Kalbime ‘Altın Dokunuş!’

Kalbime ‘Altın Dokunuş!’
 S. Yazı İşleri Müdürü
Kalbime ‘Altın Dokunuş!’

Takvim yapraklarının son tanelerini çevirdiğimiz bu dönem Konya için çok önemli…

Aralık ayı Konya’da ayrı bir heyecan, ayrı bir mutluluk vesilesi…

Öyle bir geliyor ki bu ay, şehre bereket geliyor. Huzur arayanlar akın akın huzur şehrine gelip, huzur iklimini teneffüs ediyor.

Hz. Mevlana’nın Vuslatı’nın yıldönümü münasebetiyle yapılan etkinliklerde Konya, yerli ve yabancı on binlerce misafirini ağırlıyor.

Kültür turizminin en önemli merkezlerinden biri olan Konya, bu alanda uluslararası arenada varlığının bir nişanesi olan Vuslat Törenleri’nde hayrın, bereketin, güzelliklerin merkezi haline dönüşüveriyor.

Bu özel zaman diliminde birbirinden özel etkinlikler de ardı ardına sıralanıyor.

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin gelenek haline getirdiği ve bu yıl 17.’sini düzenlediği Altın Dokunuşlar Sergisi de özel organizasyonlardan bir tanesi…

BU SERGİ GEZİLMEYİ SONUNA KADAR HAK EDİYOR

Konya Büyükşehir Belediyesi Meslek Edindirme Kursları (KOMEK) tarafından geleneksel hale getirilen 17. Altın Dokunuşlar Sergisi, İpek Yolu temasıyla kapılarını ziyaretçilere açtı. Şehrin kültürel mirasının gelecek kuşaklara aktarılması adına birbirinden kıymetli eserler, sabır ve zarafet timsali olarak ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.

İsteyenler bu sergide alışveriş de yapabiliyor.

Kadınlarımızın el emeği, göz nuru ürünler Selçuklu Kongre Merkezi’nde geniş bir alanda sergileniyor.

Sergi, her yaştan insana hitap ediyor. Altın dokunuşlar adını dolduracak nitelikte birbirinden güzel eserlerin yer aldığı sergi alanında çocuklar için de özel bir bölüm ayrılmış. Onların el becerilerini geliştirmek, maharetlerini ortaya koymalarını sağlamak adına atölye çalışmaları yapılıyor. Kısacası sergi alanına giren saatlerce burayı dolaşmadan çıkmıyor, çıkamıyor. O nedenle Altın Dokunuşlar Festivali’ni kaçırmamanızı tavsiye ederim.

KONYA’NIN KALBİNE ALTIN DOKUNUŞ

Konya’nın fiziki yapısına da altın dokunuşlar gerçekleştiriliyor. Bunlardan en önemlisi hiç şüphesiz ki Meram’da yapılan devasa kentsel dönüşüm çalışması…

Konya’nın kalbi neresi derseniz, derim ki Şükran Mahallesi…

Şehrin tam da orta yeri…

Bir zamanların en görkemli, ihtişamlı, en beğenilen mahallesi…

Tabi sonrasında bir zamanların da en eski, en köhne, en kozmopolit, en olaylı ve en hızlı şekilde müdahale edilmesi gereken merkezi…

Konya’nın bu manada kalbinde yer alan tarihi Suriçi bölgesinde yeniden ayağa kaldırılması gereken bu bölge Meram Belediyesi’nin büyük gayreti ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın destekleriyle yeniden hayat buldu.

Bir manada şehrin kalbine bypass yapılmış oldu. Kalp yenilendi, tazelendi.

Süruiçi Dönüşüm Projesi kapsamında daha önce ikinci etap ile tescilli ada etapları tamamlanarak açılışı gerçekleştirilmişti. Şükran Mahallesi’ndeki bu etapların tamamlanması ile birlikte bölgenin çehresi değişmiş, burası adeta küllerinden doğmuştu.

Toplamda 165 bin metrekarelik alanı kapsayan projenin tamamlanan birinci etabı da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Konyalı hemşerimiz Murat Kurum’un katıldığı törenle hizmete açıldı.

KENDİ MAHALLEMİ TANIYAMAZ OLDUM

Tören alanına gittiğimde şahsen aslında sadece tören alanına gitmekle kalmıyordum. Attığım her adımda yıllar öncesine, doğup büyüdüğüm mahalleye, anılarıma, hatıralarıma, gençliğimin ilk yıllarına yolculuk yapıyordum.

Gözlerim yenilenen, değişen, dönüşen ve yeniden hayat bulan bu alanı izlerken; zihnimde belki de en güzel yıllarının geçtiği yıllar canlanıyordu.

Belki ben biraz fazla mana yüklüyordum ama törenin yapıldığı alan ömrümün ilk 20 yılını geçirdiğim ve şimdilerde o eski halinden eserin kalmadığı evimin bulunduğu alana denk düşüyordu.

Larende Yokuşu’ndan aşağı inerken İhtiyarettin Camii’ne doğru gidip, Kalecik (Muhtar) Camii’ne ilerlerken sol tarafta yer alan adres…

Muhtar Mahallesi, Kale Sokak, Kardeşler Apartmanı No: 49…

İlk adımlarımı attığım nokta…

Top oynadığım boş arsalar…

Çok uzakta olduğunu düşünsem de meğer ne kadar da yakınmış Cumhuriyet İlköğretim Okulu...

Bisikletle karış karış gezdiğim sokaklar…

Rahmetli dedemin elinden tutup ilk namaza gidişim…

Kalecik Camii’ni görünce ilk kametim, minarede ilk ezan okuyuşum…

Babamın Larende Yokuşu üzerinde bulunan dükkanında yaz tatillerinde bekleyişim. Elim anahtar tutmaya başladığı zamanlarda ufak tefek tamiratlar yapıp ilk paramı kazanışım…

BİZİM EMEKTAR ÇALINDIĞI GÜN GİTME KARARI ALMIŞTIK

Sonra…

Sonra birbirimize çok güvendiğimiz komşularımızın bir bir mahalleden ayrılmaya başlaması.

Arkadaşlarımın hızlı bir şekilde mahalleyi terk etmesi.

Neden? Sorusunun başımıza gelen türlü musibetlerde karşılık bulması.

Her gece ayrı bir olay, her gün ayrı bir kavga ile anılan sokaklar…

Meşhur Balıklı Çeşme Sokak ile ilgili anonsların polis telsizlerinden sürekli geçmesi. Malum şahısların kavgaları, gürültüleri, taşkınlıkları, huzuru bozan yaklaşımları…

Kapımızın önünden babamın emektar Toros’un çalınması artık bardağı taşıran son damla olmuştu.

Ve bizim için de mahalleyi terk etmenin vakti gelmişti.

Çünkü burası artık yaşanmaz bir hal almış, şehrin çöküntü bölgesi haline gelmişti.

ÜZÜLMEDİM Kİ!

Şimdiki halini gördüğümde üzüldüm mü?

Ne yalan söyleyeyim, insan geçmişini anımsayınca bir garip oluyor. Ama kendime üzülüp üzülmediğimi sorduğumda inanın üzülmedim cevabını alıyorum.

Güzelliklerin üstünü örten birçok çirkinlik yaşanmıştı burada. Ahlaka mugayir olayların bini bir paraydı. Binalar da zaten ömrünü doldurmuş, yıkım için uğraşa gerek kalmadan kendiliğinden dökülüp iniyordu.

Yani bu bölgenin hızlı bir şekilde elden geçirilmesi ve temizlenmesi gerekiyordu.

O yüzden bir an önce bu bölgenin, şehrin en güzel yerinin kurtarılması gerekiyordu.

Bölgenin küllerinden doğduğuna şahit oldum. Emeği geçenlerden Allah razı olsun…

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.