CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) - "Nerede yaşarsa yaşasın, cinsiyeti ne olursa olsun, eğitim düzeyi ne olursa olsun her vatandaş anayasa kitapçığını eline aldığında 'bu benim anayasamdır' diyebilmelidir. Bunu dediğimiz zaman o anayasa gerçek anlamda bir an

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Nerede yaşarsa yaşasın, cinsiyeti ne olursa olsun, eğitim düzeyi ne olursa olsun her vatandaş anayasa kitapçığını eline aldığında 'bu benim anayasamdır' diyebilmelidir. Bunu dediğimiz zaman o anayasa gerçek anlamda bir anayasa olur." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısı öncesi, kendisini takip eden basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı.

Konuşmasına da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ne değinerek başlayan Kılıçdaroğlu, ülke genelinde çok farklı görüşlerde gazete ve gazeteciler olduğunu ifade etti.

Görüşü ne olursa olsun hiçbir gazetecinin gözaltına alınmasını istemediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer gazetecileri tutuklarsak demokrasiden söz edemeyiz. Demokrasinin bizatihi varlık sebebi medya özgürlüğünde yatmaktadır." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de 150'ye yakın gazetecinin cezaevinde olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

"Bir kısmının iddianamesi bile hazır değil. Bir baskı döneminden geçtiğimizi biliyorum. 20 Temmuz darbesinin sonuçlarını hep birlikte görüyoruz. O açıdan birinci acıyı çeken gazeteci arkadaşlarımızdır. Özgürce haber yapamıyorlar. Şu anda 147 gazetecimiz hapiste ama 9 bin işsiz gazetecimiz var. Bu iş kolunda işsizlik yüzde 29. Çalışan 17 bin gazeteciden 3 bini sendikalı sadece. Türkiye'nin yaşadığı tablo bu. Bütün bunlara rağmen inatla, dirençle haber yapmaya çalışan gazeteci arkadaşlarımız var. O gazeteci arkadaşlarımızın önünde saygıyla eğiliyoruz."

- 1. İnönü Zaferini kutladı-

Bugün ayrıca 1. İnönü Zaferi'nin 95'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, İsmet İnönü'nün albay rütbesiyle yokluk içinde savaşı kazandığını anlattı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün savaşın kazanılmasının ardından İnönü'ye bir tebrik telgrafı gönderdiğini belirten ve telgraftan bir bölümü okuyan Kılıçdaroğlu, başarıdan 10 gün sonra ise TBMM'de 1921 Anayasası'nın kabul edildiğini anımsattı.

Anayasanın birinci maddesinde "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" yazdığının altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, "O zafer kazanılmazsa belki bu madde böyle yazılmayacaktı. Belki ertelenecekti." diye konuştu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"O savaş kolay kazanılan bir savaş değil. Dumlupınar'da, İnönü'de verilen mücadele gerçekten de zor koşullarda veriliyor. O insanlar büyük mücadelelerden sonra Cumhuriyeti kurdular. Adını da 'Türkiye Cumhuriyeti' koydular. Cumhuriyet denmesinin sebebi, egemenliğin halkta olmasıdır. Herkes eşittir, Türkiye Cumhuriyeti'nin özgür bireyidir. Kimse padişahın kulu değildir. Cumhuriyet bu zor şartlarda kuruldu. Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet kurulduktan sonra söylediği bir söz var, bunu da ifade edeyim bugünlerin daha iyi anlaşılması açısından. Şöyle der 1923'te: 'Milletimizin başına gelen bütün felaketler, kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terketmesinden kaynaklanmıştır.' Kendi iradeni başkasına verirsen felaketten kurtulamazsın. Şöyle devam eder: 'Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin bundan sonra egemenliği bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün değildir.' Saraydan alıp millete veriyorsun egemenliği. O kadar ki TBMM'nin duvarına tek sözcük yazıyorsun, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.'

- Anayasa değişikliği görüşmeleri-

Parlamentoda görüşmelerine başlanan Anayasa Değişikliği Teklifi'ne değinen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bu kısa tarihten bahsetmemin sebebi kendi geçmişini bilmeyen geleceğini inşa edemez." ifadesini kullandı.

Dün görüşmeler sırasında CHP milletvekilleri ve grup başkanvekillerinin olağanüstü bir performans gösterdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, CHP adına önceki Genel Başkan Deniz Baykal'ın ise tarihe geçecek bir konuşma yaptığını söyledi.

"Biz kendi çıkarımız değil, partimizin çıkarı için de değil, görüşü ne olursa olsun bu milletin çıkarı için mücadele eden bir partiyiz." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Çok partili hayatı bu ülkeye getiren partiyiz. Demokrasimizin gelişmesini isteyen partiyiz. Dolayısıyla bizim adımıza konuşan, tarihe not düşen önceki genel başkanımız CHP'ye yakışan bir konuşma yapmıştır. Biz her türlü düşünceye saygı gösterirken, temel felsefemizin demokrasi olduğunu hiç kimsenin unutmamasını isteriz. Bir ülkede demokrasi varsa, özgürlük vardır. Bakın bu ülkenin hapishanelerinde 147 gazeteci var. Bunların çoğu CHP lehine tek bir cümle dahi kurmamıştır ama biz onların haklarını savunuyoruz. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil ama herkes düşüncesini özgürce açıklamalıdır."

Kılıçdaroğlu, anayasaların toplumun uzlaşma belgesi olduğuna değinerek, "Nerede yaşarsa yaşasın, cinsiyeti ne olursa olsun, eğitim düzeyi ne olursa olsun her vatandaş anayasa kitapçığını eline aldığında 'bu benim anayasamdır' diyebilmelidir. Bunu dediğimiz zaman o anayasa gerçek anlamda bir anayasa olur." dedi. Kılıçdaroğlu, anayasayı önemli kılanın ise her vatandaşın haklarını güvence altına alması olduğunu bildirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, 1789'ya yayımlanan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 16'ncı maddesinde, "Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur." denildiğini aktararak, hakların güvence altına güçler ayrılığı ilkesiyle alınabileceğine dikkati çekti.

Yönetimin bir kişinin elinde toplanmaması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bir ülkede, benim hak arama güvencem anayasa teminatı altında olmalıdır. Güçler ayrılığının temel felsefesi de budur. Yasama, yargı, yürütme biri birini denetleyecek." dedi.

- Tek örnek yoktur-

Bazı vatandaşların "Bir şey olmaz, bir kişiye yetkiyi verelim o Türkiye'yi yönetsin. Kavga dövüş de olmaz." diyebileceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Dünyada yetkilerin tek elde toplandığı, kavgasız, dövüşsüz bir örnek yoktur, tarihte yoktur. En son örneği Hitler'dir. Seçimle gelmiştir, bütün yetkileri eline almıştır." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, anayasaların uzlaşmayla değişmesi gerektiğini vurgulayarak, bunu eski Başbakan Bülent Ecevit'in gerçekleştirdiğini söyledi.

Ecevit'in, her partinin eşit üye verdiği anayasa uzlaşma komisyonu kurduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Anayasa dayatma kültürüyle olmaz, uzlaşma kültürüyle yapılır. Ecevit bunu yapmıştır, 38 madde değişmiştir." açıklamasında bulundu.

- "Kimse korkudan konuşamıyor"

Türkiye'de anayasa değiştirecek bir ortam olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "OHAL var. Kimse korkudan konuşamıyor. Her an herkes tutuklanabilir, herkesin mal varlığına el konabilir. TBMM'nin etrafında TOMA'lar, polis araçları, arabalar, kamyonlar. Ne oluyor? Savaş mı var? Böyle bir ortamda biz anayasa değiştiriyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda böyle bir şey olmadı. Toplandı, anayasayı yaptılar." görüşünü paylaştı.

Yapılan görüşmelerden kimesinin haberdar olmadığını, kendilerinin iktidara yaptıkları "görüşmeler canlı yayınlansın" teklifinin de dikkate alınmadığını belirten Kılıçdaroğlu, böyle bir ortamda dayatma kültürüyle anayasanın değiştirilmek istendiğini ileri sürdü.

- "20 Temmuz sivil darbesi"

"15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra, 20 Temmuz'da asıl sivil darbe yapıldı. Kimse unutmasın, 20 Temmuz sivil darbe tarihi." diyen Kılıçdaroğlu, bu tarihten sonra on binlerce kişinin devlet memuriyetinden, binlerce kişinin üniversitelerden, askerlikten atıldığını ayrıca er ve erbaşların tutuklandığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 20 Temmuz'dan sonra bir darbe dönemi yaşadığını ileri sürerek, "OHAL kararnameleri ile TBMM'nin vermediği yetkiler kullanıldı. Meclis devre dışı bırakıldı. 12 Eylül darbe döneminde bile bunlar olmadı. Yargı tamamen siyasi iktidara teslim edildi. Üzülerek ifade edeyim; Anayasa Mahkemesi dahi siyasi iktidara teslim oldu, demokrasi ve hukuktan vazgeçti." dedi.

Bu dönemde toplumun ayrıştırıldığını, 1 milyondan fazla mağdur aile yaratıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Niye yapıyorlar yeni bir anayasa? Düne kadar yoktu. Birden bire niye çıktı ortaya? Yine kendi tarihimizden bir örnek vereyim. İster 71'i ister 80'i alın. Her darbe döneminden sonra darbeciler anayasayı değiştirmişlerdir. Kendi geleceklerini güvence altına almak için. Aynı olayı 20 Temmuz darbesinden sonra yaşıyoruz. 16 Temmuz'da 4 siyasi parti Mecliste bir bildiri yayınladı. Parlementer demokratik sistemin güçlendirilmesi üzerine. Ne oldu birden bire vazgeçip de totaliter sisteme geçiyoruz? Darbeyse hepimiz karşıyız. Neden bir anayasa değişikliği? Kendi geleceklerini güvence altına almak için bu anayasa değişikliğini yapıyorlar. Sanıyorlar ki biz yaptıkları yolsuzlukları unutacağız, hukuksuzlukları, insan hakkı ihlallarını unutacağız. Hiçbirisini unutmayacağız. Gelecek kuşaklara da anlatacağız."

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.