Kur riskine dikkat

Kur riskine dikkat
İpekyolu Sanayici ve İşadamları Derneği’nin konuğu olan Odeabank Genel Müdür Yardımcısı Serkan Özcan, dünya ve Türkiye ekonomisini değerlendirdi.

İpekyolu Sanayici ve İşadamları Derneği’nin konuğu olan Odeabank Genel Müdür Yardımcısı Serkan Özcan, dünya ve Türkiye ekonomisini değerlendirdi. Konya Şeker CEO’su Mehmet Koca ve dernek üyelerinin katıldığı toplantıda konuşan Özcan, dünya konjektüründeki değişimlere dikkat çekerek, önümüzdeki dönemde kur riskinin dikkate alınması gerektiğini söyledi.

2015 yılında en çok akılda tutulması gereken noktanı kur riski olduğunu belirten Özcan, “Kur geçtiğimiz senelere göre daha riskli görünüyor. Kur dalgalanmaları geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin iç sorunlarından etkilendi. Bugün ise bizden bağımsız olarak dünyada doların güçlenmesi söz konusu.  AB’de kopmalar olacak.  Yunanistan’ın durumu ortada. İtalya ve Fransa’da ciddi mali sıkıntılar var. Avro için kaygılıyım. TL cinsinden geliri olan KOBİ’lere  yabancı para borçlanması ve yatırımı tavsiye etmiyorum” dedi.  

Cari açık sorunu çözümü için tasarruflar artmalı

Türkiye’nin kronik sorunu olan  cari açığın çözümün için tasarruflarını artırması gerektiğinin altını çizen  Serkan Özcan, cari açığın yüzde 80’nini enerji ithalatının oluştuğunu söyledi. Özcan, alternatif enerjiye yönelmenin zorunlu olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu. “Cari açık problemini çözmenin ön önemli yollarından biri tasarrufları artırmak. Tasarrufların önemli kısmı kaytıdışı. Yastık altındaki altın. Tasarruf sorunu çözmek için hükümet yeni programlar açıkladı. Reform paketlerinin tasarrufu teşvik etmek gibi önemli bir tarafı var. Petrol fiyatlarının düşmesi ile 20-25 milyar dolar tasarruf olacak. 5 yılda 100 milyar dolar eder, önemli bir rakam. Petrol fiyatlarındaki düşüşün geçici olmadığı kanaatindeyim.”

Özcan, 2015 yılı sonunda yüzde 6’nın altına bir enflasyon oranı beklendiğini kaydederek, Merkez Bankası’nın para politikalarını gevşemeye başladığını ve Şubat ayı başında ikinci faiz indirimi yapılacağın söyledi. Dünyada faiz oranlarının bu kadar hızlı düştüğü bir ortamda Merkez Bankası’nın proaktif yerine reaktif davrandığını belirten Özcan., “Türkiye’de iç tüketimde ciddi sıkıntılar var. Faiz indirimi büyümeyi etkiler. İç tüketim, daha sıkı para politikalarından dolayı etkilendi. Başlamış olan faiz indirimi sürecinin etkisi 2-3 ay içinde kendini hissettirmeye başlar. İhracatımızı dış talep etkiler. Dış talebin düştüğü ortada.  Son dönemde dış talebin arttığı tek ülke ABD” dedi.

Dünyada ‘Müzmin Durgunluk’ yaşanıyor

Dünyanın 2008 krizi sonrası halini  “sekerat”  olarak nitileyen Serkan Özcan, dünya ekonomilerinin hala canlı olduğunu ama yattığı yataktan kalkamadığını söyledi. Özcan,  iktisatçı Lary Summers’ın,  müzmin durgunluk olarak saptadığı bu durumun yapısal gösterge rakamalarını aşağıya çektiğini belirtti. Özcan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Dünyanın yaşamakta olduğu kriz,  öyle büyük bir kriz ki, yeniden toparlanıp, ayağa kalkıp aynı hareket mekanizması ile tekrar aynı dünyaya geri dönemeyecek.  İktisatçı  Lary Summers’ın  müzmin durgunluk adını verdiği ünlü bir çalışması var. Dünya ekonomilerinin karşı karşıya olduğu bu konsepte göre, dünyada büyüme, enflasyon, faiz gibi göstergelerin hepsinin yapısal olarak aşağıya indiğini belirtiyor. Artık geçtiğimiz 15-20 yıldaki ortalama büyüme rakamlarına ulaşılamayacağına dikkat çekiyor.  Aynı miktarda büyüme olmayacağı için enflasyon yaratamayacak ve faizler bu nedenle uzun süre düşük kalacak. Başka bir iktisatçı bu durumun adına ‘yeni normal’ diyor. Artık eski normal bitti. Yeni normalde, iyi büyüme yok, yüksek faiz ve enflasyon yok. Bu durumun uzun yıllar devam edeceği belirtiliyor.”

Global likitide arttı, deflasyon riski var

ABD, Japonya ve Avrupa Merkez Bankasının likitideyi artırdığına değinen Serken Özcan, her taraftan para fışkırdığını belirtti. Özcan, “ABD bu işin  içinden tek başına çıkamayacağı için kendine yeni arkadaşlar buldu. Aynı miktarda olmasa bile Japonya global likitideyi artırıyor. Avrupa Merkez Bankası 1.1 trilyon avro  artırdı. Dünyada her taraftan para fışkırıyor. Bunun tek sebebi var; bankacılık sektörünü ile kredileri harekete geçirip enflasyona ulaşmak. Çünkü dünyada deflasyon riski var. Büyümeyi ve tüm dengeleri altüst eden bir sistematik.  2008 sonrasında krizin Çin, Rusya Brezilya gibi ülkelerin büyümeleriyle dengeye oturacağı beklentisi vardı ama bugün Rusya sıkıntılı. Çin ciddi bir durgunlukla karşı karşıya. Brezilya’da sosyal ve siyasal çalkantılar var. Bu ülkelerde yükü taşımayacak duruma geldiler. Arap ülkeleri petrol fiyatının düşüşü ile sıkıntı yaşıyor.” diye konuştu.

10 yılda daha fazla dünyalı bir  ülke haline geldik

Son 10 yılda ekonomik ve siyasi istikrar ile daha fazla dünyalı bir ülke olduğumuza dikkat çeken Özcan, şu değerlendirmeyi yaptı: “2000 yılı öncesi Türkiye çok ciddi mali yapı bozukluğu, yüksek borç, ciddi bütçe açıkları, bankacılık sektörünün sıkıntıları, istikrarsız bir para yapısı, son derece yüksek enflasyon, borçlanmada ana yutucunun devlet olduğu bir yapı vardı.

Siyasi istikrar arkasından bir şeyleri sürüklemek zorunda bıraktı.Türkiye kamu finansmanını düzeltti. İstikrarlı bir finans modeli ile bütçe açıklarını çok daraltan, borç yükünü düşüren, kamu mali disiplini oluşturan bir ülke haline dönüştü. Özel bankaların finans imkanları büyüdü. Türkiye parasal istikrarı, tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşmayı başardı.

Yabancı yatırımcılar Türkiye’de önce daha şeffaf olan bankacılık sektörüne girdi. Daha sonra Anadoluda’ki üreticilere yansımaya başladı yani yabancı yatırımcı geldi. Yatırımlar sadece direkt değil finansal yolla da geldi. Şu an borsada yüzde 60-65 yabancı yatırımcının parası var. Sabit getirili menkul kıymetlerde bu oran yüzde 20-25 düzeyinde. Yabancı yatırımcı ülkenin istikrarına, gelecek dönemdeki perspektifine bakarak Türkiye’de yatırımda bulunmaya başladı.

Dünyadaki gelişmelerin irdeleme zorluluğumuz Türkiye’nin artık dünyalı olmasından kaynaklanıyor. Ülkede kurumsal yapıyı yanlış geliştirirseniz yatırım için elverişli ortamı sağlayamazsanız, bunlar risk oluşturur. Global entegrasyonun bir faydası, Türkiye’nin artık daha az faiz maliyeti ile karşı karşıyaysa, global likitidenin yüksek olmasıyla yakından ilişkilidir. Entegre olmamış olsaydık, Türkiye bu avantajlardan nasiplenemeyecekti. Global entegrasyonun evrensel standartlarına uygun bir altyapı kurarsanız bunun pozitif etkileri olur.”

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.