Millete hizmet noktasında hiçbir görevden kaçmadım, kaçmamaya “Ahd ü Peyman” eyledim

Millete hizmet noktasında hiçbir görevden kaçmadım, kaçmamaya “Ahd ü Peyman” eyledim
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan dedi ki; Bu görevi size verdiğimiz takdirde, işleriniz aksar mı? Efendim dedim, ben kendi işimin Yönetim Kurulu Başkanıyım. Evlatlarım ve yeğenlerim benimle birlikte çalışıyorlar. Bana tevdi edeceğiniz görev, işimi aksatt

ZİYA ÖZBOYACI; İş Adamı, siyasetçi, Anavatan Partisi, Refah Partisi ve Ak Parti’de önemli görevlerde bulundu. 12 Eylül sonrasında veto yiyerek Milletvekili olamadı. Ak Parti döneminde temayülde ilk üçte çıktı, listelerde adı vardı, aday olduğu tv alt yazılarında dahi yayınlandı, ancak kesinleşen listelerde adı yoktu. Vekillik nasip olmadı. Ancak verilen hiçbir görevden kaçmadı. MÜSİAD Konya Şubesinin kurucularından biri olarak MÜSİAD’In 3.Başkanı oldu. Oğlu Selman Özboyacı 27. Dönem Ak Parti Konya Milletvekili.

 

KONSEYE İKİ ZİYA’NIN İSMİ GİTMİŞTİ, ERCAN VEKİL OLDU, BEN VETO YEDİM!

Eski adıyla Alata, yeni adıyla Taşkent’e bağlı Balcılar köyünde 1950’de doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokul ve Liseyi Konya’da bitirdim. 1975 yılında Üniversiteden mezun oldum. Bir yıl Öğretmenlik yaptım. Askerden geldikten sonra, Hasan Hüseyin Varol Hocamla birlikte Hayra Hizmet Vakfında çalıştım. Vakıf çok kurumsal bir yapıya sahipti. 1980 yılına kadar bu vakıfta görev aldım. Vakıfta Emanet Sandığı Müdürlüğü yapıyordum. 12 Eylül sonrasında siyasi partilerle birlikte vakıfların pek çok faaliyetleri durdurulduğu için ben de Hasan Hüseyin Varol Hocam’dan izin alarak işimizin başına geçtim. Devam eden ticaretimiz vardı. O ticarete döndüm. İslami kesim ağır yara aldığı için siyasete girmeyi düşünmüyordum. O yıllarda yeni siyasi partiler kuruluyordu Anavatan Partisinden parti kuruluşunda yer almamız için teklif geldi. Önce girmeme düşüncemiz vardı. Yücel Eşen Anavatan Partisi İl Başkanı olurken Durmuş Alagöz Merkez İlçe Başkanı oldu.

img_3471.jpg

1983 seçimleri için bir Milletvekili adayı da vakfımızdan istenildi. Bunun üzerine Vakıf Divanı toplandı ve Adil Küçük aday olarak gösterildi. Aday isimleri Konsey tarafından değerlendiriliyor, onlar tarafından uygun görülmeyen isimler veto ediliyordu. Bir hafta sonra Adil Ağabey veto edildi. Biz bu hafta içerisinde köylere ve ilçelere onunla birlikte gittik. Bu veto sonrasında, bizden bir asil birde yedek iki isim istendi. Vakıf Divanı tekrar toplandı. Milletvekilliği için Konsey’e, beni asil, Ziya Ercan’ı yedek olarak yazdılar ve gönderdiler. Adil Küçük Ağabey, Ziya Ercan ve ben köylerde ilçelerde dolaşmaya devam ettik. On gün kadar sonrasıydı. Saat 13.00’da listeler açıklandı. Ben veto yemiştim. Ziya Ercan onaylanmıştı. Ziya Ercan Konya Milletvekili oldu.

İl yönetiminden memnun olmayan Anavatan Partisi Genel Merkezi Konya teşkilatını feshetti. Adil Küçük Ağabey’i İl başkanı olarak yeni yönetimi oluşturmak üzere görevlendirdi. Adil Ağabey Anavatan Partisi Konya İl Başkanı olurken, bende Merkez İlçe Başkanı olmuştum. Adil Ağabey 1987 yılındaki seçimlerinde Milletvekili oldu. O tarihe kadar İl başkanlığını sürdürdü.

Bana gelince rahmetli Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı olduğu 1989 yılına kadar Anavatan Partisi üyeliğim devam etti. Mesut Yılmaz’la dünya görüşlerimiz bağdaşmıyordu. O tarihten sonra, Anavatan Partisinde yapmış olduğum siyaseti bıraktım.

 

ERBAKAN HOCAM , “ARTIK ANA OCAĞINA DÖNÜN” DEDİ!

Verilen hiçbir görevden kaçmadım, kaçmamaya “Ahd ü Peyman” eyledim. Yani yemin ettim.

İşime gücüme devam etmeye başladım. Bir gün telefonum çaldı. Arayan Ali Güneri Ağabey’di. Erbakan Hocam Konya’da, yarın saat 08.30’da Meram Köşk’te Adil Küçük, Ziya Ercan ve seni kahvaltıya bekliyor dedi. Ziya Ercan sanıyorum Konya’da değildi. Adil Ağabeyle birlikte Köşke geldik. Hocam ikinci katın merdivenlerinden bize seslendi.

Oooo… Arkadaşlar Maşallah dedi, Konya tabiriyle ayaklarınızın altına yağ mı dökeceğiz, sıcak su mu dökeceğiz! Yukarı çıktık Hocamın ellerini öptük. Kahvaltı yaparken dedi ki, “ Dışarıda dolaştığınız yeter, artık ana ocağına dönmenizi istiyorum”

Adil Ağabey, Milletvekilliğinin son yılında çok sıkıntı çekmişti, milletvekilliğini sevememişti. Defalarca istifa etmeyi düşünmüş, ancak Turgut Özal’a olan saygısından dolayı istifa etmemişti. Hocam dedi ben bir daha siyasete girmemeye büyük yemin ettim. Görev almak istemiyorum. Ancak Ziya’mızı sonuna kadar desteklerim. Onun yanında olurum. Ben kabul etmem diyemedim. Emriniz olur dedim.

Yanlış hatırlamıyorsam ya ertesi gün , yada ertesi akşam Ali Güneri Ağabey, beni Refah Partisi İl Başkan yardımcısı olarak tepeden inme göreve getirdi. O günlerde İl Başkanı Zülfikar Gazi idi.

Süreç 28 Şubat süreci. Zülfikar Gazi Milletvekili oluncaya kadar onunla çalıştım. Ondan sonra Mehmet Sözer İl Başkanı oldu. Bir yıl kadar da rahmetli Sözer’le birlikte çalıştım. Sonra’da işimin başına geri döndüm.

 

MÜSİAD’IN 3.BAŞKANIYIM

Ben MÜSİAD’ın kurucularındanım. İl Başkan Hüseyin Üzülmez’le birlikte MÜSİAD yönetiminde çalıştım. Refah partisine gelirken de, MÜSİAD’tan izin alarak gelmiştim. Üzülmez KTO Başkanı olunca, MÜSİAD’ın başına Hasan Angı geldi. Hasan Beyin Başkan Yardımcısı olarak çalıştım.

Hasan Angı, Sanayi Odası Başkanı olunca, MÜSİAD’ın 3. Başkanı ben oldum. Bizde her Başkan 4 yıl görev yapar, bu sürenin sonunda, görevini devreder. Ben dört yerine beş yıl görev yaptım. O tarihte Oda seçimleri vardı. Süre uzadı. Beş yıla çıktı. 2005 yılına kadar MÜSİAD Başkanlığı görevim devam etti. Beş yılın sonunda Selçuk Öztürk MÜSİAD Başkanı oldu. Ondan sonra Aslan Korkmaz, Daha sonra Dr. Lütfi Şimşek, ondan sonra da şimdi ki Başkan Ömer Faruk Okka görevi sürdürüyorlar. Halen MÜSİAD üyesiyim.

 

BAŞBAKAN ERDOĞAN; “KONYA BİZİ ÜZDÜ ZİYA BEY!”

Sene oldu 2010. Ak Parti İl Başkanı Mustafa Çevik’in görevinden alındığı dönemdi. Şubat ayında iş yerinde oturuyorum. Oğlum Fatih geldi . Baba dedi, gazetelerde İl Başkanlığı için senin adını da yazmışlar. 7-8 kadar ismin arasında benim ismimde vardı. Aradan 3-4 gün geçti. Ak Parti İl başkanlığından beni aradılar. Ankara’dan iki vekili geldi sizinle görüşmek istiyorlar?

Konu ne?

İl Başkanlığı konusunda görüşecekler, denildi.

Ertesi gün İl başkanlığına gittim. Biri masada, diğeri koltukta oturan iki kişi vardı. İkisini de tanımıyorum. Bende geçtim oturdum. Ziya bey, sizi tanımak istiyoruz dediler. Bende dedim ki, ben size kendimi tanıtayım da, sizleri de ben tanımak isterim. Masadaki Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, karşımdaki koltukta oturanda Çorum Milletvekili Murat Yıldırım’mış! Konya’dan sorumlularmış.

İl başkanı olarak isabetli bir isim istiyoruz dediler. İl başkanlığı için, sizin isminiz ilk üç arasında geçiyor ne dersiniz dediler. Ben dedim bugüne kadar verilen hiçbir görevden kaçmadım. Başbakanımızla birlikte görev yapmak benim için şereftir. İsmim üzerinde mutabık kalınırsa, konsensüs sağlanırsa, en kısa zamanda Konya İl teşkilatını kurarım dedim, teşekkür ederek oradan ayrıldım.

Bir hafta sonra Genel Merkezden aradılar. Genel merkezde Ekrem Erdem vardı.

Yarın saat 13.30’da Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan sizinle görüşecek dediler.

Ertesi gün Ahmet Sorgun, Suat Altınsoy ve ben benim arabaya bindik, arabayı da oğlum Fatih kullanıyordu. Ahmet Sorgunu öğrencilik yıllarından, Suat Altınsoy’u Refah partisinde çalıştığımız yıllardan tanırım. Arabada giderken, inşallah dedim, içinizden biri Başkan seçilir de, vebal almam dedim. Böyle muhabbet ederek Ankara’ya vardık. Genel Başkan toplantıdaymış. Bizimle görüşmesi 13.30’du. Akşam saat sekiz, sekiz buçuk oldu. Herkesi teker teker alıp görüşüyorlar. Sıra bana geldi. Başbakanımızla tanışıklığımız çok samimi olmamakla birlikte vardı. Hal hatır sordu, kaç çocuk, kaç torun var dedi. Onların sayısınca, onlara verilmek üzere çikolata verdi. O kadar yorgun ve bitkin görünüyordu ki, yarım dakika bir sessizlik olsa sanki uyuyacak gibiydi. 

Konya bizi üzdü Ziya Bey dedi.

Başbakanımız bu haliyle, bu durumuyla Konya’yı düşünürken, biz nelerle uğraşıyoruz diye düşündüm. Ve dedim ki, Konya için üzüldüğünüzü biliyorum. Siz bizim başımızda olduğunuz sürece sırtımız yere gelmez, biz değil taşın altına elimizi koymak, gövdemizi koyarız. Yeter ki siz emredin! Gece gündüz demeden çok kısa zamanda teşkilatımızı kurarız.

Başbakanımız dedi ki;

Bu görevi size verdiğimiz takdirde, işleriniz aksar mı? Efendim dedim, ben kendi işimin Yönetim Kurulu Başkanıyım. Evlatlarım ve yeğenlerim benimle birlikte çalışıyorlar. Bana tevdi edeceğiniz görev, işimi aksattığı takdirde, işimizi ihmal eder, davamıza sahip çıkarız!

Siz olmazsanız, kimin olmasını istersiniz dedi. Hiç tereddüt etmeden Ahmet Sorgun dedim.

Görüşmeler bittikten sonra, Ahmet Sorgun İl Başkanı oldu. Başbakanımız, diğer adayların Ahmet Beyle birlikte çalışmasını arzu ettiğini söyledi. Selçuk Öztürk, affını istedi, ben, Suat Altınsoy, Abdullah Ağralı gibi arkadaşlar, Ahmet Beyin yönetiminde İl Başkan Yardımcısı olarak görev aldık.

 

BİZİM TEŞKİLAT ONURUMUZU KURTARDIN ZİYA AĞABEY!

Yerel Yönetimlerden sorumlu İl Başkan Yardımcısıydım. Aniden seçimler öne alındı. Bir arkadaşımızın evinde toplantı yapıldı. Vekillerimizle baza zamanlar iletişim kopukluğu yaşıyorduk. Teşkilattan bazı arkadaşlarımızı aday gösterelim denildi. Hem Genel Merkezde, hem de Mecliste etkili olabilecek isimler istiyorduk, bu evsafta, bu profilde arkadaşları gönderelim görüşü ağırlık kazanmıştı. Teşkilatı boşaltmayalım dediler. Ben ve Suat Altınsoy aday adayı olduk ve Yönetimde ki görevlerimizden istifa ettik. Temayüle girildi. Teşkilatımız bize sahip çıktı. İki yüzden fazla aday adayının olduğu temayül yoklamasında Recep Konuk ilk sırada çıkarken, Latif Selvi, ikinci, ben üçüncü sıradaydım. Partiden aday adayı olduğumuz arkadaşla aramda tam 700 oy fark vardı. Arkadaşlar, “Bizim teşkilat onurumuzu kurtardın Ziya Ağabey” dediler. Genel Merkezde mülakata çağrıldım. Bana, sizinle ilgili bir problem yok, siz çalışmalarınıza devam edin denilmişti. Listelerin YSK’ya gideceği gün saat 13.30’da, Genel Merkezden bir arkadaş beni aradı ve Ziya bey, listede 4.sıradasınız, Allah muvaffak etsin dedi. Odam lebalep doluydu. Ancak, içimde anlatamadığım bir sıkıntı vardı. Bu arada Kon TV, alt yazıyla Konya Milletvekillerinin sıralamasını geçiyordu. Orada da, ismim 4. Sıradaydı. Kon TV’den Nurettin Bay’ı aradım. O da bilgi aldığı ismi söyledi. Saat 17’de listeler açıklandığında, ismim listede yoktu. Arkadaşlar üzüldüler. Oğlum Selman durumu öğrenmiş, beni teselli etmek istemişti.

Bak evladım dedim, Biz vekillik isteseydik, Cenabı Allah verirdi. Biz hayırlısını istedik, böyle oldu.

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum