Meclisin bütçe maratonu sona eriyor

Meclisin bütçe maratonu sona eriyor
AK Parti Ankara Milletvekili Babacan:-"Türkiye hem demokraside hem hukukta hem de ekonomide eş zamanlı olarak ilerlemelidir. Bu üçlü sacayağından yani demokrasi, hukuk ve ekonomiden hangisi zayıf kalırsa, herhangi birisi geride kalırsa ülkemizin arzu etti

TBMM (AA) - AK Parti Ankara Milletvekili Ali Babacan, "Türkiye hem demokraside hem hukukta hem de ekonomide eş zamanlı olarak ilerlemelidir. Bu üçlü sacayağından yani demokrasi, hukuk ve ekonomiden hangisi zayıf kalırsa, herhangi birisi geride kalırsa ülkemizin arzu ettiği hedeflere ulaşması mümkün olmayacaktır. İşte bu sebepledir ki önümüzdeki aylarda üzerinde çalışacak olduğumuz yeni anayasa taslağı memleketimiz için çok önemli olacaktır" dedi.

Babacan, 2016 yılı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına yaptığı konuşmaya, bütçenin hayırlı olması dileğinde bulunup, bütçe çalışmalarına katkıda sağlayanlara teşekkür ederek başladı.

AK Parti hükümetlerinin hazırladığı 14'üncü bütçenin görüşüldüğüne işaret eden Babacan, bütçe vesilesiyle geçmişin muhasebesinin yapıldığını ve gelecek dönemlerde uygulanacak politikaların değerlendirildiğini söyledi.

Babacan, yüzde 85 gibi yüksek katılımlı bir seçimin ardından oluşan Meclisin, oy kullanan vatandaşların yüzde 97,5'inin iradesinin tecelli ettiği temsil gücü yüksek bir parlamento olduğunu vurguladı. Böyle bir Meclisin üyesi olmaktan onur duyduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:

"Ülkemizin sorunlarının tartışılıp çözüme ulaşacağı yer bu Meclistir. Şiddet yöntemleriyle, terörle bir yere varmak mümkün değildir. Her kesimin, her eğilimin temsil edildiği bu yüce Meclis ülkemizin sorunlarının çözümünde de tarihi bir sorumluluğa sahiptir. Yeter ki her konuyu açıkça, rahatça burada tartışabilelim, çözüm üretebilelim. İleri demokrasilerde sorunları çözmenin ve geleceği inşa etmenin yegane adresi parlamentolardır."

Yaşanan terör eylemlerinde şehit olanlara ve hayatını kaybeden sivil vatandaşlara Allah'tan rahmet dileyen Babacan, şiddetin ve terörün bir an önce sona ermesi temennisinde bulundu.

Geçen 13 yılda hızla gelişen Türkiye'nin dünya ile daha fazla bütünleştiğini, finansal ve ticari bağlarını da güçlendirdiğini belirten Babacan, bu durumun küresel ekonomide meydana gelen gelişmeleri daha yakından takip etme ihtiyacını da artırdığını bildirdi.

Türkiye'nin geçen yıl G-20 platformunun başkanlığını yaptığını hatırlatan ve bu dönemdeki çalışmalara dikkati çeken Babacan, sergilediği performansının dünyadaki ekonomik ve finansal problemlere ne kadar vakıf olduğunu ve çözüm üretmek konusunda da ne kadar donanımlı olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.

Babacan, G-20 kapsamında gerçekleştirilen çalışma ve etkinlikler hakkında bilgi verdi.

Konuşmasında dünyadaki ekonomik gelişmelere de değinen Babacan, "Küresel kriz sonrasında dünya henüz güçlü, dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme eğilimi yakalayamamıştır" dedi.

Dünya ticaretinin büyüme hızının kriz öncesine göre yarı yarıya düştüğüne dikkati çeken Babacan, yatırım harcamalarında da azalma olduğuna değindi.

Babacan, pek çok ülkenin potansiyel büyüme oranının kriz öncesine göre düştüğünü, gelecek döneme ilişkin tahminlerin de yakın gelecekte hızlı bir toparlama eğiliminin beklenmediğini gösterdiğini vurguladı.

Küresel ekonomide geçen yıl meydana gelen olumsuzlukların, gelecek dönemde de karşılaşılacak riskler olarak varlığını sürdürdüğünü belirten Babacan, "küresel ekonomide durum hala risklidir çok yakın takip gerektirmektedir" diye konuştu.

-"2016 yılında büyümenin bir miktar daha ivme kazanmasını beklemekteyiz"

Babacan, "Küresel ekonomide ve finansal piyasalarda olumsuz gelişmelerin yaşandığı, jeopolitik risklerin arttığı ard arda dört seçim geçirdiğimiz bir ortamda Türkiye ekonomisi, 2015 yılının ilk üç çeyreğinde yüzde 3,4 oranında bir büyüme kaydetmiştir. Yılın tamamında ise yüzde 4 civarında bir büyümenin olmasını bekliyoruz. Bu oranların birçok gelişmekte olan ekonominin 2015 yılı için beklenen büyüme oranından çok daha yüksek olduğunun da altını çizerek belirtmek istiyorum. 2016 yılında büyümenin bir miktar daha ivme kazanmasını beklemekteyiz. Gelirler politikasının desteği ile yurtiçi talepte beklenen canlanma ve önümüzdeki süreçte dış ekonomik konjonktürün ılımlı iyileşmesi bu yılki büyümeyi olumlu etkileyecektir" ifadesini kullandı.

Küresel krizden beri diğer birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin hala istihdam oluşturmakta zorlanırken, Türkiye'de istihdamın artmaya devam ettiğini vurgulayan Babacan, Türkiye ekonomisinin 2009 yılından bu yana toplam 6 milyon kişiye ilave istihdam sağladığını dile getirdi. Babacan, bununla beraber işgücüne katılım oranının özellikle gençlerin ve kadınların öncülüğünde artmasının da işsizlik oranının yüksek seyretmesine sebep olduğunu aktardı.

Babacan, "Hükümetlerimiz döneminde Türkiye ortalama yıllık yüzde 4,7 oranında bir büyüme kaydetmiştir. Ülke olarak elde ettiğimiz bu büyüme, aynı zamanda kapsayıcı bir büyüme gücüdür. Yoksulluğun azaltılmasında bu büyüme etkili olmuştur. Bazı ülkelerde büyüme varken gelir dağılımındaki bozulma artmaktadır. Türkiye büyümenin ve refahın geniş toplum kesimlerine daha adil bir şekilde yayıldığı bir büyümeyi elde etmiştir" dedi.

-"Enflasyonun daha düşük seviyelere inmesi gerekmektedir"

Türkiye'de artık geliri günlük bir doların altında vatandaş kalmadığına işaret eden Babacan, son dönemde tüm OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı en hızlı iyileşen ülkenin de Türkiye olduğunu bildirdi. Gelir dağılımının düzelmesinde kamu gelirler politikasının da önemli katkısı olduğunu belirten Babacan, "Bu kapsamda aile yardım ödeneği dahil en düşük memur maaşı 2002-2015 arasında, reel olarak enflasyondan arındırdığımızda yüzde 93,5 artmıştır" değerlendirmesinde bulundu.

Babacan, Türkiye'nin ilerlemenin, kalkınmanın olduğu aynı zamanda refahın geniş toplum kesimlerine dağıldığı bir ülke olduğunun altını çizdi.

Enflasyon rakamlarına da değinen Babacan, şu ifadeleri kullandı:

"2015 yılında döviz kuru gelişmeleri ve gıda fiyatlarında kaydedilen yüksek oranlı artış nedeniyle enflasyon beklentilerin üzerinde gerçekleşmiştir. Enflasyonun daha düşük seviyelere inmesi gerekmektedir. Türkiye'nin dış ticaret hacmi 2015 yılında 2002 yılına göre 4 kat artarak 351 milyar dolara ulaşmıştır. Bu rakamın içinde kuşkusuz Avro-Dolar kur etkisi de vardır. Ama nereden bakarsak bakalım, 4 katlık bir artış kayda değer bir artıştır. Üstelik hem ihracat pazarlarımızda hem de ürünlerimizde çeşitlenme sağlanmıştır. Böylece herhangi bir bölge veya sektörde meydana gelebilecek dışsal şoklara karşı ihracatın dayanıklılığı artmıştır. Kaldı ki bu en son yaşadığımız bir Irak pazarındaki daralmanın, bir Rusya pazarında karşılaştığımız sorunların toplam rakamlara etkisinin oldukça sınırlı olduğunu görüyoruz. Bu da zamanlıca izlenen çeşitlendirme politikasının olumlu sonucudur. Cari işlemler açığı enerji fiyatlarının düşük seyri ve net altın ihracatındaki iyileşmesinin de etkisiyle 2014 yılından beri azalmaktadır ve 2015 yılında bu düşüş sürmüştür. 2015 sonu itibarıyla da yüzde 4,5 seviyesine inmiştir. 4,5 hala kendi başına yüksek bir orandır. Bunun da farkında olmamız lazım ve cari açıkla mücadeleye önümüzdeki dönemde mutlaka devam etmemiz gerekmekte.

2015 yılında küresel risk iştahındaki azalma nedeniyle Türkiye'den kısa vadeli sermaye çıkışı yaşanmıştır. Doğrudur ama uzun vadeli sermaye girişleriyle doğrudan sermaye girişleri 2015 yılı boyunca güçlü seyretmiştir."

-"Türkiye kendini farklılaştırmayı başarmıştır"

AK Parti öncesi dönemlerde, Türkiye'nin, uzun yıllar kamu maliyesinde çok ciddi sorunlar yaşadığını ve bu sorunların birçok ekonomik krizin başlıca nedeni olduğunu vurgulayan Babacan, şöyle dedi:

"Kararlılıkla uyguladığımız politika ve reformlar sayesinde kamu maliyesi alanında sağladığımız başarı ekonomimizi iç ve dış şoklara karşı çok daha dayanıklı hale getirmiştir.

Küresel kriz döneminde, güçlü bankacılık sektörünün de katkısıyla, kamu maliyesindeki bu sağlam duruş ülkemizin diğer ülkelerden pozitif yönde ayrışmasını sağlamıştır. Pek çok ülke kriz döneminde kamu açıklarını artırarak krizden çıkma çabasına girmişken Türkiye, mali disiplini koruyarak krizden çok hızlı bir şekilde çıkmış ve kendini farklılaştırmayı başarmıştır. Birçok ülke halen kamu maliyesindeki sorunlarla uğraşırken Türkiye, 2015 yılında genel devlet bütçesini denk bir noktaya getirmiştir. Bu, son dokuz yılın en iyi performansıdır."

AK Parti hükümetleri döneminde sağlanan mali disiplinin korunmasının son derece önemli olduğunu belirten Babacan, makroekonomik istikrarın sağlamlaştırılması ve büyüme potansiyelinin artırılması için bunun şart olduğunu bildirdi.

-"Tüm ekonomi politikaları bütüncül bir anlayışla hazırlandı"

Konuşmasında bütçede alanlara ayrılan paylar hakkında bilgi de veren Babacan, şöyle konuştu:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2002'de başlatılan çok sayıda siyasi reform sonucunda bugün Türkiye'de demokrasi ilerlemiş, temel hak ve özgürlükler alanında daha yüksek standartlara ulaşılmıştır. Siyasi reform programımızın omurgasını oluşturan Avrupa Birliği süreci ülkemizin öngörülebilirliğini artırmış, ekonomideki başarılarımıza büyük katkıda bulunmuştur. Türkiye bu konuda elde ettiği kazanımları korumalı, geri gidişlere asla izin vermemeli, demokraside, temel hak ve özgürlüklerde insanımızın layık olduğu en yüksek standartları hedeflemelidir. Ekonomide başarının kilidi güven ve istikrar ortamının sağlanmasıdır. Bizim istikrarımızın kaynağı milli iradeye dayalı bir demokrasidir. Ancak demokratik bir istikrar güçlü olur, kalıcı olur. Öte yandan, hukukun üstünlüğü ilkesinin tavizsiz bir şekilde uygulanması hem demokrasimizin ilerlemesi hem de ekonomimizin güçlenmesi açısından elzemdir. Hukuk güvenliğinin sağlanamadığı ülkelerde ekonomide kalıcı başarılar elde edilememekte ve çoğu zaman demokrasi zarar görmektedir. Önümüzdeki dönemde Türkiye hem demokraside hem hukukta hem de ekonomide eş zamanlı olarak ilerlemelidir. Bu üçlü sacayağından yani demokrasi, hukuk ve ekonomiden hangisi zayıf kalırsa, herhangi birisi geride kalırsa ülkemizin arzu ettiği hedeflere ulaşması mümkün olmayacaktır. İşte bu sebepledir ki önümüzdeki aylarda üzerinde çalışacak olduğumuz yeni anayasa taslağı memleketimiz için çok önemli olacaktır. Ayrıca hükümetimizin açıklamış olduğu yargı reformu stratejisinin uygulanması önümüzdeki dönemde ülkemizin başarısında son derece belirleyici olacaktır."

Babacan, AK Parti'nin tüm ekonomi politikalarının bütüncül bir anlayış ve uzun vadeli bir bakış açısı ile ele alındığını, kararlılıkla da uygulandığına işaret ederek, süreklilik ve tutarlılığın temel ilkeleri olduğunun altını çizdi. Babacan, 2016 yılı bütçesinin de bu ilkeler içerisinde hazırlandığını kaydetti.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.