"Uluslararası Toplum ve Mülteciler: Sorumluluklar, İmkanlar, İnsan Hakları İhlalleri" konferansı

"Uluslararası Toplum ve Mülteciler: Sorumluluklar, İmkanlar, İnsan Hakları İhlalleri" konferansı
AB-Türkiye Delegasyonu İşbirliği Bölüm Başkanı Gatti:- "Karşımızdaki en büyük zorluk, mültecilerin geri kabullerinin sürekli uygulanması ve uluslararası hukuka uygunluğu konusudur" - "Türkiye'nin 2.7 milyon Suriyeli mülteci kabul etmesi takdire şayan. Baş

İSTANBUL (AA) - AB-Türkiye Delegasyonu İşbirliği Bölüm Başkanı Simona Gatti, "Karşımızdaki en büyük zorluk, mültecilerin geri kabullerinin sürekli uygulanması ve uluslararası hukuka uygunluğu konusudur." dedi.

Uluslararası Af Örgütü tarafından Birleşmiş Milletler Dünya İnsani Zirvesi öncesi Rosa Lüksemburg Vakfı desteğiyle düzenlenen "Uluslararası Toplum ve Mülteciler: Sorumluluklar, İmkanlar, İnsan Hakları İhlalleri" konferansının ikinci gün oturumunda konuşan Gatti, konuşmasında AB-Türkiye göç anlaşmasına değindi.

Karşı karşıya olunan en büyük zorluğun mültecilerin geri kabullerinin sürekli uygulanması ve uluslararası hukuka uygunluğu konusu olduğunu anlatan Gatti, şunları kaydetti:

"Bu hususta birtakım değişiklikler ve düzenlemeler yapıldı. Anlaşmanın uygulanmasının kolaylaşması, Yunanistan’dan geri gönderilen Suriyelilerin geçici korunması ve Suriyeli olmayan mültecilerin iş gücü piyasasına erişimi için düzenlemeler yapıldı. Bir dereceye kadar uluslararası hukukun ve AB hukukunun uygulanması için düzenlemeler getirilmiş oldu. Bunlar önemli adımlardır. Bu anlaşma kapsamında AB ve üye ülkelerin Türkiye’ye maddi destek sağlanmasını ele alıyoruz. Uluslararası koruma sağlanan kişilerin sosyal haklara erişimi lazım. Çocuklar öncelikli. Burada vadedilen 3 milyar avro devreye giriyor."

Türkiye’nin cömert girişimlerinin farkına varılmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Gatti, 2.7 milyon Suriyeli mültecinin kabul edilmesinin takdire şayan olduğunu dile getirdi. Gatti, başta nüfusunun iki katı mülteciyi ağırlayan Kilis olmak üzere ev sahipliği yapanlara teşekkür etti.

Gatti, STK’ların 2011 yılından bu yana son derece kritik durum karşısında yardım etmek için elinden geleni yaptığını belirterek, "Bu yüzden bu işe gönül vermiş yüzlerce belediyeye, yurttaşa ve STK’ya çabalarından dolayı takdir sunmamız gerekiyor" dedi.

Uluslararası Af Örgütü Yunanistan Araştırmacısı Giorgos Kosmopoulos ise bu yıl içinde 155 bin kişinin Yunanistan’a giriş yaptığını ve bu gelenlerin yüzde 60’ının kadınlar ve bebeklerden oluştuğunu söyledi.

Kosmopoulos, 2015’te sınırların bir süreliğine açık tutulmasıyla binlerce insanın Yunanistan'a geçtiğini belirterek, "Mülteciler zor olsa da ilerliyorlardı ve bu umut veriyordu. Ancak sonra bazı ülkeler sınırları kapatmaya karar verdi, plastik mermi ve gaz kullanmaya başladı. Kaynaklar göçmenler için değil, onlardan korunmak için harcanmaya başladı. Kamplar geçici konaklama için tasarlanmıştı, ancak artık buralar kalıcı kamplara dönüştü." dedi.

AB-Türkiye göç anlaşmasının uygulama yöntemine değinen Kosmopoulos, şöyle konuştu:

"Hassas gruplar, çocuklar, engelliler muafiyete tabi tutuluyor ve geri gönderilmiyor. Anlaşmaya göre Yunanistan’a sığınma başvurusu yapanları değerlendiren komite, Türkiye’ye geri gönderilip gönderilmeyeceğine karar veriyor. Kabul edilebilir bulunursa ikinci aşamaya geçiliyor, bu aşamada kabul edilmezseniz Türkiye’ye gönderileceksiniz anlamına geliyor. Yunanistan için de çok sıkıntılı durumlar var. Mülteciler erişebilse dahi avukata ödeyecek paraya sahip değiller. Yunanistan da bu sürece hiç hazır değil."

İki gün devam eden konferansın sonuç bildirgesi salı günü yayımlanacak.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.