Bilmediğiniz mantarları toplamayın!

Bilmediğiniz mantarları toplamayın!
Selçuk Üniversitesi Mantarcılık Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gıyasettin Kaşık, Mantar çeşitleri, tüketimi ve zehirlenmeleri hakkında bilgiler verdi.

Mantar çeşitleri, tüketimi ve zehirlenmeleri hakkında bilgiler veren Selçuk Üniversitesi Mantarcılık Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gıyasettin Kaşık, bilinmeyen mantarların toplanmaması hakkında uyarılarda bulunarak, mantarın değerinin bilinirse büyük bir gelir ve besin kaynağı olabileceğini ifade etti.

bilmediginiz-1.jpg

Bol yağışlı geçen mevsim geçiş dönemleri sonrasında doğada neredeyse adım başı mantar görmek mümkün. Konya’da da ara ara gündeme gelen mantar zehirlenmelerinin en büyük sebebi ise bilinçsiz tüketim. Selçuk Üniversitesi Mantarcılık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gıyasettin Kaşık, doğada çokça bulunan mantarların bilinçli bir şekilde toplanıp, tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Mantarlar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kaşık, “Mantar, aslında güzel bir diyet yemeği. Karbonhidrat çok içermez. İnsan vücudundaki dolaşımı da düzenlediği ifade edilir. Özellikle belirli mantarlar bu konuda zirve yapmıştır. Örneğin Reishi mantarı var, ölümsüzlük mantarı da deniliyor. Bilinen bir mantar ve ticareti çok fazla. Aslında bu mantar yenmiyor. Sert, ağaçta yetişen bir mantar. Ama çayını, diş macununu, sabununu ve hapını yapıyorlar. Mantarlarda vitaminlerin hemen hemen hepsi mevcut. İyi bir besin kaynağı ama bizim mutfağımıza çok girmiş değil. Sebze olarak pazarlarda yeni yeni gözüküyor. Diğer sebzeler gibi çok yoğun değil. Bunun sebebi ilk zamanlarda hayli pahalıydı. 1989 yılında üniversitemizde mantar üretmeye başladık. İnsanlar mantarı bilmiyordu. Üretimi çok fazla yoktu. Öyle olunca fiyatı hayli yüksekti. Bir kilo etten pahalıydı” dedi.

NEM VE SICAKLIK

Mantarın oluşumu hakkında bilgiler de veren Prof. Dr. Kaşık, “Mantarın oluşması için ilk önce yağış, ardından sıcaklık ister. Yani nem ve sıcaklığın uygun olduğu mevsimlerde mantar lokal olarak her zaman çıksa da genellikle kıştan ilkbahara veya yazdan sonbahara geçerken bu dönemlerde yağmurlar da çok olduğu için mantarlar yetişir. Bizim mantar dediğimiz yapı aslında mantarın bir nevi meyvesi diyebiliriz. Esas mantar topraktaki ipliksi kısımlardır. Örnek verecek olursak elma ile elma ağacı gibi. Biz elma dediğimiz zaman meyvesini anlıyoruz. Ağacını düşünmüyoruz. İç Anadolu için konuşacak olursak, bu bölge kurak bir bölge. Yağışların düzeni ve dönemi de değişti. Bu nedenle mantarların çıkma ayı da kaydı diyebiliriz” diye konuştu.

bilmediginiz-3.jpg

DOMALAN VE KUZUGÖBEĞİ

Konya’da çokça sevilen domalan ve kuzugöbeği mantarları hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Kaşık, “Konya’da çokça sevilen ve piyasasının oluştuğu Domalan Mantarı, trüf grubu mantarlar niteliğinde, toprak altında çıkan bir mantar. Özellikle bozkırlarda, işlenmemiş arazilerde, kumda veya toprakta çıkar. Tam mevsimi şu anda. Mevsimi martta başlar. Mayıs sonu, bazen Haziran sonuna doğru mevsim geçişleri zamanında devam eder. Şu anda toplanıyor. Bu mantarın aroması ve tadı diğer mantarlara göre farklıdır. Taze fındık tadında bir lezzeti vardır. A vitamini olarak zengin bir besin olarak biliniyor. Gözlere de faydası olduğu ifade edilir. Kilosu şuan takip ettiğim kadarı ile 400-600 lira arası. Geçen yıllarda hiç olmadığı zamanlarda 200-300 liraydı. Bu zam furyasına domalanda katıldı. Normalde 40-50 lira fiyatı vardı. Domalan haricinde ise Konya’da ve ilçelerinde en fazla bilinen bir diğer mantar çeşidi de Kuzugöbeği mantarıdır. Bu mantarın fiyatı da hayli yüksektir. Güzel ve çok lezzetli bir mantardır. Mantarlar hakikaten güzel bir değer. Gıda açısından Avrupa’da çok fazla tüketiliyor. Toz olarak, baharat olarak ve sos olarak çeşit çeşit kullanıyorlar. Ülkemizde ise sadece kıyı bölgelerinde ve orman köylüsü bu işi yapıyor. Halbuki ülkemizde yenilebilir çok fazla mantar çeşidi var. Ormanlık bölgelerde yaşayan vatandaşlar bence eğitilmeli. Yeterli bilgi verilirse ciddi gelir kapısı ve besin kaynağıdır mantarlar. Muğla tarafında her yıl kuzugöbeği festivalleri yapılıyor” ifadelerini kullandı.

bilmediginiz-2.jpg

KÖYGÖÇÜREN MANTARINA (AMANİTA PHALLOİDES) DİKKAT

Zehirli mantarların belirli bir bölgesinin olmadığını her yerde çıkabildiğini söyleyen Kaşık şu şekilde konuştu: “Konya’da bakıldığı zaman mantar zehirlenme vakaları genelde ormanlık bölgelerin daha yaygın olduğu Beyşehir, Seydişehir ve o bölgelerde karşılaşılıyor. Mantar toplayan vatandaşlarımız her mantarı toplayıp yemiyor. Birbirine benzeyen, karıştırılan mantarlar var. Özellikle Amanita dediğimiz bir grup mantar var. Seydişehir, Beyşehir tarafında hemen hemen her sene zehirlenmeye sebep olan karıştırılan iki mantar türü var. birisi yenen birisi de oldukça zehirli. Ölüme de sebep oluyor. İki mantar da büyürken aynı görüntüye sahip. Beyaz. Ancak büyüdüğü zaman fark edilebilecek özellikleri var. Halkımız bu mantarları beyaz çayır mantarı, meşe mantarı gibi isimlerle topluyor. Mantarlar küçükken birbirine çok benzerler. Mantarın türünü bilerek toplamak lazım. Yoksa her beyaz, sarı ve kırmızı mantar yenir diye bir şey diyemeyiz. Mesela köygöçüren diye bir mantar var. Türkiye’deki zehirlenmelerin yüzde 90’ına sebep olan mantardır. Bu mantarı tanıyorsan uzak durman gerektiğini bilirsin. Ama eğer bilmiyorsan görüntü olarak güzel bir mantar. Beyaz veya zeytin yeşilimsi görüntülü, etli bir mantardır.”

‘ZEHİRLENMELERDE FARKLI BELİRTİLER’

Mantar zehirlenmelerinin belirtileri hakkında da bilgiler veren Kaşık, “Her mantar zehirlenmesinin farklı belirtileri vardır. Çünkü her mantarın içerisindeki zehir maddesi farklı. Dolayısıyla her mantarın zehirlenme belirtisi farklıdır. Bu nedenle bir zehirlenme vakasında doktorlar hangi mantardan olduğunu öğrenmek ister. Hangi mantardan zehirlendiği bilinmesi tedaviyi kolaylaştırır. Genel belirtilerden bahsedecek olursak da mide bulantısı, karın ağrısı, ishal ve baş dönmesi diyebiliriz. Bir mantarı yedikten sonra 8 ile 40 saat arasında belirti gösteren mantarlar öldürücüdür. Ama mantarı yediniz daha sofradan kalkmadan mideniz bulanıyorsa bu çok tehlikeli bir durum değildir. Hastaneye gidersiniz tedavi olursunuz. Mantarı yedikten ilk belirtinin ortaya çıktığı döneme gizlilik dönemi diyoruz. Bu dönem ne kadar uzun olursa o kadar tehlikelidir. Bazı mantarlar 3 -14 gün sonra belirti gösterir. Mesela köygöçüren mantarında ortalama 6-7 saat belirti olmaz. Belirti çıktıktan sonra doktora gidildiğinde tedaviye başlandığında hasta 2 veya 3. günün sonunda zehirlenme belirtileri kayboluyor, Klinik hiçbir bulgu yok. Taburcu ediliyor. Ancak bu mantardan zehirlenenlerde esas tehlikeli zaman 4. Gün sonu veya 5. gündür. Hastalar genellikle kalp krizi ile ölüyor. 2 aşamalı bir zehirlenmesi var” dedi. Bundan dolayı bilmediğimiz mantardan uzak durmamız önemli dedi.

‘EKONOMİYE KATKISI’

Mantarın ekonomiye olan katkısından da bahseden Prof. Dr. Kaşık sözlerini şu şekilde bitirdi: “Doğal olarak toplanan mantarların değerlendirilmesi Türkiye’de ayrı bir girdidir. Özellikle Orman Bakanlığı’nda Odun Dışı Ürünler diye bir şube kuruldu. Bu şubenin ilgilendiği ürünlerden bir tanesi de mantardır. Değeri oldukça fazladır. Özellikle Tuber cinsi mantarlar var. Bu mantarların şuan ki fiyatları yaklaşık 800-1000 Euro civarında. Bunların doğal olarak toplanıp satıldığı biliniyor. Geçen sene Tarım Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre 40 bin ton mantar toplanıp ihraç edilmiş. Bu yönüyle mantarlar ekonomiye ciddi anlamda katkı da sağlıyor. Ayrıca çok pahalı olmayan ve yaygın bulunan diğer mantarlar da aslında halkın gıda açığını kapatabilecek nitelikte. Dünyada bilenen yaklaşık 200 civarında zehirli makromantar çeşidi var. Ama buna karşılık 10 bin civarında yenilebilir mantar çeşidi var. Ama halkımızın kültürüne girmiş mantar sayısı ise 50’yi geçmez. Konya’da ise bu sayı bir elin parmak sayısını geçmez.” (Pakize Yiğiter)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.