Ege Denizi'ndeki yasadışı geçişler

Ege Denizi'ndeki yasadışı geçişler
Mülteci-Der Yönetim Kurulu Başkanı Bekçi: - "Türkiye'de yaşama, ikamet etme şansları olsa da çalışma izinleri olmayan, sosyal haklara ulaşamayan sığınmacılar, kötü yaşam koşullarının da etkisiyle kendilerini kapana kısılmış hissediyor ve bu durum onları k

İZMİR (AA) - Sığınmacı ve göçmenlere hukuki danışmanlık desteği veren Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) Yönetim Kurulu Başkanı Eda Bekçi, Türkiye'de yaşama, ikamet etme şansları olsa da çalışma izinleri olmayan, sosyal haklara ulaşamayan sığınmacıların kaçakçıların kucağına düştüğünü söyledi.

Bekçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yasa dışı geçişlerin kış aylarında da sürdüğünü, sığınmacıların Didim, Dikili, Çeşme, Foça, Bodrum, Kuşadası ve Ayvalık'tan yasa dışı şekilde botlarla ölüm yolculuğuna çıkmaya devam ettiğini bildirdi.

Türkiye'de yaşama, ikamet etme şansları olsa da çalışma izinleri olmayan, sosyal haklara ulaşamayan sığınmacıların kötü yaşam koşullarının da etkisiyle kendilerini Türkiye'de kapana kısılmış hissettiklerini öne süren Bekçi, bu durumun onları kaçakçıların kucağına düşürdüğünü dile getirdi.

Bekçi, Haziran 2016'da yürürlüğe girmesi planlanan Geri Dönüş Anlaşması ile AB'den Türkiye'ye mülteci iadesi olacağını, bunun sığınmacı sorununda kaygıları daha da arttırdığını vurgulayarak, bu anlaşmanın yürürlüğe gireceği dönem öncesinde Ege Denizi'ndeki geçişlerin artabileceğini söyledi.

Yunanistan'ın son günlerde iade konusunda işlemler yapmaya başladığını, bunun da sığınmacılar üzerinde umutları köreltici etki yarattığını anlatan Bekçi, sorunun çözümü için dünyanın mültecilere kapılarını açması, uluslararası yük paylaşım politikasına geçilmesi gerektiğini belirterek, "Sorunu sadece komşu ülkelerin sırtına yıkarak ya da komşu ülkeleri tampon bölgeye dönüştürmek çözüm olamaz. Türkiye'nin bu sorunla tek başına baş etmesi de beklenemez" dedi.

AB'nin başından beri kendi ülkelerini, düzenini ve sınırını korumak için büyük küçük tedbirler aldığını, Geri Dönüş Anlaşması'nın da bu önlemlerden biri olduğunu kaydeden Bekçi, "Tek çözüm, sığınmacıların iade edilmesi değil sınırların açılması. Bu insanların dönecek ülkeleri yok. Türkiye de yeterince güvenli bir ülke değil onlar için ki Türkiye'nin tek başına çözüm üretmesi beklenemez zaten. Dolayısıyla AB bu konudaki tavrını kökten değiştirmeli" diye konuştu.


- "AB samimi değil"


İzmir Barosu Göç ve İltica Komisyonu Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Cem Cemal Coşkan ise Geri Dönüş Anlaşması ile Türkiye üzerinden geçtikleri tespit edilen ve Avrupa Birliği sınırlarına yasa dışı yollarla girip bu ülkelerde ikamet eden kişilerin iadesinin söz konusu olacağını, bu nedenle anlaşma yürürlüğe girmeden önce, önümüzdeki aylarda Ege Denizi'ndeki hareketliliğin artmasının beklendiğini dile getirdi.

Suriyeli sığınmacıların bir bölümünün Türkiye'yi transit geçiş yeri olarak gördüğünü, Yunanistan üzerinden Avrupa ülkelerine sığınmaya çalıştıklarını, şartlar değişmedikçe bu sorunun devam edeceğini belirten Coşkan, yasa dışı geçişlerin kış aylarında da hız kesmeden devam ettiğini ancak bu işi rant olarak gören insan kaçakçılarının havaların ısınmasını işi daha kolaylaştıracağını düşünüp, daha fazla geçiş yapmak isteyeceğini dile getirdi.

Coşkan, Geri Dönüş Anlaşması'nın nasıl uygulanacağının şu anda hala bir "muamma" olduğunu ifade ederek, "AB'nin, göçmen akınını önleyip, 'mülteciler yeter ki bize gelmesin, sizde kalsın' anlayışında olduğunu gördük. Bu noktada da Türkiye'yi 'kullanma' ve 'sus payı' verme eğiliminde. Dolayısıyla AB'yi samimi bulmak pek mümkün değil. Bu durumda da iade edilen göçmenler için konaklama, eğitim, iş imkanı yaratma gibi konularda hukuki ve idari düzenlemeler yapmamız gerekecek" dedi.

Sığınmacıların Türkiye'deki yaşam koşullarının belli olduğunu, sokaklarda yaşayan göçmenlerin bulunduğunu, her ne kadar sağlık hizmetlerinden yararlansalar da hayat standartlarının oldukça kötü olduğunu anlatan Coşkan, "çözüm" için ise "Bir kere en kesin çözüm savaşın son bulması, ülkelerindeki yaşam şartlarının normalleşmesi. O zamana kadar da ülkemizdeki geri gönderim merkezlerinin şartları, her ne kadar nispeten daha iyi olsa da daha da iyileştirilmesi gerekiyor. Avrupa'nın da biraz daha esnek olması lazım" önerisinde bulundu.

Coşkan, İzmir Barosunun 5 üniversitenin hukuk fakültesince "Başka Aylanlar Ölmesin" adıyla sığınmacılar konusunda ortak çalışma yaptığını, bu çalışma sonucunda nisan ayında "Göç ve İltica" konulu uluslararası bir sempozyum düzenlenmesinin kararlaştırıldığını, yabancı baroların ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleştirilecek sempozyumda mülteci sorununa ilişkin somut çözüm önerilerinin masaya yatırılacağını, ülkelerin bu alandaki politikalarına dair "ışık tutan" önerilerin çıkmasını hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.