Mükremin Kızılca
Müslümanın Amentüsü
Amentü bir Müslümanın inanması gerektiği ana başlıkları içeren bir ikrardır.
Amentü bir dua değildir, Kur'an'dan bir sure de değildir, namazda da okunan bir ayet değildir.
Amentü her Müslüman çocuğun küçük yaşlarda hafızasına alması gereken bir iman sözleşmesidir.
Amentü billahi
Ve melâiketihi
Ve kütübihi
Ve rusülihi
Vel'yevmil'âhiri
Ve bil'kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi Teâla
Velba'sü ba'del'mevti hakkun
Eşhedü ellâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü
Müslümanın imanının 6 şartını ele alan amentüyü okuduğumuzda ne demek istediğini hemen hemen hepimiz anlayabiliyoruz.
İlk 4 cümleyi anlamayan yoktur; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inanmak imanın ilk dört şartıdır. Bu 4 şart bakara suresinin 285. ayetinde, Amenerrasulü olarak bilinen ayette aynı şekilde geçmektedir.
Vel'yevmi'l-ahiri / ahiret gününe imanı ifade eder ki Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde ahirete iman olmazsa olmaz bir şart olarak emredilir ve ele alınır. Bu ayetlerden birisi bakara suresinin 4. ayetidir ki burada "ve bil'ahireti hüm yûkınûn / müminler ahirete kesinlikle inanırlar" buyrulmaktadır. Kur’an’da ahiret imanı emreden ahiret kelimesinin geçtiği 115 ayet vardır.

Amentünün son cümlesi ayrıca vel'ba'sü ba'de’l-mevti hakkun / öldükten sonra dirilmek gerçektir, denmektedir.
Amentü'müzde 6. şart olarak “ve bil'kaderi / kadere iman” denmektedir. Devamında “hayrihi ve şerrihi minallahi Teâla” kadere imanın yani hayır ve şerrin Allah'tan olduğunu ifade eden cümle yer alır. Bu şekilde kadere imanı öngören birçok ayet-i kerime vardır işte onlardan birisi:
"Gaybın anahtarı yalnızca O'nun yanındadır. O'ndan başka hiç kimse onları bilemez. Karada ve denizde olan her şeyi bilir. Bir yaprak düşse mutlaka onu bilir. Yerin karanlığında tek bir dane, canlı ve cansız yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın." (Enam 59)
Bu ve buna benzer yüzlerce ayette Cenab-ı Hakkın ezelde kudreti ve ilmi ile her şeyi yazdığı ifade edilir. Tabii bu yazı ilim sıfatının tecellisi ile yarattığı ve yaratacağı her şeyin ne yapacağını, kendi iradesiyle neler işleyeceğini bilmesine ve bu bilgilere dayalıdır.
Kadere iman demek: başa gelenin hayrına şerrine, tatlısına acısına, azına çoğuna, görünenine görünmeyenine, sevilenine sevilmeyenine iman demektir ki bu iman olmadığı müddetçe kişinin imanı da tam ve sağlam olmayacaktır.
Bu hususta birkaç ayetle konuyu kapatalım;
“Biz her şeyi ölçü ve kaderiyle yarattık” (Kamer 49)
“Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furkan'ı indiren, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan, hiç çocuk edinmeyen, mülkünde ortağı bulunmayan, her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir.” (Furkan 1, 2)
“Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi? Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz!” Mürselat 21 22 23
Bu ve buna benzer yüzlerce ayette Cenab-ı Hakkın ezelde kudreti ve ilmi ile her şeyi yazdığı ifade edilir.
Tabii bu yazı ilim sıfatının tecellisi ile yarattığı ve yaratacağı her şeyin ne yapacağını, kendi iradesiyle neler işleyeceğini bilmesine ve bu bilgilere dayalıdır.
Hiçbir varlığın ve özellikle insanın kaderini bilme şansı yoktur. “Gaybın anahtarları sadece Allah’ın katındadır”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.