Mükremin Kızılca
Manastır Külliyesindeki mescit
Takkeli dağın kuzeyinde 10 yıl öncesine kadar askeri kışlanın içinde bulunan dünyaca ünlü bir manastır. Arapçası Deyr-i Eflatun / Eflatıun (Platon) Manastırı
Hagios Khariton Manastırı bir eşinin Kudüs’te de bulunduğu, tamamen kayalara oyulmuş bir külliye şeklindedir. Yeri Selçuklu Konya Sille civarıdır. Konya BB tarafından henüz düzenlenmesi yapıldığından ziyarete açılmamıştır.
Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerinin de zaman zaman ziyaret edip rahiplerle sohbetten sonra burada kayaya oyularak yapılan bir mescitte inzivaya çekildiği kaydedilir.
Bu bakımdan Selçuklu İmparatorluğu’nun 13. yüzyıl ortalarında Müslümanlarla Hristiyanların iç içe yaşadıkları bir dünya vardır. Bu Dünya Konya'da en belirgin bir biçimde Sille ve Sille ile takkeli dağ arasında yer alan Akmanastırdır.

Mevlana hazretlerinin burayı ziyaret ettiği bir sırada oğlu bu kaya manastırını gezerken yüksekten dengesini kaybederek düşüp yere çakılmak üzere iken bir ihtiyar tarafından havada tutularak kurtarılır. Bu ihtiyar manastırın kurucusu Hagios Khariton olup çocuk Mevlana’ya teslim edilir.
O tarihlerden sonra Akmanastırlı rahipler tarafından, Hagios Khariton’un bu kerameti üzerine Mevlana'nın yarı yarıya Hristiyan olduğu söyleniyormuş.
Buna karşılık Akmanastırı sürekli ziyaret eden ve mabetlerin aydınlatılması için zeytinyağı vakfdeden Çelebiler tarafından da Mevlana hazretlerinin kerameti olarak başrahibin Müslüman olduğu söyleniyormuş.
Bu bilgileri Konyalı İbrahim Hakkı’nın Konya Tarihinden ve Semavi Eyice’nin “Konya ile Sille Arasında Akmanastır Manäkib al-carifin'deki Deyr-i Eflâtun” adlı eserinden özetledim.
Burada iki şey dikkatimi çekti bunlardan birincisi Mevlana'nın “yarı yarıya Hristiyan” olduğu gibi bir cümle.
Biz Müslümanlar, Hz İsa'nın, annesi Meryem anamızın ilahlaştırılması, domuz etine helal demeleri ve benzer saçmalıklar dışında temel Hristiyan inancının tamamına yakınına inanırız zaten. Çünkü bütün dinlerin öğretisinin temeli ilahi vahye dayanır.

Nitekim Habeş kralı Peygamberimizin gönderdiği muhacirlerle konuşurken onların anlattığı İslam'ı dinleyince elindeki çöpü göstererek “aramızda bu kadar bile fark yok” dememiş midir?
Amr bin As Habeşistan’a hicret eden Müslümanları almak için bir ekiple Necaşiye çıktı. Necaşi “iki tarafı da dinlemeden karar veremem” diyerek muhacirlerin lideri Caferi Sadık'ı dinledi. Cafer o Sadık Necaşi'ye hitaben:
“Biz katil miyiz, köle miyiz, suçlu muyuz bizi geri istiyorlar?” deyince: Amr bin As’a dönen Necaşi:
“Hayır, onların hiçbir böyle suçu yok” cevabını aldı. Necaşi:
“Peki, niye geri istiyorsunuz o zaman?” deyince Amr bin As:
“Onlar atalarının dininden çıktılar ve yeni bir din olan İslam'a uydular” dedi.
Necaşi Cafer Sadık'a dönerek sizin peygamberinizin getirdiği ayetlerden ezberinizde var mı deyince Cafer-i Sadık da Meryem suresini Hz İsa ve Yahya’yı anlatan bölüme kadar okuyunca Necaşi ve yanındakiler yoğun bir duygu seline kapıldı ve Necaşi:
“Bu vahiyler Tevrat’ı İncili indiren Allah'tan başkasından olamaz, bu ayetlerin Allah'ın vahyi olduğuna şahidim” dedi.
Necaşi’den ümidini kesen Mekke heyeti Amr bin As'a yeni bir fikir verdiler:
“Onların Meryem oğlu İsa ve Hz İsa'nın annesinin ilah olmadığına inandıklarını söyleyelim” dediler.
Bir gün sonra tekrar Necaşi'nin yanına çıkarak:
“Bu Müslümanlar Meryem ve İsa'nın ilah olmadığını onların da bir kul olduğunu söylüyorlar” dediklerinde tekrar muhacirlerin lideri durumundaki Cafer-i Sadık'ı çağırarak “bu konuda ne diyorsunuz?” diye sordu
Cafer Tayyar hazretleri “evet peygamberimize indirilen Kur’an’a göre Hz İsa bir peygamberdir ve Allah'ın kuludur, o, annesi bakire Meryem’e Allah'ın cc Cebrail as vasıtasıyla ilka ettiği bir ruhudur.”
Bunu dinleyen Necati yerden bir çöp alarak:
“Sizin dininizle bizim dinimiz arasında bu çöp kadar bile bir fark yok” diyerek Mekke heyetini kesinlikle reddetti.
Işın en doğrusunu Necaşi söylemiş 1450 sene önce ama 1450 senedir bu gerçeği hala Hristiyan aydınları kavrayamıyorlar ya da görmezden geliyorlar.
Silleli ve Akmanastırdaki Rumların ve Karaman Ortodoks Türklerinin mensup oldukları Hristiyan mezhebi ortodokslukta zaten Hz İsa’yı ilahlaştırmak da yoktur. Ortodoksları diğer mezheplerden ayıran bu özelliktir bu nedenle gerek Selçuklu gerek Osmanlı imparatorluğu daima Ortodoksları desteklemişlerdir.
2. dikkatimi çeken konu ise Akmanastır başrahibinin Müslüman olduğu yolundaki Mevlevilerin iddiasıdır. Şurası bir gerçektir ki ileri gelen Hristiyanlar devamlı birçoğu Müslüman olmuşlar ve Müslümanlıklarını gizlemişlerdir mesela bugün Putin için de aynı şey söylenir. Peygamberimizin (sav) mektup gönderdiği Bizans kralı Heraklius için de aynı şey söylenir.
Ve okumuş aydınlanmış bütün Hristiyanlar şunu kesinlikle bilirler: Hz Muhammed (sav) Allah'ın son peygamberidir çünkü o kendisinden önceki peygamber Hz İsa’ya “kardeşim” diyen bir peygamberdir. Ve ona indirilen kitap Kur’an-ı Kerim'in ilahi vahi eseri olan İncili de açıkça desteklediği bir gerçektir.
Dünya Kiliseler Birliği “Hz Muhammed'in de bir peygamber olduğunu ve ona uyanların da hak dine sahip olduklarını” kabullenmiştir. Zira Allah bir, din birdir.
Allah'ın son peygamberi gönderdiğini buna vahyedilen Kur'an'ın Allah'ın son mesajı olduğunu, Hristiyanlığın bütün ilahi yanlarını İslam'ın içinde barındırdığını ipka ettiğini ve insanlığın İslam'dan başka din konusunda bir seçeneği olmadığını tabii ki rahipler en iyi bilenlerdir. Çünkü onlar ilahiyat / teoloji okudular. Allah'ın peygamberlerine vahy ile hitap ettiği öğretilerde daima en son emir ve öğreti geçerlidir.
Ancak nedendir bunu "cahil halktan" hep gizlerler anlatmazlar, anlatamazlar.
Not: Alttaki Akmanastır resimleri AA ve Konyalı İbrahim Hakkı hazretlerinin Konya Tarihi s. 548,49,50 alınmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.