Bayramın kelime anlamı sevinç ve eğlence günü anlamına gelir. Bayrama öncesi birçok hazırlıklar vardır. Temizlik, yemek, ikram seçimi giyim, kuşam gibi hiçbir çocuk bayramlık sız kalmaz inşallah.

Geçmişten beri bayram sabahına namazla başlar ve hemen ailemizle bayramlaşmaya koşarız ardından eş dost akraba ziyaretleri yapılır. Belki aylarca görmediğimiz sevdiklerimizi görme fırsatı buluruz. Kadınlarımız bayrama özel ikramlar yapar, bu İkramlar eşliğinde muhabbet her daime mükemmel olmuştur. Sonra ölmüşlerimizin mezarı ziyaretgâh olur. Her kabir ziyaret edilir.

Son yıllarda bayram günlerini tatil merkezlerinde geçiren aileler çoğaldı. Tatil merkezleri bunun için özel kampanyalar başlatır oldu. Kapitalizm bayramımıza da karıştı. Bayramda tatile gitmek bayramlarımızın fıtratına, bayram anlayışımıza ters. Bunu engellemek için ne yapmalıyız.

Öncelikle dini bayramları, evimizin dışında geçirebileceğimiz birer tatil gibi algılamamalıyız. Günümüz hayat şartlarında, yoğun çalışmalar ve telaşe neticesinde oluşan stresli havayı dağıtmak için, yılda bir kere tatil yapmak, ihtiyaç haline gelmiştir. Ama bu ihtiyacı bayram günleri dışında gidermek gerekir. Eğer mecburiyet yoksa bayramı evimizde geçirelim ve çocuklarımıza iyi örnek olalım.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aylık dergisindeki bir yazıda “Eskiden tatil denilince eş, dost ve akraba ziyareti akla gelirdi. Günümüzde dini bayramlar tatil mekânlarına kaçmak için fırsat olarak görülüyor” demiş. Bu yazıyı okuyanlar ayağa kalktı vay arkadaş özgürlük hak hürriyet kısıtlaması birde turizme vurulan darbe falan.

Yahu bırakın boş lakırdıları, bayramlarda tatil yapmayın sizi bekleyen anne ve babalarınıza ya da dede ve nenelerinize koşun. Sarılın onlara sımsıkı sarılın.

Bak o zaman hayatın telaşesi mi kalıyor yoksa stresi mi?

Hadi iyi bayramlar