Ankaragücü maçından alınan bir puanın ardından gözler Galatasaray maçına kilitlenmişti. Bizim için oldukça zor görünen bu deplasman, Galatasaray'ın ilk hafta puan kaybetmesi ile işleri daha da zora soktu aslında. Kendi evinde, seyircisinin önünde farklı galibiyet ve üç puan parolasıyla maça çıkacak olan Galatasaray, taraftarına coşku yaşatıp şampiyonluğun en büyük adayıyız mesajı verecekti. Genel kanı bu yönde iken bende en iyi sonuç olarak beraberlik, en kötü sonuç olarak farklı mağlubiyet bekliyordum.

Bunun en büyük sebebi Galatasaray'ın bilmem kaç milyon dolarlık takım olması değil de Ankaragücü maçında ortaya konulan oyunun doyurucu olmaması diyebilirim. Takım tam anlamıyla oturmamış. Tabi, ligin ilk haftalarının verdiği rehavet ile rakipte de benzer sorunlar vardı ki ciddi manada topa sahip olmasına karşın bitiricilik yoktu. Bir hafta içerisinde ne değişti bilmem ama geçen hafta kendi evimizde ki maça nazaran çok daha derli toplu bir görüntü verince beklentilerin aksi olmaya başladı.

Kazara yediğimiz golden sonra ne istediğini bilen, disiplinli ve soğukkanlı yaklaşım, maçın son dakikalarında Jonnson'un ayağından gelen golle adeta sesimizi kıstı. Puan puandır ve deplasmanda alınan puan altındır. Ki geçen hafta bu takımdan çok ciddi beklentiniz olmasın ama hafife de almayın demiştim. Lig gerçekten zor, oldukça çekişmeli de geçecek ve biz de bu zorluğun üstesinden bir şekilde geleceğiz.

Çok şükür ki buna inanan, Kocaman ve ekibini destekleyen, oyuncu zümresine güvenen, takımı her halükarda destekleyen kayda değer bir çoğunluk var.

İşte en fazla insana bu umut veriyor ki Allah'ın izniyle Antalya maçında alacağımız üç puan; size, bize, şimdiden armağan olsun.