Kolejlerde Okuduk Ama…

Kolejlerde Okuduk Ama…
Saray Çarşısı’nda Şen Saatçi olarak hizmet veren Mustafa Nalçacı sektörde en iyisi olmak, çocuklarını en iyi okullarda okutmak amacıyla İstanbul’a yerleşti. İstanbul’da Konyalı Saat adıyla yeni bir başlangıç yapıldı.

Saray Çarşısı’nda Şen Saatçi olarak hizmet veren Mustafa Nalçacı sektörde en iyisi olmak, çocuklarını en iyi okullarda okutmak amacıyla İstanbul’a yerleşti. İstanbul’da Konyalı Saat adıyla yeni bir başlangıç yapıldı. İstediği gibi de oldu. Firma, sektörün en iyisi olma yolunda ilerlerken çocuklar da en iyi okullarda eğitim gördü.  Elleri acıya acıya işi öğrendi ve bayrağı devraldı. Konyalı Saat’i, bugün dünya çapında bir marka haline getirmeyi başardı. Lavazza’yla bir yudum kahve keyfini yaşattı. Bu başarıyı Konyalı Saat Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Nalçacı ile konuştuk…

 

Şen Saatçi’ten Konyalı Saat’e… Bu geçişi anlatır mısınız?

Babam Mustafa Nalçacı, çıraklıktan itibaren öğrendiği saatçiliği bir dükkan açarak devam ettirmiş. Konyalıların çok iyi bildiği Saray Çarşısı’nda Şen Saatçi olarak hizmet verirken çocuklarım daha iyi eğitim alsın, sektörde en iyi yerde olayım diye İstanbul’a taşınmaya karar vermiş. 1968 yılında da Şen Saatçi’yi bir başkasına devrederek, İstanbul’da da başka bir saat dükkanını devralarak Konyalı Saat ismiyle faaliyetine başlamış. İstanbul’a geldiğimiz zaman ben 2 yaşlarındaydım. Bir erkek, iki kız kardeşim ile burada yeni bir hayata başlamış olduk. 

Üretime geçme fikri nasıl oluşmuş?

Babamın hedefi büyük olunca, üretim yapma fikri de kendiliğinden oluştu sanırım. 1969 yılında SASA Saat Sanayi Ltd. Şti.ni kurarak bunun başlangıcı da yapılmış oldu. İlk olarak Almanya’da Jakob Palmtag adlı fabrikadan, üretime devam edilmeyen teknik resimlerin kalıp ve tezgahlarını satın aldı. Bekçi kontrol saatleri, haftalık kurmalı Bim-Bam çalarlı, sarkaçlı duvar saatlerini, yılda 25 bin adet gibi bir üretim kapasitesiyle üretmeye başladı. Aslında bu başlangıç Türkiye’nin ilk saat üreticisi olma özelliğini de beraberinde getirmişti.

Sektörde en iyisi olma yolundaki hedefe doğru ilerlenirken sizin eğitimlerinizle ilgili hedef nasıl gerçekleşti?

Babamın en büyük isteği bizim dil bilen, ufku açık insanlar olmamızdı. Hepimizi de bu yüzden en iyi okullara gönderdi. Ben, Saint-Benoit Fransız Lisesi’nde geçirdiğim toplam sekiz yıllık hazırlık, orta ve lise eğitimimin yanı sıra özellikle İsviçre’de College du Léman’da katıldığım yaz kursları ile Fransızca konuşma becerimin gelişmesini sağladım. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Üniversite mezuniyetinden hemen sonra, Strasbourg-Fransa’da, La Vedette saat fabrikasında üç ay çalıştım. İngilizce pratiğimi geliştirmek için, kısa bir süre İngiltere’de bir dil okuluna devam ettim. Kardeşlerim de yine en iyi okullarda okudu. Yurt dışı deneyimleri kazandı. Babam bu idealini de gerçekleştirdi.

En iyi okullarda okurken bu işin çıraklığını da yaptınız mı?

Kolejlerde okuduk,  ama daima tezgahta da bulunduk. Dolayısıyla hep işin içindeydik. Bugün bir başarı söz konusuysa kuşkusuz aldığımız eğitimle, yurt dışındaki deneyimlerimizin ve elbette kah tezgahta kah tamirhanede koşturmalarımızın etkisi var. O altyapı bize hep güven verdi. Hep güvenerek iş yaptık. Kolejdeyken hiç unutmam; 14, 15 yaşlarındaydım. Arkadaşlarımın bisikleti dahi yokken bir tane motosikletim vardı. Egzoz susturucusunu söküp üç sokak arkadan giderdim. Herkes bilirdi. Yeşilyurt’ta bile o motosikletten 2, 3 tane vardı. Sınıfı da iyi derece ile bitirdim. Sabahleyin annem uyandırdı. “Kalk baban bekliyor işe gideceksin” dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Motosiklet aşağıda hazır duruyor. Sınıfı geçmişim. 4 ay tatil var. Annem kaçar gibi çıktı odadan. Çıktım, baktım babam orada oturmuş bekliyor. Anladım ki kaçış yok. Ağlama şansım bile yoktu. O yaz ellerim yara oldu. Ne kadar doğru olmuş bilemezsiniz. İşi öğrendik, adap öğrendik, usul, esnaflık ve saati öğrendik. Ve bu sessiz bir anlaşma şeklinde gitti. Biz hep çalıştık. Ama hayatımız da hep güzel oldu. Akranlarımızın motosikleti varken de bizim daha iyisi oldu. Bir süre sonra kimse bize işe geleceksin demedi.

Aile şirketi olarak işte sürekliliği sağlamayı neye borçlusunuz?

Herhalde demokratik bir yapımızın olmasına…  Babamın (kendisi aynı zamanda onursal başkanımızdır) şeffaf olması, sorunların konuşulması, ileriye dönük projeksiyonların doğru yapılması, kahve ve perakende işimizde ortaklarımızla olan iyi diyaloglarımız... Biraz paylaşmayı bilmek gerek sanırım.  Biz paylaşabildik. Dolayısıyla sıhhatli bir şekilde büyümeye devam ettik.

Şimdi şirketi ağabeyim İhsan Nalçacı’yla beraber yürütüyoruz.  3. jenerasyona doğru gidiyoruz. Uzun süreli olmasını çok arzu ediyoruz. 65 yıllık şirket. Türkiye’de 65 yıllık şirketler gerçekten çok az. Onlar bence ülkelerin değerleridir. Çok büyük bir grup değiliz ama 65 yıllık dediğiniz zaman bu önemli bir değer haline geliyor. Onu sürdürmek ve hoş yere götürmek de önemli. O da bizim birinci vazifemiz.

Saat, gözlük ve de Lavazza… Kahvelerimiz de artık sizden!

Dünyaca ünlü İtalyan Lavazza kahvelerinin dağıtımını yapıyoruz. ‘Lavazza - Best Coffe Shop’ adında bir kahve zinciri kurduk. Konyalı Saat’in Türkiye’nin farklı şehirlerinde 17 mağazası bulunuyor. Lokasyona bağlı olarak, çok geniş ve farklı kategorilerdeki müşterilere hitap edebiliyoruz. www.konyalisaat.com.tr on-line satış sitesi ile Türkiye’nin her bölgesine satış gerçekleştiriyoruz. Perakendeciliğin yanı sıra, dünyanın önde gelen bazı saat markalarının da Türkiye distribütörüyüz ve 570 bayi ile sektörün en geniş bayi ağına sahibiz. Konyalı Saat dışında, Erben Kontrol Sistemleri, Best İthalat, Bakkal24 isimleriyle bilinen diğer grup şirketlerimiz de farklı sektörlerde faaliyet gösteriyor. Lavazza ise gerçekten keyif.

Saat ve gözlük gibi, insanların bedenlerine direkt temas eden ürünler satıyorsunuz. Kalite sizin için ne ifade ediyor?

Kaliteli bir ürün yapıyoruz. Özellikle 94 yılında aldığımız Nacar markası, dünyada 5 yıl garanti veren ender markalardan biri… Bugün tüm GSM operatörlerine bir tek SMS göndererek 5 yıl garanti alabildiğiniz çok güzel bir ürün. Kalite vazgeçilmezimiz ve hedeflerimize ulaşabilmemiz için yegane sermayemiz. 

Neden zaman zaman iki saat birden takıyorsunuz?

Saat benim için bir tutku. Normalde iki saat takarım. Bazen yurt dışı seyahatlerinde dostlara hediye ederim. Dikkat çekmek için de takıyorum. “İki saat mi takıyorsunuz?” diye soran olursa diyaloğu kurar, tekini orada satarım.

Modern Konya’nın temelini attığı kabul edilen Hilmi Nalçacı’nın da soyadını taşıyorsunuz. Konya’yla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Amcam Konya’ya önemli hizmetlerde bulunmuş bir isimdir. Konya’nın gecekondusu olmayan tek şehir diye anılmasını sağlamıştır.  Gurur kaynağımız. Ben İstanbul’a gittiğimde 2 yaşlarındaydım. Ama hiç kopmadık. Çocukluğumuz burada geçti. Yazları buraya gelir Meram da kalırdık. Konya bizim memleketimiz. Havası, suyu bizi anlatıyor.

 

 

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.