KONYA DA HAZIRLIKLI OLMALI!

KONYA DA  HAZIRLIKLI  OLMALI!
“Konya’da deprem olmaz” algısının yanlış olduğunu belirten uzmanlar, geçmişte 6 büyüklüğünde depremin yaşandığı Konya’da, benzer bir depremin olabileceğine dikkat çekerek riskli yapıların mutlaka gözden geçirilerek gerekli hazırlıkların yapılması gerektiğ

Konya’nın bir deprem bölgesi olduğuna dikkat çeken uzmanlar, yaşanabilecek olası bir depreme kent olarak hazırlıklı olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.

Elazığ ve Malataya’da meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından Konya’daki binaların depreme dayanıklı olup olmadığı sorusu gündeme geldi.  Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Fetullah Arık, Konya’da deprem olmaz algısının yanlış olduğunu dile getirirken, Konya İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Süleyman Kamil Akın ise eski yapılar göz önünde bulundurulduğunda Konya’nın olası bir depreme hazırlıklı olmadığını ifade etti.

 “ESKİ YAPILAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”

Konya İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Süleyman Kamil Akın, Konya’da bulunan ve mühendislik hizmeti almamış yapıların güncel durumları hakkında sağlıklı bir bilgi olmadığını söyledi. Yapılan her yapının mutlaka mühendislik hizmeti alması gerektiğini dile getiren Başkan Akın, depremin bir doğa olayı olduğunu, sağlam olmayan yapılar sonucunda afet haline geldiğini kaydetti. Akın konu ile ilgili, “99’dan önce yapılmış ve mühendislik hizmeti almamış yapılar gözden geçirilmeli. Konya’nın Ilgın, Akşehir, Tuzlukçu gibi bölgelerinde deprem oluşturabilecek fay kırıkları mevcut. Dönüşüme uğraması gereken yerler var. Bunlar; Şükran Mahallesi, Turgut Reis Küçük Aymanas- Büyük Aymanas. Test yapılan binalara etiket konmalı ki bizler de renklerine göre risk durumlarını anlayabilelim. Deprem bir doğa olayıdır, yapılan yanlış kentleşme ve sağlam olmayan yapılarla bu doğa olayını afete çeviren bizleriz” dedi.

“DEPREM DOĞA OLAYIDIR, AFETİ BİZ ÇAĞIRIRIZ”

Konya’nın depreme hazır bir kent olmadığını ifade eden Akın, “Konya’daki yapılaşma çok da depreme hazır değil. Mühendislik hizmeti olmadan bina yapılırsa buna afet diyemeyiz, göz göre göre ölüme gitmektir. Dayanıksız binalar yapılıyor, depremde bu binalar yıkılıyor, sonra afet oldu binalar yıkıldı can kaybı var diyoruz.  Afet olmadı, deprem oldu, afeti biz çağırdık. Depreme karşı dayanıksız çıkan yapıların iki çözümü var. Ya yıkıp yeniden yapılacak ya da güçlendirme çalışmaları yapılacak. Bunlar maliyetli işlemler, her dairenin bu çalışmaları karşılayacak gücü olmayabilir. Devlet buna destek olursa can ve mal kayıplarının büyük ölçüde önüne geçilir. Deprem öncesi alınacak tedbirler deprem sonrası yapılacak iyileştirme çalışmalarından çok daha az maliyet gerektiren işler ve en önemlisi can kaybının önüne geçilmiş olacak” diye konuştu.

“KONYA BİR DEPREM BÖLGESİDİR”

Konya il sınırı olarak değerlendirildiğinde Mart 2018’e kadar kullanılan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasına göre 1. dereceden 5. dereceye kadar farklı risk gruplarına ait bölgelerin olduğunu kaydeden Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Fetullah Arık, Konya’da deprem olmaz varsayımının son derece hatalı bir yaklaşım olduğuna dikkat çekti. Konya’nın fay haritasını değerlendiren Başkan Fetullah Arık, “Şehrimize Kuzeybatısından güneydoğusuna doğru bakıldığı zaman Ilgın, Akşehir, Doğanhisar ve Tuzlukçu çevresi 1. Dereceden deprem bölgesi iken Güneydoğuya doğru Yunak ve Hüyük 2. Derece Deprem Bölgesi, Derebucak, Beyşehir, Kadınhanı, Sarayönü ve Çeltik 3. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Kent merkezinde Selçuklu ve Meram’dan Karatay’a doğru 3 ve 4. derece deprem bölgesi içinde yer almaktadır. Hadim, Bozkır, Karapınar, Ereğli ve Emirgazi bölgelerine doğru de risk azalmaktadır. Kent merkezinde asıl yerleşim sınırlarında Ardıçlı’dan güneye doğru Selçuk Üniversitesi Kampüsü, Beşyüzevler, Dere ve Hatıp’a kadar uzanan bölgede yaklaşık 50 km uzunluğunda dağlarla ovanın sınırını oluşturan Konya Fay Zonu; Konya yerleşim alanı için en önemli risk taşıyan aktif faydır. Ayrıca kentin kuzeyindeki Karaömerler Fayı ve onun bitimindeki Divanlar Fayı ile güneye doğru devam eden Göçü Fayı arasında Konya Ovası sürekli çökmeye devam etmektedir. Parçalı kırıklardan oluşan Konya Fay Zonu’nun tamamının aynı anda kırılması kentimiz için çok ciddi bir tehlikedir” ifadelerini kullandı.

“DEPREME TAM OLARAK HAZIRLIKLI BİR KENT DEĞİLİZ”

Geçmişte Konya Fay Zonu üzerinde 6.0-6.5 büyüklüğünde deprem oluştuğuna dair önemli veriler bulunduğunu dile getiren Arık, Konya’nın daha düşük büyüklükteki depremlere de çok hazırlıklı olmadığını belirtti. Arık, “Konya’da 10-11 Eylül 2009 yılında gerçekleşen depremlerin büyüklükleri 4.5 ve 4.7’dir. Geçtiğimiz Cuma akşamı gerçekleşen 6.8 büyüklüğündeki Sivrice (Elazığ)’a göre büyüklükleri çok daha düşük olan bu depremler Konya’da büyük bir paniğe yol açtı. 1900’lü yıllardan bu yana Konya’da gerçekleşen depremler orta büyüklükte depremlerdir. Konya Fay Zonu tamamen kırılırsa 6.0-6.5 büyüklüğünde depremin meydana gelme ihtimali var. 11 sene önce meydana gelen depremde bu fayın sadece Yazır bölgesindeki 10 km’lik bölümü kırıldı. Bundan sonra beklenen deprem ise yine muhtemelen 4.0, 4.5 büyüklüğünde olacaktır ancak bizler en büyüğüne hazır olmak durumundayız. Yani bütün planlamalarımızın 6.5’tan daha büyük bir depreme göre yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE DEPREM KUŞAĞINDA”

Ülkenin ülke olarak deprem kuşağında yer aldığını ve bu gerçeğin unutulmaması gerektiğine vurgu yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Fetullah Arık, “Ülkemizde bir deprem gerçeği var. Ülkemizde yaşanan depremlerin yıkıcı etkilerini artıran temel neden yerleşim alanlarımızın büyük bir bölümünün fay hatları üzerinde olmasıdır. Meslektaşlarımız Yerbilimciler aktif fay hatlarının yerlerini ve oluşabilecek depremlerin büyüklüklerini büyük bir isabetle ortaya koyabilmektedir. Bilinmeyen en önemli parametre depremin ne zaman olacağıdır. Dolayısıyla olması beklenen bir depremin hangi büyüklükte ve ne zaman oluşacağını tahmin etmekle vakit kaybetmek yerine olası en büyük depreme göre hazırlıklı olmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu nedenle İmar Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, Kentsel Dönüşüm Kanunu ve ilgili yönetmelikler bu ilkelere göre güncellenmeli ve konu ile ilgili tüm uzmanların etüt ve projeleri dikkate alınmalıdır. Yenilenen Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na göre Bugün büyük kentlerimizin birçoğu yerleştiği alanlarda aktif fay zonları ve yüksek derecede deprem riski bulunmaktadır. Son yıllarda yaşadığımız yıkıcı depremlerden sonra üzerinde önemle durduğumuz fay yasasının bir an önce yürürlüğe girmesi için gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılması önem arz etmektedir. Bilinen ve yeni araştırmalarla ortaya konulacak faylardan hareket ederek mevcut yerleşimlerin faylardan uzaklaştırılması ve yeni planlanan alanlarda fay sakınım alanlarının tespit edilerek buralarda kesinlikle imar izni verilmemesi gerekmektedir. Tabi ki sadece alınacak önlemler bununla sınırlı kalmamalı, yerleşim alanlarının imara açılmasında depremle birlikte, heyelan, kaya düşmesi, taşkın vb diğer doğal risklerin ortaya çıkarılması amacıyla imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etütler yapılarak yerleşime uygun alanlarda yapılaşmaya gidilmelidir. Yerleşime uygun alanlarda ise planlanan her tür yapı için zemin ve temel etütlerinin yapılarak yapı projelerinin bu verilere göre hazırlanması ve yapı imalatları projelere uygun bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Yapılar zemin etüdü aşamasından itibaren denetlenmeli ve bu konuda kesinlikle ödün verilmemelidir. Mühendislik hizmeti almayan yapılar kentsel dönüşümle yenilenmelidir. Bu denetimlerin yapılmaması bizi afete götürür. Türkiye’de özellikle çok riskli zeminlerde yapılacak onbinlerce yapı ile ilgili getirilen Tasarım Gözetimi hizmetlerinin ise bir elin parmaklarını geçmeyen belirli bir kesime değil bu konuda uzmanlığı ölçülebilen mühendislerin de yer alması sağlanmalıdır. Büyükşehir Belediyelerimizde Deprem ve Jeolojik Araştırmalar Daire Başkanlıkları, büyükşehir dışındaki belediyelerimizde ise benzer şekilde Şube Müdürlükleri kurularak bu konuda araştırmalar yapılmalı ve denetimler etkin bir şekilde gerçekleştirilmelidir. İmar ve yapı üretimi teknik hizmetler olup Mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak çabaları ile daha sağlıklı ve güvenli yerleşme alanları ve yapıları birlikte üretebiliriz. (Dilhan Dumanoğlu)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum