Konya’da Kurban Bayramı’nın rotası belli oldu! Buraları görmeden geçmeyin!

1- SİLLE BARAJ PARKI
Türkiye’nin en büyük parklarından biri olan Sille Baraj Park, günlük yaşamın stresinden uzaklaşıp nefes almak isteyen binlerce insan Sille’nin temiz havasında aileleriyle birlikte hoşça vakit geçirmek için baraj parka akın ediyor. Konyalıları su ile buluşturan ve şehrin yeni cazibe alanı olan baraj parkta, izci kampı merkezi, tekne gezinti alanı, uçurtma tepesi, çay bahçesi, restoran, mescid, iskele, ahşap gezinti yolları, çim amfi, çocuk oyun alanları, spor alanları gibi farklı etkinlik alanları yer alıyor.

Baraj çevresinde piknik alanları, yürüyüş parkurları, çocuk oyun alanları, tırmanma parkurları yer alıyor. Öğrenciler ve izcilere yönelik olarak kullanılması amacıyla kamp alanları oluşturulan park içerisindeki gölette kayıkla gezinti yapılabiliyor.

2- KİLİSTRA ANTİK KENTİ
Kilistra Antik Kenti, Konya’nın 49 km güneybatısında, bugünkü Gökyurt Mahallesi sınırları içerisindedir. Arkeolojik incelemeler Kilistra’da M.Ö. 2. yy - M.S. 3. yy’da, Helen ve Roma çağında yerleşim bulunduğunu ortaya koymuştur.

Bizanslılar Dönemi’nde ilk Hıristiyanların sığındığı bölge olmuştur. Tepe ve yamaçlarda bulunan mağaralar, kovuklar; kolay kazılmaya elverişli toprak yapısı sebebiyle sonradan oyulan veya genişletilen sığınaklarda erken dönem Hristiyanların gözden uzak kalmak için tercih ettikleri bir coğrafyadır.

3- TINAZTEPE MAĞARALARI
Tınaztepe Mağaraları aynı bölgede dört-beş ayrı mağaradan oluşur. Tınaztepe Mağarası, gerek ulaşım kolaylığı gerekse doğal güzellikleri açısından turizme oldukça elverişlidir. Yakın zamanlarda mağara içinde aydınlatma çalışmaları ve çevresinde bazı düzenlemeler yapılarak, burası özel bir işletme tarafından hizmete açılmıştır.

Tınaztepe, sadece içindeki travertenler, sarkıt ve dikitler, dereler ve göller, doğal tüneller ve köprüler oluşturan kayalar nedeniyle ilgi çekici değildir. Aynı zamanda mağarada çeşitli kurbağalar, farklı büyüklük ve renkte yarasalar bulunur. Gayet düzgün ve güvenli olan yürüyüş parkurunu insan hareketine duyarlı aydınlatmalar ve ney sesi eşliğinde geriye dönmeden sonuna kadar sabırla ilerleyip yolu tamamlayabilirsiniz. Mağara çıkışında yer alan tesiste çay keyfi yapabilirsiniz.

4- YERKÖPRÜ ŞELALESİ
Eşsiz doğal güzelliğiyle Konya’nın saklı cennetlerinden biri olan Yerköprü Şelalesi, Karasu Çayı'nın, üzerine traverten çöken alüvyonun erimesi sonucu oluşan 25 m yüksekliğinde doğal bir köprüden, Göksü Nehri'ne dökülmesiyle oluşmuştur.

Göksu Nehri, şelalenin yaklaşık 1 km gerisinde 500 m uzunluğunda mağaranın içine girmekte ve buradan yoluna devam etmektedir. Bademli Mahallesi ayırımdan itibaren şelalenin sesini duymaya başlayabilirsiniz. Fotoğraf tutkunlarının dört mevsim çekimler yapabildiği, bisiklet severlerin de uğrak noktası olan şelale çevresinde doğa yürüyüşleri gerçekleştirilebilir.

5- LAVANTA BAHÇELERİ
Bir lavanta cenneti olarak da adlandırabileceğimiz “Lavanta Bahçeleri” Konya’nın Karatay’da yer alıyor. Bu bahçeler yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.

Özellikle fotoğraf çekmek isteyen birçok sanatçı sıklıkla bu bölgeyi ziyaret etmekte, lavantanın eşsiz açık mor renginin güzelliğini ölümsüz kılmak için hünerlerini sergilemektedir.

6- İVRİZ KAYA ANITI
Halkapınar’ın en önemli yapılarından biri, ilçenin İvriz köyünde yer alan İvriz Kaya Anıtı’dır. İvriz kabartmasının bir benzeri de Ambar Deresi bölgesinde bulunuyor.

Klasik Antik Çağ ve Roma Dönemi’nde Halkapınar, Ereğli bölgesi ile “Kybistra” olarak isimlendirilmektedir. Tarih severlerin buraya bayılacağını söylemek mümkündür.

7- TUZ GÖLÜ
Türkiye’nin en büyük ikinci, dünyanın ise en tuzlu ikinci gölü olmasıyla öne çıkan Tuz Gölü’nün jeolojik olarak tektonik kökenli olduğu bilinmektedir. Bir bölümü Konya’da, diğer bölümleri ise Ankara ve Aksaray illeri içerisinde kalan gölün derinliği birçok yerde yarım metrenin altında seyretmektedir. Gölün bu özelliği, göl üzerinde birçok noktada yürüyerek seyahat etmeyi mümkün kılmaktadır.

Bugün Tuz Gölü, ülkemizin tuz ihtiyacının yüzde 30’unu tek başına karşılamaktadır. Aynı zamanda, sağladığı barınma, kışlama ve kuluçka imkânlarıyla birçok kuş türüne de ev sahipliği yapmaktadır. Gölün dönem dönem bir aynayı çağrıştıran kızılımsı yüzeyi, tüm fotoğrafları özenle süslemektedir. Haziran – Ağustos ayları arasında Tuz Gölü’nün bembeyaz, sonsuzluk hissi veren manzarasını izleyebilir, tuz kokan havasını koklayıp, flamingoları izleyebilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.