Fotoğraflarla Hz. Mevlana ve Şeb-i Arus
118
Mevlana Hazretleri’nin vuslatının 752. yıldönümünde Konya’da ‘Huzur Vakti’ temasıyla düzenlenen anma törenleri hem gündüz, hem de akşam programları ile devam ediyor.
218
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelen Mevlana dostları, Konya’da misafir ediliyor. Özellikle akşam saatlerinde düzenlenen ve Mevleviliğin en önemli ritüellerinden biri olan sema mukabelesi, izleyenlere sükunet ve huzur veriyor.
318
Sema mukabelesi, manevi olarak büyük bir haz verirken, fotoğraf sanatçılarını da harekete geçiriyor. Konya’da düzenlenen etkinliklerde o anı kayda almak ve en güzel fotoğraf karelerini yakalamak için fotoğrafçılar da adeta birbirileriyle yarışıyor.
418
Sema törenlerinin icra edildiği salonda önceden yerini alan fotoğraf sanatçıları, fotoğraf makinelerinin ışık ve enstantane ayarlarını yapabilmek için dakikalarca uğraşıyor.
518
Sabırla semazenleri bekleyen fotoğraf sanatçıları, sema töreninin başlaması ile birlikte yine aynı sabrı göstererek en güzel anı yakalamak ve o anı kaçırmadan deklanşöre basmak için dikkatlerini tamamen organizasyona veriyor.
618
Konyalı Fotoğraf Sanatçısı Ahmet Akkuş da en güzel fotoğraf karelerini yakalayabilmek için dün akşam sema programını takip eden isimlerden biriydi. Kendisi, bu güzel kareleri çekerek, sanat severlerin ve Mevlana aşıklarının beğenisine sundu.
718
HZ. MEVLANA İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER
Hz. Mevlana, 30 Eylül 1207 (Hicri 6 Rebiül-evvel 604) tarihinde İslamiyet’in gelişip yayılmasının, yanı sıra kültür ve medeniyet tarihinde de önemli yere sahip Afganistan’ın kuzeyinde bulunan Belh şehrinde dünyaya geldi.
818
Hz. Mevlana’nın asıl adı Muhammed Celaleddin’dir. Kendisine Hüdavendigar, Mevlana, Rûmî gibi ön isimler de verilmiştir. Hz. Mevlana’ya Hüdavendigar ismini onun bütün ilimlerdeki derinliğine istinaden babası vermiştir.
918
Mevlana ismini Konya’da ders verdiği yıllarda müritleri ve çevresindekiler kullanmıştır.
1018
Şems-i Tebrizi ve Sultan Veled’den sonra da tüm Mevlana sevenleri tarafından bu isim benimsenmiştir. İlim adamları için bir unvan olarak kullanılan Mevlana, zamanla sadece onun has ve en çok bilinen ismi olmuştur.
1118
Rumi ismine ise geçmişte Hz. Mevlana’nın Diyar-ı Rum diye bilinen Anadolu’ya yerleşmesi ve Konya’da hayatının büyük bir bölümünü geçirmesinden dolayı almıştır.
1218
SOYU, ANNE TARAFINDAN HZ. ALİ’YE;
BABA TARAFINDAN HZ. EBUBEKİR’E DAYANIYOR
Anne tarafından soyunun Hz. Ali’ye kadar ulaştığı söylenen ve hem annesi hem de babası tarafından asil ve irfan sahibi bir aileye mensup olan Hz. Mevlana’nın annesi Belh Emiri Rükneddin kızı Mümine Hatundur. Babaannesi Celaleddin Harzemşah’ın kızı Melike-i Cihan Emetullah Sultandır. Soyu Hz. Ebubekir’e dayanan büyük babası ise Ahmed Hatibi oğlu Celaleddin Hüseyin Hatibidir. Hz. Mevlana’nın babası da Muhammed Bahaeddin Veled’dir.
1318
BELH’TEN KONYA’YA UZANAN YOLCULUK
Hz. Mevlana’nın ailesi, yaklaşan Moğol istilasını önceden anlamış olabilme ihtimali ile dönemin önde gelen filozof ve alimleri ile arasının açılması neticesinde aile, Belh şehrinden ayrılma kararı almıştır. 1212 veya 1213 yılında başlayan ve Bağdat, Kûfe, Mekke, Şam, Malatya, Erzincan ve nihayetinde Larende (Karaman)’a kadar uzanan bir yolculuk yaşayan Hz. Mevlana’nın ailesi, Anadolu’nun büyük kısmını egemenliği altına alan Selçuklu Devleti Hükümdarı Alaeddin Keykubat’ın daveti üzerine 3 Mayıs 1228 tarihinde Konya’ya gelerek bu şehirde ikamet etmeye başlamıştır.
1418
BABASINDAN EL ALDI, İPLİKÇİ MEDRESESİ’NDE VAAZLAR VERDİ
1231 yılında Konya’da vefat eden babası Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled’in ardından talebeler, müritler ve dostlar, Hz. Mevlana’nın zahiri ve batıni derinliğini görerek onu babasının tek varisi kabul etmişlerdir. Hz. Mevlana da babasının kürsüsünden İplikçi Medresesi’nde vaazlarını dinlemeye gelen yoğun kalabalıklara hitap etmiştir.
1518
HZ. MEVLANA’NIN ŞEMS-İ TEBRİZİ İLE TANIŞMASI
Hayatını “Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetleyen Hz. Mevlana, halen manevi yolculuğunu tamamlayamamış ve içindeki kıvılcımı ateşleyecek olan Şems ile 1244 yılında Şekerciler Hanı’nda karşılaşmıştır. Öğrendiği ilim ve manevi bilgilerle yetinmeyen, kendisine bir mürşid aramak için diyar diyar gezen Şemseddin Tebrizi ile aralarında geçen soru cevaplı sohbetin ardından dostlukları başlamıştır.
1618
MEVLANA İLE ŞEMS DOSTLUĞU, HALKTAN GELEN DÜŞMANLIK VE AYRILIK
Şems’le olan dostlukları öylesine ilerlemiştir ki, Hz. Mevlana artık vaazlarına gitmez, halkla görüşmez ve derslerini vermez olmuştur. 1246 yılına gelindiğinde ise artık halkın dayanacak gücü kalmaz ve iki derya arasındaki dostluğa tahammül edemeyerek, kendisi hakkında dedikodularla başlayan halkın düşmanca tavırları neticesinde Şems, Konya’dan ayrılır ve Şam’a gider.
1718
BİR YIL SONRA AYNI HALK YENİDEN KAVUŞTURUYOR
Şems’ten sonra derin bir ıstıraba bürünen Hz. Mevlana’ya yaptıkları hatayı anlayan halkın ısrarı ve Şems’ten gelen mektubun sevinci neticesinde Sultan Veled, Şems’i bulmak için Şam’a gitmiştir. 1247 yılında Konya’ya gelen Şems’in dönüşüne başta Hz. Mevlana olmak üzere tüm Konya sevinmiştir. Yeniden coşkulu ve huzur dolu günler başlamış ancak uzun sürmemiştir. Şems’e düşman olanlar, Şems’i yok etmeye karar vermişlerdir ve Şems, 5 Aralık 1247 gecesi aniden ortadan kaybolmuştur.
HZ. MEVLANA’NIN ÖLÜMÜ: ŞEB-İ ARUS
Aniden hastalanıp yatağa düşen ve günlerce kendisi için şifa isteyen kişilere “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız. Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir” diyen Hz. Mevlana için, 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk’a kavuşma günü olmuştur. Sevgilisiyle buluşma ve düğün gecesi olan ‘Şeb-i Arus’ gerçekleşmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.