Çağlar Baştoklu

Çağlar Baştoklu

Alın Terleri Gül Kokulu İşçi Kardeşlerim

Alın Terleri Gül Kokulu İşçi Kardeşlerim

Soma’da kömür madeni ocağında yaşanılan facia yüreklerimizi parçaladı. Televizyon ekranlarında haberleri izlerken adeta yaşamaktan utandık. Bilimin ve teknolojinin en üst düzeyine eriştiğimizi zannettiğimiz 21. yüzyılda böylesine büyük bir trajediye tanık olmak bizleri derinden sarsarken beraberinde birçok soruyu gündeme taşıdı.

 

Yaşanılan facianın akabinde haber kanallarında İş Güvenliği konusunda yetkin kişiler, üniversitelerden bilim adamları ekranlarda birçok teknik analiz ve değerlendirmelerde bulundular. Yönetmelikten, mevzuattan bahsettiler. Acının insanları yaktığı bir ortamda şöyle olmalıydı, böyle olmalıydı gibi değerlendirmelerde bulunmak bile hiçbir anlam ifade etmiyor esasında.

 

İşin teknik ve idari boyutu bir tarafa toplumsal bir analiz ve değerlendirme yapılması gerektiği kanaatindeyim. Ve burada 1.derecede rol oynaması gereken yapı Sendikal Örgütlenme. Bugüne kadar, Türkiye birçok faktörü içerisinde barındıran süreçlerden geçti. Siyasi ve sosyal yapımız başta askeri darbeler olmak üzere bir sürü dayatmaya maruz kaldı.

 

1980 öncesinde milyonlarca işçimizin, emekçimizin etrafında örgütlenmiş olduğu sendikalar vardı. DİSK ve TÜRK-İŞ o günün koşulları içerisinde işçi sınıfı adına önemli kazanımlar elde ettiler.1980 askeri darbesine giden süreçte başta DİSK’in ve MADEN-İŞ’in efsanevi genel başkanı Kemal TÜRKLER gibi birçok işçi önderi ya hunharca katledildi ya da etkisizleştirildi. Amaç zaten örgütsüz başıboş bir emek sınıfı yaratmaktı. Geçen zaman içerisinde ciddi, bilinçli örgütlü bir toplum anlayışından giderek uzaklaştık.1980 darbesinin ardından iktidara gelenler, bizleri serbest piyasa ekonomisi denilen bir şeyle tanıştırdılar. En başta madenlerimiz olmak üzere köklü devlet kurumlarımız özelleştirilerek,taşeron firmalara teslim edildi. Onların çalışma anlayışları ise gayet basittir. “En kolay üretimi nasıl yaparım en fazla karı nasıl elde ederim.’’

İnsan onlar için sadece bir araçtır. İşte tam bu noktada temel sorun ortaya çıkıyor. Sendikal örgütlenme!

 

Günümüzde gelişmiş Avrupa ülkelerinde sendikal örgütlenme oranı % 60’ın üzerinde, günümüz Türkiye’sinde ise sadece % 9 dolaylarında. Bu içler acısı oran bile bazı gerçekleri anlamamız için yeterli sanırım. Sendikalar işçi sınıfını ortak çıkarları doğrultusunda bir araya getiren büyük bir güç oluşturmalarını sağlayan en önemli kurumlardır. Sendikalar işçilerin, emekçilerin hayat sigortalarıdır. Demokrasilerde iş güvenliği bilincinin yerleşmesinde ve emek-sermaye dengesinin kurulmasında en önemli aktör sendikalardır. Soma’da yaşamış olduğumuz gibi felaketlerin önüne ancak örgütlü toplum ile geçilebileceği inancındayım.

 

Yaşamlarını yitiren, geride acılı analar, babalar, kardeşler, eşler ve yetim çocuklar bırakan, alın terleri gül kokulu işçi kardeşlerimizi rahmetle, saygıyla anar, bir daha bu tür dramların yaşanmamasını temenni ederim.      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Çağlar Baştoklu Arşivi
SON YAZILAR