"Terörü savunanlar ifade özgürlüğünün arkasına sığınamaz"

"Terörü savunanlar ifade özgürlüğünün arkasına sığınamaz"
AK Parti İzmir Milletvekili Kaya: - "Milletimizin yaşam hakkını kısıtlayan terörle işbirliği yapanlar, her türlü şiddet ve terör faaliyetinin savunuculuğunu yapanlar ifade özgürlüğünün arkasına sığınamaz"- Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcı

İZMİR (AA) - AK Parti İzmir Milletvekili, TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Mahmut Atilla Kaya, "Milletimizin yaşam hakkını kısıtlayan terörle işbirliği yapanlar, her türlü şiddet ve terör faaliyetinin savunuculuğunu yapanlar ifade özgürlüğünün arkasına sığınamaz" dedi.

Kaya, yaptığı açıklamada meşru ve makul siyaset kanallarının demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olduğunu vurgulayarak, AK Parti iktidarında demokratikleşme sürecinin hızla yaşandığını, temel hak ve hürriyetlerin genişletildiğini kaydetti.

Her vatandaşın meşru siyasal yollardan ilerlemesi ve siyaset zemininde var olmasının gerek siyasi anlayışlarında gerekse anayasada vurgulandığını ifade eden Kaya, "Ama bir diğer taraftan bilinmelidir ki ifade özgürlüğü teröre meşruluk kazandırmak için ne istismar edilebilir ne de heba edilebilir. Bizim 14 yıllık iktidarımız boyunca ifade özgürlükleri adına verdiğimiz mücadele ortadadır. Ancak hiçbir özgürlük bir başkasının özgürlüğünü kısıtlayamaz. Milletimizin yaşam hakkını kısıtlayan terörle işbirliği yapanlar, her türlü şiddet ve terör faaliyetinin savunuculuğunu yapanlar ifade özgürlüğünün arkasına sığınamaz" ifadelerini kullandı.

Kaya, ifade özgürlüğünün korunması adına herkesin istismarcılara gereken tepkileri vermesi gerektiği dile getirerek, şunları söyledi:

"İfade özgürlüğü kavramı terörün desteklenmesine ve perdelenmesine araç olamaz. Bununla ilgili gerek anayasamızın gerekse AİHM kararlarının çizdiği sınırlar da bellidir. Anayasamızın 26. Maddesi'nde ifade özgürlüğünün hangi konularda sınırlanabileceği açıkça belirtilmiştir. Milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, cumhuriyetin temel nitelikleri, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması söz konusu olduğunda ifade özgürlüğünden söz edilemez. Bu konuda AİHM'nin terör ve şiddet eğilimli siyasi oluşumların kapatılması konusunda gösterdiği tavrı da İspanya'daki Batasuna Partisi'nden hatırlıyoruz. Fakat biz parti kapatılmalarına karşıyız. Suçu işleyen kimse, bireysel olarak onlar bu işin bedelini ödemelidir."

-"Sınırsız ifade özgürlüğü hiçbir demokratik toplumda yok"

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ruhan Erdem de ifade özgürlüğünün anayasa ve uluslararası sözleşmelerle korunabilmesi için açıklamaların şiddet içermemesi, şiddeti övmemesi gerektiğini bildirdi.

Prof. Dr. Erdem, demokratik toplumlarda ifade özgürlüğünün "olmazsa olmaz" niteliği taşıdığını, ifade özgürlüğünde sınırın, açıklamanın şiddet içerip içermediği olduğunu kaydederek, "Açıklana görüşte şiddet ya da şiddeti övücü nitelik var mı, yok mu? İfade özgürlüğünün geçerli olabilmesi için, anayasa ve uluslararası sözleşmelerce korunabilmesi için açıklamaların şiddet içermemesi, şiddeti övmemesi gerekir. Bu çerçevede ifade özgürlüğü mutlak anlamda geçerli değildir. Sınırlamaya gerekli sebepler yasalarda, uluslararası sözleşmelerde gösterilmiştir" diye konuştu.

Şiddet içermeyen her görüşün ifade özgürlüğü kapsamında korunduğuna işaret eden Prof. Dr. Erdem, toplumların ilerlemesi açısından da ifade özgürlüğünün temel koşullardan olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Erdem, şöyle devam etti:

"Şiddet olaylarından ayrı tutulamayacak terör kavramının başladığı noktada ifade özgürlüğü sınırlandırılır. Sınırsız ifade özgürlüğü hiçbir demokratik toplumda yok. Şiddet içeren söylemler, beyanlarla ilgili ceza kanununda yasal düzenlemeler vardır. Ayrıca açıklamalar terör, terör örgütü ile ilgili ise terörle mücadele kanunu kapsamında da değerlendirilebilir. Özgürlükler, demokratik toplumun varlığı için gerekli. Ancak özgürlük demokratik toplumun varlığına tehdit içeriyorsa meşruluk zeminini yitirir."

İfade özgürlüğünde kişilere, kurumlara ayrıcalık tanınamayacağına dikkati çeken Prof. Dr. Erdem, Avrupa İnsa Hakları Mahkemesinin bu konuda içtihatları bulunduğunu, kişinin özel durumunun ifade özgürlüğü açısından farklı bir değerlendirmeyi gerekli kılamayacağının vurgulandığını aktardı.

Prof. Dr. Erdem, demokratik hak ile ifade özgürlüğü arasında hassas bir dengenin olduğunu batılı toplumlarda da hiç bir devletin hassas dengeyi tam olarak kuramadığını ifade ederek, batılı ülkelerin 11 Eylül saldırısından sonra ifade özgürlüğü açısından biraz daha farklı davrandıklarını sözlerine ekledi.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.