İranlı müzisyenin Danimarka'dan Alanya'ya uzanan serüveni

ANTALYA (AA) - MUSTAFA KURT - İran'dan 12 yıl önce Danimarka'ya gitmek için ayrılan İranlı müzisyen Siavash Shahani, bir süre konakladığı Türkiye'de mutluluğu yakaladı. Alanya'ya yerleşen Shahani, ilçede kendisini "cennette" gibi hissediyor.

Müzisyen Siavash Shahani, İran'dan Danimarka'daki akrabalarının yanına yerleşme kararı aldı. Yolculuğu sırasında önce Türkiye'ye uğrayan Shahani, İstanbul'da 3 ay kaldıktan sonra Danimarka'ya gitti. Ülkede 6 ay kalabilen müzisyen, yeniden İstanbul'a dönerek önce kendi kültürünün eserlerini icra etti, ardından da Türkçe müziklere imza atmaya başladı.

Shahani, 7 yıl önce kendisini daha sakin ve huzurlu hissedebileceği bir yer olduğunu düşündüğü Alanya'ya yerleşti ve burada beste yapıp, müzik dersi vermeye başladı.

- "Türkiye önce Avrupa yolundaki transit ülkeydi"

İran'dan Alanya'ya uzanan yolculuğunu AA muhabiriyle paylaşan Shahani, 12 yıl önce geldiği Türkiye'yi, önceleri "Avrupa'ya gideceği bir transit ülke" olarak gördüğünü anlattı.

İran'da devlet televizyonunda çalıştığını ve o dönemde 2-3 albüm çıkardığını belirten Shahani, "O dönem benim için biraz daha zordu. Müziğe 'haram' diyorlardı. Ama artık eskisi kadar baskıcı değiller. İran'da şimdi konservatuvar bile var. Türkiye gibi değil elbette." dedi.

Türkiye'nin imkanlarını sonuna kadar kullanmak istediğini belirten Shahani, burada kendisini "cennette gibi hissettiğini" dile getirdi.

- Eserlerinde barış temasını işliyor

Türkiye'nin müziklerini ve makamlarını kendisine yakın bulduğunu ve çok sevdiğini dile getiren Shahani, iki Türkçe albüm çıkardığını aktardı. Eserlerinde daha çok barış temasını işlediğini ifade eden Shahani, "Silahsız ve savaş olmayan bir dünyayı işleyen müzikleri tercih ediyorum." diye konuştu.

İran'a dönmeyi düşünmediğini, kendisini artık "yarı Türk" olarak gördüğünü vurgulayan Shahani, yurt dışında ise Türk halkı için olumsuz bazı yakıştırmalar yapıldığına dikkati çekti.

Bu düşüncelere hiçbir zaman katılmadığını belirten Shahani, "Türkler gibi yabancı seven bir millet yok. Bunu da buraya gelip yaşadığım zaman anladım ki Türkler ırkçı olamazlar çünkü gerçekten yabancıları çok seviyorlar. Ben bir yabancı olarak iş için bir yere gidiyorsam ve iki, üç Türk rakibim varsa hiç endişelenmiyorum, çünkü işi bana verecekler. Yabancıyı çok seviyorlar. Mesela birisi bir sanatsal faaliyet için yer istiyor, 'Hayır' diyorlar, ben gidiyorum 'Evet' diyorlar. Yabancıyı çok seviyorlar." sözlerine yer verdi.