Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş soruları yanıtladı:

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş soruları yanıtladı:
"(HDP'li bir milletvekilinin Ankara'daki bombalı saldırıyı düzenleyen teröristin cenaze törenine katılması) Burası sözün bittiği yer, buna söyleyecek hiçbir şey yok. Bu açık bir şekilde bu millete kast etmiş olan hainlerle iş birliği yapmaktır"- "Rusya il

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, HDP'li bir milletvekilinin Ankara'daki bombalı saldırıyı düzenleyen teröristin cenaze törenine katılması ile ilgili, "Burası sözün bittiği yer, buna söyleyecek hiçbir şey yok. Bu açık bir şekilde bu millete kast etmiş olan hainlerle iş birliği yapmaktır" dedi.

Kurtulmuş, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) tarafından düzenlenen istişare toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin HDP'li bir milletvekilinin Ankara'daki bombalı saldırıyı düzenleyen teröristin cenaze törenine katılmasının sorulmasını üzerine Kurtulmuş, "Burası sözün bittiği yer, buna söyleyecek hiçbir şey yok. Bu açık bir şekilde bu millete kast etmiş olan hainlerle iş birliği yapmaktır" dedi.

Bunun ihanete ortak olmak, terör saldırısının tarafı olmak ve milletin karşısına geçmek demek olduğunu aktaran Kurtulmuş, bunu hiçbir makul gerekçeyle izah etmelerinin mümkün olmadığını düşündüğünü dile getirdi.

Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Bir kere daha HDP'lilere şu tavsiyede bulunmayı bir borç biliyorum; parlamentoda bulunuyorsunuz, milletin vermiş olduğu oylarla siyaset yapıyorsunuz. Türkiye'de asıl olan bu kadar karışık ortamda dahi siyaset zeminini açık tutmaktır. Siyaset zeminini açık tutmanın yolu ise terörle aralarına mesafe koymaktan geçiyor. HDP'nin hem kendi parti çıkarları, hem temsil ettiği seçmen kitlesinin çıkarları, hem Türkiye'nin menfaatleri bakımından terörle arasına mesafe koymalarını bekliyoruz. Ama biz bunu bekler, bunu ilan ederken hiçbir şekilde kabul edilemeyecek, hiçbir şekilde izah edilemeyecek ve hiçbir şekilde meşru görülemeyecek böyle bir davranışı da şiddetle kınadığımızı ilan etmek isterim."

Kurtulmuş, konuyla ilgili soruşturma açılıp açılmayacağının sorulması üzerine ise, "Bu bizim işimiz değil, ilgili savcılar eğer gerek duyarlarsa soruşturmayı açarlar" şeklinde konuştu.



- "Eğer Ruslar bombalamaları durdurursa bu sağlanan mutabakat önemli sonuç verir ümidindeyiz"




Numan Kurtulmuş, Rusya ile ABD'nin Suriye'de ateşkes için anlaşma sağlamasına ilişkin bir soruyu da yanıtladı.

Ayın 27'sinde Suriye ve Rusya'nın öngörmüş olduğu ateşkesin yürürlüğe gireceğini anımsatan Kurtulmuş, kendilerinin ateşin kesilmiş olma ihtimaline dahi olumlu baktıklarını söyledi.

Kurtulmuş, ancak ateşkes sürecinden sonra, eğer ateşkes uygun bir şekilde devam ederse, 6 ay süreyle bir müzakere süreci olacağını dile getirdi.

Buradaki endişelerinden bahseden Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Özellikle Rusların 30 Eylül'den bu yana yapmış oldukları hava saldırılarını biliyoruz, 8 bine yakın sorti yaptılar. Bu sortilerin hepsi kayıtlı, yüzde 90'ı ılımlı muhaliflerin ve sivil halkın üzerine yapılmış olan sortiler. Sadece yüzde 10'u DAEŞ mevzilerine karşı yapılmıştır. Rusların, ateşkes sürecinde DAEŞ ile mücadele ortak hedefini bahane ederek, sivil halkı ve Özgür Suriye Ordusu gibi muhalif unsurların mevzilerini bombalamaması şart. Uluslararası camianın bunu sağlaması lazım. Bu ateşkesin ciddi olup olmadığını ortaya koyacak olan esas tavır, Rusların bu sıradaki takınacakları tavırdır. Eğer Ruslar bombalamaları durdurursa ateşkes konusunda, bu sağlanan mutabakat önemli bir sonuç verir ümidindeyiz."

Kurtulmuş, konuyla ilgili şunları da kaydetti:
"Bu 6 aylık müzakere sürecinde ilgili taraflar, rejim güçleri ve muhalif unsurlar bir araya gelecekler ve ondan sonra 18 aylık süreçte bir geçici hükümet Suriye'yi idare edecek. Bu süreç içerisinde Rusya ve İran'ın görüşü 'Esad'lı bir geçiş sürecinin olmasıdır. Onun dışındaki aşağı yukarı bütün ülkelerin ve bizim görüşümüz, 'Esad'sız bir geçişin olmasıdır, geçiş sürecinin olmasıdır. Çünkü Suriye halkına bu kadar çok zulmetmiş olan bir yönetimin artık bundan sonraki süreçte iş başında durmaması asıl olandır. Bakalım göreceğiz. Ümidimiz, temennimiz barışın bir an evvel gelmesi. Bu ateşkes sürecini olumlu karşılarız. Her tarafın ateşkes sürecine riayet etmesi gerektiğini bir kez daha ifade ederiz ve ümit ederiz ki bundan sonra Suriye'de kalıcı, adil ve hakkaniyete dayalı bir barışın kurulması mümkün olur."


- "Bizim için göçmen krizi, insani bir krizdir"



Kurtulmuş, Türkiye'nin bundan sonra sığınmacı kabul edip etmeyeceği ve bununla ilgili önlemler alınıp alınmayacağının sorulması üzerine, daha önce Suriyeli sığınmacılar konusunda alınan önlemleri anımsattı.

Türkiye'de kendi bilgileri içerisinde olan 3 milyon sığınmacı olduğunu aktaran Kurtulmuş, Türkiye'nin Doğu Akdeniz göç yolları üzerinde olan bir ülke olduğunu belirterek, "Türkiye ekonomik gelişmişliği dolayısıyla sadece göç yolunda bir ülke olmanın ötesinde artık hedef ülke haline gelmiştir sığınmacı bakımından" dedi.

Kurtulmuş, 2015 yılında yakalanan kaçak göçmen sayısının 156 bin olduğunu,Türkiye'nin bunun 91 binini de uluslararası sulardan kurtardığını ve bunun sürdürülebilir bir durum olmadığını dile getirdi.

Bunun için bir takım tedbirler aldıklarını anlatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Mesela geçen sene 4 binin üzerinde, 4 bin 800'e yakın organizatör yakalandı. 2 bine yakını tutuklandı. Bu konudaki tedbirlerimizi en üst seviyeye çıkarıyoruz. Yasa dışı sığınmacı ticareti yapanların suçları artık sıradan bir suç olmaktan çıkarılacak ve bir terör suçu haline getirilecektir. Yani yasa dışı adamları kasanın arkasına koyuyorsunuz, sizi Avrupa'ya götüreceğiz diye kandırıyorsunuz, getiriyorsunuz İzmir'de bir yerde bırakıyorsunuz. Bu insafsızlıktır, bu insanlığa düşmanlıktır. Bunu bir terör suçu olarak kabul edeceğiz, katalog suçları haline getireceğiz ve yasa dışı göçle açık bir şekilde mücadelemizi tedbirleri de artırarak sürdüreceğiz. Ayrıca yasa dışı sığınmacılarla ilgili, göçmenleri geri göndermelerle ilgili merkezler yapılacak. 10'a yakın merkez yapılacak. Buralarda yakaladıklarımızı bir müddet tutarak ülkelerine iade edeceğiz. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği, bizim de her platformda ifade ettiğimiz gibi, biz Türkiye'nin bütün sınırlarına çelikten duvarlar örsek, bütün kapılarımızı kapatsak bu işten yine kurtaramayız. Dolayısıyla dünyanın bu meseleye karşı tedbirlerini alması, konuşması lazım. Umarız ki önümüzdeki mayıs ayında yapılacak Dünya İnsani Zirvesi, bu anlamda sığınmacı krizinin çözülmesine ilişkin fikirlerin ortaya çıktığı bir platform olur.
Bizim için sığınmacı krizi, insani bir krizdir. Maalesef batı için, batıdaki çoğu için, sığınmacı krizi bir şark meselesidir, doğunun bir problemidir. Bunları batıdaki insaflı siyasetçileri tenzih ederek söylüyorum. Batı ülkeleri bunu bir şark meselesi olarak görüyor. Bundan kurtulmaları lazım. Eğer bundan kurtulamazlarsa, işte görüyorsunuz, Almanya her yıl şu kadar, 100 bin yeni göçmen tehdidi ile karşı karşıya. Fransa ve diğer ülkeler de aynı şekilde. Dolayısıyla burada meseleye bakıştaki zihniyetin revize edilmesi, bu bakış açılarının yeniden formatlanması lazım. Eğer bu yapılabilirse ben ortak bir sonuç elde edilebileceğini düşünüyorum."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.