Diriliş Ertuğrul'da nefesler tutuldu

Diriliş Ertuğrul'da nefesler tutuldu
Yayınlandığı ilk günden beri büyük ilgiyle takip edilen Diriliş Ertuğrul'da bu hafta Ural, infazdan kurtulurken Ertuğrul' ile intikam davasına girer.

Diriliş "Ertuğrul" 77.Bölüm

Diriliş Ertuğrul'ın merakla beklenen Diriliş Ertuğrul 77. bölüm fragmanı yayınlandı. Yayınlandığı ilk günden beri büyük ilgiyle takip edilen Diriliş Ertuğrul'da bu hafta Ural, infazdan kurtulurken Ertuğrul' ile intikam davasına girer. Heyecanın dorukta olduğu Diriliş Ertuğrul 77. bölümü 15 Şubat Çarşamba akşamı saat 20:00'da TRT1'de.

Sadettin Köpek ve Vasilius türlü oyunlar yaparak çıkarlarına hizmet eden Ural’ı kurtarmak istemiş ama mahkeme Ural’ın idamına karar vermiştir. Fakat Candar’ın ölümü her şeyi değiştirmiş, Vasilius’a yeni hamle yapma imkanı vermiştir. Vasilius Ural’ı kurtarmak adına ilk adımı atmış iki adamını kurban ederek onu tekfur cinayetinden aklamıştır. Fakat Ural sadece, Tekfur’u öldürtmekten değil, Ertuğrul’un alplarını öldürtmekten de hüküm giymiştir. Şimdi sıra Emir Saadettin’e gelmiştir. Peki Emir Saadettin Ural’ın alpları öldürtmek suçundan aklanmasını sağlayabilecek midir?

Diğer yandan Çavdar obasında beylik seçimi heyecanı devam etmektedir. Henüz bey seçimi yapılamamıştır. Acar Bey’in beyliğe talip olması ve Emir Saadettin’in onu desteklemesi Aliyar Bey’in işini zorlaştırmıştır. Ertuğrul’un hedefi Aliyar’ın Bey olmasını sağlamaktır. Peki bunun gerçekleşmesi için nasıl bir hamlede bulunacaktır?

Vasilius gün geçtikçe Helena’ya duygularını açmakta, Helena’nın gönlünü fethetmek adına her türlü oyunu yapmaktadır. Diğer yandan Bamsı gittikçe Helena’ya bağlanmakta, aşk ateşiyle yanıp kavrulmaktadır. Bu ikili arasında kalan Helena’nın yönü ne olacaktır?

DİZİNİN GELİŞİMİ

Moğollarla zorlu bir mücadele veren Ertuğrul Bey, kutlu davasının peşinden gidebilmek için kardeşlerinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Ertuğrul Bey’e inanan Kayılar, bu ayrılığın ardından yollara düştüler. Çetin geçen koşullarda Karacadağ sınırlarına kadar ilerleyen Kayıları burada bambaşka bir dünya bekliyordu. Yeni yurtları onlara farklı bir iklim, farklı topraklar ve farklı insanlar sunacaktı. Ertuğrul Bey, kutlu davasına giden yolda daha güçlü ve daha acımasız düşmanları olacağının farkındaydı. Peki, yeni düşmanlarını alt edebilmek için kılıcının keskinliği yetecek miydi?

Ertuğrul Bey artık başka bir dünyadaydı. Ve bu dünya da at koşturmak daha çok akıl, cesaret ve sabır istiyordu. Karşısına daha güçlü ve daha acımasız olarak çıkan Tapınakçılar, Ertuğrul Bey’i zafer için yeni yöntemler bulmaya zorlayacaktı. Zira Tapınakçıların gizli eli olan Simon bir kılıç darbesiyle öldürülemeyecek kadar zeki ve güçlüydü. Üstelik Simon yalnız da olmayacaktı. Ertuğrul Bey, Simon’a destek olan Müslümanları öğrendiğinde ne yapacaktı? Ertuğrul Bey, kılıçların sustuğu, akıl oyunlarının konuştuğu bir cehennemin içindeydi. Peki, aklı onu bu cehennemin ateşinden koruyabilecek miydi?

Karacadağ etekleri birçok Türkmen Obasına yurt olmuştu. Fakat aslen Tatar olan Çavdaroğlu Obası, aralarında en güçlü olanlarıydı. Bu güçlerini ise başarısızlığa tahammülü olmayan ve obayı demir yumrukla yöneten Candar Bey’den alıyorlardı. İktidarını yıllarca koruyan Candar Bey, en büyük imtihanını evlatlarıyla verecekti. Candar Bey’in büyük oğlu Ural’ın ihtirası obanın kaderini belirleyecekti. Çavdaroğlu ve Kayı Obası arasında yaşanacak gerilimi Candar Bey’in hamleleri durdurabilecek miydi? Ertuğrul Bey, Çavdaroğlu Obasından hiç beklemediği teklifler ve tehditler alacaktı. Peki, Kayılar ve Çavdaroğulları’nın yolu nerede ve nasıl kesişecekti? Ertuğrul’un vereceği her karar hem obanın kadınları hem de beyleri için yeni sonuçlara gebeydi.

Ertuğrul artık obanın beyi olmuştu. Obada yeni sorunlar baş göstermişti. Göç yolunda yorgun düşen Kayılar ülküleri ve nefisleri arasında sıkışıp kalmıştı. Onlar için bu imtihan hiç kolay olmayacaktı. Dışarıda düşmanlarıyla mücadele veren Ertuğrul Bey’i içerde ise yeni sorunlar bekliyordu. Göç yolunda sevdiklerinden ayrı düşen ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kayılar birliklerini koruyabilecekler miydi?

İhanet, ihtiras ve akıl oyunlarıyla yüz yüze gelen Ertuğrul için tek hedef vardı. Bir milletin dirilişine vesile olmak…

HİKAYE VE KÜNYE

Diriliş, dünyanın kaderini belirleyen adamın hikayesi. “O; Güneşi bayrak, göğü çadır eyleyip kısraklarını uçsuz bucaksız ovalara sürdü. Yağız yeri titretip, mavi göğü deldi. Pusatlarını yar eyleyip, ordularını gür kıldı. Daha çok denize, daha çok toprağa ilahi muştuyu taşıdı. Dünyanın iki hükümdara dar geldiğine inandı. Ve dünyayı bir hükümdara yar kıldı. Süleymanşah oğlu Ertuğrul ümitlerin tükendiği bir çağda dirilişin adı oldu. ” 13. Yüzyıl Dünya yeni kudretini arıyordu. Ve Anadolu, emperyallerin kavgaya tutuştuğu bir diyardı. 1071’de Türklerin girdiği bu topraklara şimdi, Haçlılar ve Moğollar da ortak olmak istiyordu. Akdeniz, Karadeniz, Balkanlar, Kafkasya ve Mezopotamya yeni sahibini arıyordu. İşte bu yangın yerinde, bizim hikayemizin kahramanı Ertuğrul da, 400 çadırlık obasına bir yurt arıyordu. Yıllardır yersiz ve yurtsuz kalan Kayılar, Ertuğrul’dan acılarına, çilelerine ve yolculuklarına son verecek bir yurt istiyordu. Ertuğrul, göğü çadır, yeri yatak eyleyerek zor bir mücadeleye talip oldu. Tapınak Şövalyeleri, vahşi Moğollar ve zalim Türkmen beyleri onun en büyük düşmanlarıydı. Ertuğrul, ümitlerin tükendiği bir çağda nice zorluğa göğüs gererek, azmi ve sabrı sayesinde düşmanlarını yendi ve Kayı boyuna bir yurt verdi. Bu yurtta üç kıtada altı asır hüküm sürecek olan dünyanın en ihtişamlı devleti Osmanlı İmparatorluğu kuruldu. Bu muhteşem devletin sırrı da kahramanımız Ertuğrul’un hikayesinde gizliydi. Ertuğrul’un, İbn-i Arabi’den aldığı bu sır, onu adım adım hayallerine taşıdı. Ertuğrul, hayallerine giderken aslında dünyaya yeni bir medeniyet armağan etti. Temellerini attığı devlet, dünyanın kaderini değiştirdi. Biz de dünyanın kaderini değiştiren adamın destansı hikayesine, boyun eğmeyen karakterine, büyüleyici aşkına ve tüm insanlığa yetecek adalet duygusuna şahitlik edeceğiz. “Bu mücadelede casuslar, hainler ve şövalyeler; Bu yolculukta entrika, tehlike ve ölüm; Bu hikayede yoldaşlık, fedakarlık, cesaret ve yiğitlik; Bu destanda büyüleyici bir aşk var.”

Künye

Yapım: Tekden Film

Yapımcı & Proje Tasarım: Mehmet Bozdağ

Yönetmen: Metin Günay

Senaryo: Mehmet Bozdağ, Atilla Engin, Aslı Zeynep Peker Bozdağ

Görüntü Yönetmeni: Ömer Faruk Karacan

TRT1 Proje Sorumlusu: Halis Cahit Kurutlu

Yapım Koordinatörü: Hamide Kecin Hurma

İdari Koordinatör: Bilgehan Özen

Müzik: Alpay Göltekin – Zeynep Alasya

Sanat Yönetmeni: Doğan Özcan

Kostüm Tasarım: Makbule Mercan

Kurgu Yönetmeni: Akif Özkan

Görsel Efektler: Genius Park

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.