da afetten etkilenen çocuklara çocuk haklarını anlattık. Çocuk festivalleri düzenledik ve onların yeniden güçlenebilmesi için çeşitli çalışmalar atölyeler düzenledik. Bunu derneğimizde görev yapan avukatlar, ruh sağlığı uzmanları ve sosyal hizmet uzmanlarıyla birlikte, güçlü ve alanında yetkin bir ekiple gerçekleştirdik. Biz, çocuklara dokunmayı, onların güvende olmalarını ve kendilerini güvende hissetmelerini temel ilke edinen bir yapıyız. Çocuklar adına daha fazlasını yapabilmek için aralıksız çalışmaya devam ediyoruz” dedi.

EKİN, RÖPORTAJIN SORU-CEVAP KISMINDA İSE ÖZELLİKLE TOPLUM TARAFINDAN MERAK EDİLEN HUKUKİ OLARAK BİRÇOK KONUYA AÇIKLIK GETİRDİ.

1-) Soru: Türkiye’de çocuk haklarını koruyan temel yasalar nelerdir? Bu konuda ne gibi eksiklikler bulunmaktadır?

Cevap: Türkiye’de çocuk haklarını koruyan başlıca düzenlemeler; Anayasa, Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu, ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesidir. Bu yasalar kâğıt üzerinde oldukça kapsamlı olsa da uygulama noktasında ciddi eksiklikler yaşanıyor. Örneğin; çocuğun üstün yararı ilkesi her dosyada aynı hassasiyetle gözetilmiyor, kurumlar arası iletişim yetersiz kalabiliyor, sosyal hizmet uzmanı ve çocuk psikoloğu sayısı bazı illerde ihtiyaçtan çok daha az. Yasadan ziyade uygulama ve denetim tarafında güçlendirme gerekiyor.

2) Soru: Çocuk istismarı, ihmal veya şiddet vakalarında tanık olan kişilerin yasal yükümlülüğü nedir?

Bu tür vakalara tanıklık eden herkesin aile bireyleri başta olmak üzere derhal bildirimde bulunma yükümlülüğü vardır. Türk Ceza Kanunu, çocuğa yönelik bir suçun bildirilmemesini ayrıca cezalandırıyor. Ayrıca sağlık çalışanları, öğretmenler, kamu görevlileri gibi pek çok meslek grubu için “zorunlu ihbar yükümlülüğü” daha da ağır. Kısacası, istismarı görüp susmak hukuken ve vicdanen kabul edilemez.

3-) Soru: Çocuklar boşanma davalarında ebeveynlerin ayrılığına tanıklık etmek zorunda kalıyor. Mahkemeler üstün yarar ilkesini nasıl uyguluyor?

Boşanma sürecinde mahkemeler kararlarını çocuğun üstün yararı ilkesine göre verir. Bu, teoride basit gibi görünse de pratikte birçok kriterin birlikte değerlendirilmesi anlamına gelir. Çocuğun fiziksel ve psikolojik güvenliği, ebeveynlerin bakım kapasitesi, ebeveynin yaşam tarzı, bağımlılık problemleri veya şiddet geçmişi, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve alıştığı düzen. Çocuk mümkün olduğunca davaya dahil edilmez; görüşüne ihtiyaç duyulursa, bu görüş uzman eşliğinde ve çocuğu örselemeden alınır. Mahkemelerin amacı, ebeveynlerden birinin “daha iyi” olmasından çok, çocuğun hangi ortamda daha az zarar göreceğidir.

4-)Soru: Dijital ortamda çocukların korunmasına yönelik yasalar yeterli mi?

Mevcut yasalar temel bir çerçeve çiziyor ancak dijital dünyadaki hızlı değişim karşısında yetersiz kaldığı noktalar çok. Çocuklar sosyal medyada; uygunsuz içerik, siber zorbalık, kişisel verilerin kötüye kullanılması gibi risklerle karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle sadece yasal yaptırımlar değil, ebeveynlerin dijital okuryazarlığının artırılması, platformların daha sıkı denetlenmesi, çocuklara yönelik filtreleme ve yaş doğrulama sistemlerinin güçlendirilmesi gibi önlemler şart. “Çocuğu ekrandan değil, ekrandaki tehlikeden koruma” anlayışının yerleşmesi gerekiyor.

5) Soru: Sosyal medya, siber zorbalık ve kişisel verilerin paylaşılması konusunda hukuki boşluklar neler? Çözüm önerileriniz nelerdir?

En büyük sorun, dijital suçların çok hızlı işlenmesi ama hukuki süreçlerin çok yavaş ilerlemesi. Çocuğun kişisel verisinin ifşası, fotoğraflarının paylaşılması veya siber zorbalık gibi durumlarda şu anda hukuki mekanizmalar var ancak pratikte ispat zorluğu, platformların yurt dışında olması ve işlemlerin gecikmesi büyük problem. Çözüm önerilerim: Çocuklara yönelik dijital suçlarda hızlandırılmış prosedür uygulanması, Platformlara Türkiye’de daha güçlü temsil yükümlülüğü, Okullarda zorbalıkla mücadele birimlerinin kurulması, Çocukların dijital ayak izi konusunda ailelerin bilinçlendirilmesidir.

6-) Soru: Çocukların temel hakları nelerdir? Bu haklar ihlal edildiğinde aile bireyleri veya kurumların yaptırımları nelerdir?

Çocuk; yaşam hakkı, güvenlik hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, ifade özgürlüğü gibi pek çok temel hakka sahip. Türkiye’de bu hakların çoğu hem ulusal hem de uluslararası düzenlemelerle güvence altına alınmış durumda. Bu hakların ihlali; cezai yaptırımlara, velayetin sınırlandırılmasına veya kaldırılmasına, kurumsal sorumluluk veya tazminat davalarına kadar uzanabiliyor. Devlet, çocuğa yönelik her türlü ihlalde “koruyucu ve destekleyici tedbirleri” devreye almakla yükümlüdür

7-) Soru: Çocuk istismarı ve şiddet davalarında cezaların uygulanmadığına dair eleştiriler var. Bu neden?

Aslında mevzuat cezai anlamda oldukça güçlü; problem çoğu zaman uygulamanın aksaması. Geciken raporlar, yetersiz delil toplanması, bilirkişi süreçlerinin uzaması, failin iyi hâl indirimleri, mahkemeler arasındaki uygulama farklılıkları gibi nedenlerle cezaların tam olarak caydırıcı olmadığı yönünde toplumsal algı oluşuyor. Cezanın yetersizliğinden çok usul hataları ve süreç yönetimi asıl sorunu oluşturuyor. Çözüm, bu davaların daha uzmanlaşmış birimler tarafından yürütülmesi ve sürecin standartlaştırılmasıdır.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.