Bağrında sultanlar yetiştiren, Osmanlı'ya beşiklik yapan Selçuklu'yu ne kadar iyi biliyorsunuz?


Selçuklu, Konya'ya bağlı bir merkez ilçe konumunda... Nüfus ve gelişmişlik bakımından Konya'nın en büyük ilçesi olan Selçuklu, ismini Konya'yı başkent yaparak tarihteki sarsılmaz yerine oturtan Selçuklular'dan alıyor. Selçuklu, Anadolu Selçuklularına başkentlik yapmış, bağrında sultanlar yetiştirmiş, Anadolu topraklarında 6 asır hâkimiyetini sürdüren Osmanlı Devleti'ne kılavuzluk ve beşiklik yapmış şerefli bir maziye sahip. İlçe Konya'nın gelişen ve her alanda büyüyen yönünü temsil etmekte. 20.06.1987 tarih ve 3399 sayılı Kanunla Konya İl Merkezi Büyükşehir Statüsüne kavuşturulmuş; Karatay, Meram ve Selçuklu olmak üzere 3 ilçeye ayrılmış. Selçuklu 08.08.1988 tarihinde ilçe olarak kuruluş çalışmalarını tamamlamış ve bu tarihten beri ilçe olarak mülki taksimatta yerini almış. İlçelerin nüfus büyüklüklerine göre sıralanışında ilçe köy nüfusu dahil edildiğinde 17. sırada, belde ve köy nüfusları dahil edilmeden merkez nüfusu olarak ise 19. sırada.
BATIDA TAKKELİ VE LORAS DAĞLARI VAR
Selçuklu ilçesi, 36°52’ Kuzey enlemi ile 32°29’ Doğu boylamı arasında yer alıyor. İlçe iklim ve tabiat şartları itibarı ile İç Anadolu Bölgesinin karakteristik özelliklerini taşıyor. İlçenin yüzölçümü 2.056 km² olup, Konya’nın kuzeyinde yer alıyor. İlçenin kuzeyinde; Kadınhanı, Sarayönü ve Altınekin ilçeleri, güneyinde; Meram ilçesi doğusunda; Karatay ilçesi, batısında ise Derbent ilçesi bulunuyor. Selçuklu ilçesinin Coğrafi yapısı çoğunlukla düzlük olup, batısında Takkeli ve Loras dağları yer alır. İlçenin en önemli akarsuyu Sille deresidir. İlçemizde bulunan Malas Göleti’nin Sulama alanı 115 ha, depolama hacmi 2.91 ’tür. Bitki örtüsü ise bozkır iklimi özelliklerini gösterir. İlçe merkezinin rakımı 1020m’dir. Selçuklu kurak bir iklime sahip olup, yazları sıcak, kışın ise kar yağışlıdır. Bölgenin yağış ortalaması çevre illere göre daha düşük.
İNANÇ TURİZMİNDE MERKEZ DURUMUNDA
Selçuklu, özellikle inanç turizmi açısından önemli bir merkez durumunda. İlçede 3000 yıllık tarihi Sille Mahallesi, İnce Minare Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi, Alaaddin Köşk ve Saray kalıntıları ile birçok önemli tarihi eser yer alıyor.
İşte Selçuklu'da öne çıkan müze ve eserlerin bazıları;
1-Subaşı Hamamı
Su başı mahallesinde bulunan hamam KKTVK kurumunun 26.07.1991 / 1086 sayılı kararı ile tescillenmiştir. Çifte hamam olarak yapılan hamam uzun yıllar önce bir yangın sonucu harap hale gelmiştir. 1800 yıllarda yapıldığı tahmin edilmektredir. Selçuklu belediyesi tarafından restorasyonu ve cevre düzenlemesi yapılan sille hamamında sillede geçmişte kullanılan eşyalar sergilenmekte.
2-İnceminare Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi
İnce Minareli Medrese ya da diğer adıyla Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi Selçuklu İlçesi’nde ve Beyhekim Mahallesi’ndedir. Kapalı avlulu, tek eyvanlı ve tek katlı bir medresedir; adını, kuzey-doğu köşesindeki minaresinden almakta.
Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykâvus Devrinde Vezir Sâhib Atâ Fahreddin Ali tarafından, hadis ilmi okutulmak üzere 1264 yılında inşa ettirilmiştir. Yapının mimarı Keluk bin Abdullah’tır. Selçuklu Devrinin “Kapalı Avlulu Medrese” grubunda olup, tek eyvanlıdır. Doğusunda yer alan taç kapı, Selçuklu Devri taş işçiliğinin en güzel ve nadîde örnekleri arasında.
İnce Minareli Medrese XIX. yüzyılın sonuna kadar faaliyetini sürdürmüş, 1876-1899 yıllarında ise yenileme çalışmaları yapılmıştır. Cumhuriyet Devrinde 1936 yılında başlayan çeşitli onarım çalışmalarından sonra, 1956 yılında “Taş ve Ahşap Eserler Müzesi” olarak hizmete açılmıştır.Medreseye adını veren minare, bitişiğindeki mescide ait.
3-Aleaddin Camii
Şehrin merkezinde yüksekçe bir höyük olan Alaeddin tepesi üzerinde inşa edilmiş. Selçuklu sultanı I.Rükneddin Mesud’un son zamanlarında başlanılmış II. Kılıçaslan (1156-1192) devrinde inşaatına devam edilmiş, sultan I.Alaeddin Keykubat tarafından 1221 yılında tamamlanarak hizmete açılmış. Camii İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiş .Üzeri ağaç ve toprakla örtülmüş, Bizans ve klasik devirlere ait 41 taş mermer sütundan ibaret. Minber abanoz ağacından birbirine geçmiş olup Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örneklerinden1155 yılında Ahlatlı Mengum berti tarafından yapılmış bir şaheser. Çinilerle süslü mihrabın önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüş bir saha mevcut. Mihrap ve kubbelerin çinileri kısmen sökülmüş.
Güncel Gelişmelerden Anında Haberdar Olmak İçin Aşağıdaki Linki Tıklayarak Whatsapp Grubumuza Dahil Olabilirsiniz Https://chat.whatsapp.com/emhe2a1a0eschu9ysiriyr
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.